kadınlı, erkekli olsun biz türklerin asaletini gölgeden bırakan gerçektir.
adamlarda hiç yoksa ingiliz aksanı var en azından bizim gibi bodoslama konuşma tarzları yok.
aynı zamanda türkiye de bulunan eşcinsel sayısı ingilizlerden daha fazla buda ne kadar asil olduklarının bir göstergesi.
din açısından müslümanlığı türkler den daha sağlıklı ve temiz yaşıyorlar.
sadece at kıyaslaması yapılabilecek bir durum iken insani boyutlarda olmayan beynin gereksiz yorulmasıyla gidilen saçma bir yoldur, bir nevi ters-faşizmdir.
Hayatımın önemli bir kısmını Ingiltere'de geçiren ve hala Ingiltere'de olan şahsıma kahkaha attırmış gerçektir. Avrupa'nın en asil milletlerinden biri olabilirler ama asla Türk asaleti yoktur hiçbir millette.
doğru olmayan önermedir. ne asaleti be, güneş görememekten alayı bembeyaz tenli. milyonlarca iniesta. kimse birbirine solgun görünüyorsun hubırt nen var kuzum diyemiyor.
Hindistan'da katliamlar yaparak,Afrika'daki insanların elinden topraklarını alıp onları karın tokluğuna çalıştırarak,müslümanlara tasma takıp fotoğraf çektirerek asil olacaksam aman kalsın. Ben barbar olmaya razıyım.
ingiliz Kralı VIII. Edward istanbula Atatürkü ziyarete geldiği zaman, Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce:
- Bana ingiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur, onu bilen birisini yahut bir aşçı bulunuz!... dedi.
Sonunda ingiliz sofra merasimini bilen bir kişiden öğrenerek sofrayı o şekilde düzene koydular... Akşam Kral sofraya oturunca kendisini kral sarayında zannederek memnun oldu. Atatürke dönerek:
- Sizi tebrik eder ve size teşekkür ederim. Kendimi ingilterede zannettim, diyerek memnuniyetini bildirdi.
Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı. Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Krala eğilerek:
- Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim, dedi.
Bütün sofradakiler Atatürkün zekasına hayran oldular.
Atatürk garsona da görevine devam et emrini verdi.
o asil bulduğun ingilizler 1. dünya savaşında çanakkale'de uluslararası savaş hukukunu hiçe sayarak zehirli gaz kullanmışlar churchill'in emriyle hem de üstelik türkler insan değil diyen bir savaş bakanı.
tabi dahası var. savaş esirlerini barakalara toplayarak diri diri yakmışlar. savaş sırasında yaralanan mehmetçiği taşıyan hastane gemilerine ve karadaki hastahaneleri de topa tutmuşlardır. üstelik bizim askerlerimiz yaralanıp yere düşene ateş dahi etmemişken.
daha onlarcası var tabi sadece bu coğrafyada değil bütün dünya coğrafyasında.
pislikten götleri yosun tutan ingilizler mi asil şimdi? ingilizler tarihin her döneminde güçlüydüler evet ancak asalet konusunda hiçbir zaman iyi değillerdi. kendi ırkınızı aşağılamak yerine gerçeklere gözlerinizi açtığınızda bizim onlardan daha asil olduğumuzu görebilirsiniz.
otomobil konusunda en asil araçlar kesinlikle ingilizlerden çıkar. mimaride de avrupanın en asil bir iki milletindendir. ekonomide de kendi para birimlerini kullanmaları, kraliyet ailesine geleneksel bağlılık vs vs asalete verdikleri önemi gösterir. ancak insanlık konusunda türkten asili kesinlikle olamaz. kendi asya özünden, geleneklerinden gelen asaletini anadolu diyarında islamiyet ahlak ve terbiyesiyle taçlandırmış özel millet; ingilizlerin bir zamanlar dilini öğrenmeye heves ettikleri 16. yy türkü. osmanlı günlerindeki asaleti özleyen bir çokları gibi şu acı gerçeği belirtmem gerekir, günümüzdeki çocuk katillerini, gaspçıları, hortumcuları, gizli örgütleri, adam kayıran devlet yetkililerini, diktatörleri barındıran türk milletine bakan biri o geleneksel anadolu asaletini göremeyebilir. nerede o yaralı düşmanı sırtlayıp düşmana teslim eden asil ruh... nerede fransaya bir emirle had bildirmek, namını bildirmek... nerede tüm mazlumlara yardım elini uzatmaya çalışmak... japonyaya gemi gönderme kararı almak... atatürk... ve daha bin sürü asalet örneği... Türk Çocuğu Atalarını Tanıdıkça asaletin ne olduğunu yeni baştan idrak edecektir.
