xhamster, porntube, redtube gibi porno sitelerinde takılmak. eğlenerek öğrenmenin ne demek olduğunu bu mekanlarda daha iyi anlayabilirsiniz.
(bkz: oo my baby)
gören de ülkemizde yabancı dil bilen herkes ya 6 ay amerikada kaldı, ya bi gavura domaldı ya da bi gavur sikti sanacak bu püf noktalarda.
Çok istiyorsanız bir mail arkadaşı bulun. Benim eniştem arabada kulaklıkla ders dinleyerek italyancayı öğrendi oraya gitmeden. Şimdi derseniz o çok özel bir yetenek, saclarınızı cımbızla yolarım sizin.
Evde televizyonda sürekli MTV, BBC gibi kanalların açık olması.
Temel ingilizce'yi biraz olduğunu bildiğiniz varsayılmaktadır. Burada püf noktası, evde günlük işlerinizi yaparken, izlemediğiniz halde programlardaki konuşmaların farkında olmadan kimi zaman kelime olarak kimi zaman kalıp olarak bilinçaltınıza girmesi ve ilerleyen günlerde aksanları kapmanızı sağlamasıdır.
Biraz sabır isteyen bir iş çünkü ders aldığınız zamanki gibi anında sonuç vermez. Ama uzun vadede pratikte ve ingilizleri anlamada mükemmel neticeler sunar.
ingilizce altyazılı film, dizi ne bulunabilirse izlemek. gerçekten hem kelime hem de bazı cümle kalıplarını öğrenmede ve telaffuz konusunda inanılmaz yardımcı oluyor.
*en az bir yıl ingiltere'de kalmak
*kelimeleri belli bir seviyeden sonra ingilizce açıklamalı sözlükten öğrenmek
*kitap okumak
*sözlerine bakarak ingilizce şarkı dinlemek
*kulağı ingilizce kelimelere doyurmak
*scrabble, tabu gibi oyunların ingilizce versiyonlarını oynamak
*ingilizce alt yazılı ingilizce film izlemek
*native speaker'la veya sizden daha iyi ingilizce bilen yabancı biriyle chat yapmak
*kelimeleri yazarak çalışmak
Şeklinde sıralanabilecek şeylerdir.
yeni bir dil öğrenirken, -gerek ingilizce, gerek fransızca, itanyanca gibi- öncelikle türkçe düşünmemeli insan. yani 'I'm going to school' dendiğinde 'haa bu şimdiki zamandı evet evet' dememeli. tamamiyle anlama odaklanmalı. bazı temel bilgileri aldıktan sonra altyazılı filmler kulağının güçlenmesi konusunda yararlı olabilir. hikaye kitabı olmak isteyenler de mutlaka içinde ek cd bulunan kitaplardan almalıdırlar. dinlerken gözünüzle nerede olduğuna, kelimeleri nasıl vurguladığına dikkat etmeniz yararlı olacaktır. ek olarak internet aracılığıyla yurt dışından bir arkadaş edinmek iyi fikir, günlük konuşmada resmi bir dil kullanmak istemezseniz tabii.
alt yazılı filimler izlemek, okumak yada dinlemek, öğrenmek için faydalı olabilir fakat konuşabilir seviyeye gelmenin yolu konuşmaktır. konuşmak ve dinlemek, ana dili ingilizce olan veya ingilizcesi ana dili gibi olan insanlarla diyalog kurmak, kurmaya çalışmak. bir süre sonra zaten kurabilir hale gelir insan. bununda yolu turistik mekanlara gidip ona bula salça olmaktan geçer.
kesinlikle ve kesinlikle altyazılı film izlemek, altyazısız tv kanalı izlemek ve slow olmak kaydıyla, solistin dediklerinin anlaşılır olması kaydıyla şarkı açıp yanına da netten lyric açıp, mutlaka ve mutlaka anlamlarına bakıp solistle beraber şarkının sözlerini telaffuz etmek.
zira binlerce kelime ezberleseniz de, ağzınız, diliniz, dudaklarınız , dişleriniz, damağınız o kelimeyi söylemeye, konuşmaya antremanlı değilse, turist kızların karşısında "aba- abaabaabaa" diye kalırsınız.
her kelimeyi anlamıyla beraber 5 kere alt alta yazmak. ortaokuldan gelen bi alışkanlık. gerçi koskoca insanların bunu yapması komik olur ama olsun, amaç yeni kelimeler öğrenmek.
maeve binchy'nin romanlarını okumak. anlaşılması kolay bi ingilizceyle yazılmıştır, sürükleyicidir, üstelik romanlarında konuşma dilinde kullanılacak söylemler bolca yer alır. yani bi deneyim derim.