ingilizce benim gibi ilkokulda tamamen saçmalık gibi görünen, çok gereksiz bir dersti. Sonradan öğrenmesi elzem olan yanımdan dil kartını ayırmadığım gereklilik oldu.
ingilizce sakat bir dildir. Birbirinden olabildiğinde alakasız anlamları olan kelimelerin aynı anlamda kullanılması kadar saçma bir dildir. Türkçe ise zengindir. Kalıpları daha geniştir.
iyiliği öğrenilmesinin ve kullanılmasının, sonra da konuşulabilmesinin kolaylığıdır. Türkçe'de bulunmayıp Ingilizce'de bulunan yuzlerce fiil ve sıfatı saymıyorum bile.
(bkz: kollektif futbol)
lise derslerimden hatırladığım kadarıyla yok öyle bir dünya. iyi dil kötü dil muhabbeti dilin sahip olduğu kök sözcüklerinin fazlalığı ile paralel bir durum. türkçede ing. daha fazla kök sözcükte olduğuna göre.*
Sadece kelime olarak daha zengin olan ingilizcenin, anlatım esnekliği ve ifade zenginliği bakımından asla Türkçenin eline su dökemeyeceğini yadsımış söylem.
aşağılık kompleksi durumundaki yazar söylemidir. Türkçede hemen hemen her kelimenin karşılığı vardır ama bu tip göt hoşafları sebebiyle kullanılmamaktadır. ilginç bir örnek olarak:
diyalektik materyalizm: eytişimsel özdekçilik.
grup seks esnasında oooohhhh yeeeaaah yerine eveeeeeeeett diyerek çığıran kadın kadar tiksindirici başka ne olabilir? sonuç itibariyle ingilizce daha iyidir.
iyilğini kötülüğünü bilmem ama muhabbet etmek için daha rahat bir dildir. ingilizcede bir yavşaklık vardır. türkçede söyleyemediğini ingilizcede bir çırpıda söyleyiverirsin. *