bir zamanlar zorunlu beş yıllık eğitim vardı, ben o dönem okuyanlardanım. ilk okuldan sonra anadolu lisesi sınavlarına girerdik. anadolu lisesi bir sene hazırlık olmak üzere toplam yedi yıllık bir okuldu. ben de anadolu lisesini kazanmış ve gayet ciddi bir eğitimden geçmiş fen derslerini dahi ingilizce okumaya mecbur bırakılmış olanlardanım. düşünün artık nasıl bir ingilizce eğitiminden geçtiğimizi. aradan yıllar geçti ve çalıştığım kurum aracılığıyla kısa adı müsem olan marmara üniversitesi sürekli eğitim kurumunda ingilizce kursu almaya başladım. daha derslerin başladığı ilk gün farkettim ki bizim öğretmenlerimiz öğretmen değilmiş. bakın o kadar ingilizce dersine rağmen w le v arasındaki farkı öğrenmemiştik. kelimelerin sonun gelen "g" harfinin telafuzundan bi haberdik. yani dmeem o ki bizim ingilizce öğretmenlerimizin çoğunun ingilizcesi tırt. yds den 60 alamayan ingilizce öğretmenlerinin olduğunu biliyor muydunuz? öğretmen bir kaç arkdaşımdan öğrendim bunu. okullarındaki ingilizce öğretmenleri yds de fiyaskoymuş ve kısa çaplı bir araştırmaya bir çoğunun durumunun bu olduğunu öğrendim. yazık çok yazık.
olunamayandır. eldeki master da göte girendir. zaten kurumsal bir iş 35 yıllık kariyersiz hayatımda düşünmedim lan denilendir. bunun da amına koyayım... sikik karılar ingilizceci olsun...*
bilmem kaç yıldır var olan müfredata uymak zorunda olduğundan hevessiz öğrencilere ingilizce öğretmeye çalışan ve karşılığında suçlanan öğretmen topluluğudur. bu sistemde boşa kürek çekmektedirler kendileri.
Böyle
-good morning class. Ve sit down please klişesi dışında.
Eğer bi konuyu tümüyle ingilizce anlatan bi hocaysa öğrencide çok güzel ilerleme sağlayan hocadır.
Ve zevklidir de aslında. Biraz uğraşmak lazım beginner'ın dışına çıkmak lazım.