ingilizin Erik Goldstein'ına inanıp gerçekleri kendi araştırmaya korkanların iddiasıdır.
hayır inançlarına aykırı bir şey bulduklarında yayınlamayacaklarını, dillendirmeyeceklerini biliyorum ne diye "ingiliz dedi aha kesin doğrudur" diyorlar.
-----
"Byzantine and Modern Greek Studies” dergisindeki "Ayasofya ve ingiliz Dış Politikası"na bakabilirler.
----
şimdi kalkıp
talkan katliamı ile ilgili falanca makaleye bakın desem bakmazlar. neden çünkü doğru olan onların zararınadır.
vakti zamanında ingiliz muhripleri cemiyetine umudunu bağlamışları bugün umut görenlerden başka bir şey beklenmezdi.
ayasofya istanbul'un fethinden hemen sonra fethi gerçekleştiren kahraman ordumuzun fethin tamamlayıcı göstergesi olması adına sembolik olarak camiye çevrilmiş ve ibadete açılmıştır. ama fatih ayasofya'yı gerçek anlamda hiçbir zaman camiye çevirmemiş, hristiyan tebanın inançlarına saygı göstermiştir.
işte bu yüzden ayasofya'nın içindeki hristiyanlık sembolü ikonalara dokunulmamıştır.
oysa ki hepimiz çok iyi biliyoruz ki camide bu tip ikonalara, fresklere dinimizde yer yoktur.
yani, kısaca, "ayasofya hiçbir zaman fiili olarak cami olmamıştır" diyebilmemiz teknik olarak gayet mümkün.
ayrıca ayasofya'nın duvarlarında yer alan ve arapça olarak;
"allah, hz muhammed, hz ebubekir, hz ömer, hz osman ve hz ali" yazılı hattat kazasker mustafa efendi tarafından yapılan levhalar 19. yüzyılda yapılan tadilatta yerlerinden sökülmüş, lakin 1924 yılında bizzat atatürk tarafından kaldırıldıkları depodan buldurularak yeniden yerlerine astırılmıştır.
istanbul'un işgal altında olduğu yıllarda ise ayasofya'da islam ibadetine asla ve kat'a müsade edilmemiş, padişah hazretleri ve aynı zamanda da islam halifesi olan hain vahdeddin, bunun için herhangi bir girişimde dahi bulunmamıştır.
1918-1922 yılları arasında işgal kuvvetlerinin ve istanbul'da yaşayan azınlıkların defalarca ayasofya'da hristiyan ayinleri düzenledikleri bilinmektedir.
yani, atatürk kurtuluş savaşımızdan sonra işgal kuvvetleri tarafından yeniden kiliseye çevrilmeye çalışan ayasofya'yı tekrar islam dünyasına kazandırmış, ve istanbul'un kurtuluşu ile birlikte müslüman halk yeniden ayasofya'da özgürce ibadet edebilmişlerdir.
1923-1935 arasındaki dönemde, yani atatürk döneminde ayasofya cami olarak kullanılmıştır.
osmanlı'nın ve islam halifesinin cami iken kiliseye çevrilmesine ses çıkarmadığı ayasofya'nın minarelerinden atatürk zamanında yeniden ezan okunmuşken, bu caminin müze olmasından bahisle büyük kurtarıcıya laf sokma gayretindeki şerefsiz köpekler şayet utanmayacaklar ise ayasofya camii'nin 1918-1922 arasında yaşadığı bu utanç dönemini ve padişah ve halife hazretlerinin hemen 200-300 metre ötesinde nasıl hristiyan ayinleri tertip edildiğini bir zahmet araştırıversinler.
atatürk'ün çanakkale'de ordusu olduğunu zanneden kişiler tarafından eleştirilen önerme. ordu padişah'ındır. ayrıca çanakkale savaşlarında atatürk adında biri yoktur. mustafa kemal vardır. o da ordu komutanı değildir. o'na gelene kadar en az 15-20 daha üst rütbeli kişi vardır.
bazılarının atatürk'ü düşmana direnmeme fetvası verenlerden zannettiğini gösteren tespit.
ulan bu kadar yıldır yiyorsunuz hala bitiremediniz atatürk'ü be!
ne büyük adammış atam.
Eğer aynı ingilizlerden bahsediyorsak bunlar şafak vakti donanma ile gelibolu yarım adasına inen, çanakkale'de atatürk'ün ordusu ile savaşanlardır. Birleşık krallık başbakanı winston churchill "5 çayını istanbul'da içeriz" diyordu. Atatürk ingilizlerin dediğini yapsaydı çanakkale geçilir churchill ile 5 çayı içilirdi. Bu zihniyeti taşıyanlar da muhtemelen ikinci hac vazifesi diye pasaport çıkartır turlarla ingiliz toprağı istanbul'u ziyarete gelirlerdi.
Mışlı müşlü başlık atmış bir yerlerden okuduk işte, kesin belgeler olmadığı için olabilir'de olmayabilir'de anlamı var.
"Ayasofya'yı müze yapma fikri ingilizlerden gelmiştir " dese kendi de inanabilirdi. (bkz: Laf olsun diye haber yapmak)
