ingilizce dersinde hoca resim gösterip sırayla kaldırarak
resimde görülen şeklin ingilizce karşılığını sorar. Çıkan resimlerden biri de pamuk prenses ve yedi cüceler dir.
arkadaşın verdiği cevap: cotton princess and seven shorts
öncelikle karşında yabancı varsa bağırarak konuşmaktır.zira ister türkçe anlatın ister ingilizce bağırmadan anlaşılamayacağınızı düşündüğünüz vakadır.
karı koca 2 turist ve bizim heycanlı türk
turist- excuse me!how we can go to taksim?
heyecanlı- hee şimdi seen burdaaan gitt goo gooo anladınmı (bağırarak)
turist- (şaşkın bir ifade) yes, go.after?
bakar ki işin içinden çıkamıcak ;
heyecanlı- yok sen en iyisi yürüme no go no go ok? burdan 53T ye bin.anladın Te Te
turist- hehe.ok thanks...yanındakine - why does the man shout?)
heyecanlı- (bizimki tam giderken duyar)küfür etme lan ne dediğini duydum bağırıyorum sen anlamıyon mal.ben senin fuck you
turist- ohh.what?!!??
heyecanlı- ayağıyla köpek korktuma hareketi yaparak siee
turist2- fuck it!
atar yapan amerikalıya haddini bildirmek için " who are you lan? who are you? " söylenmesi. verilmek istenen mesaj sen kimsin? ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın. ama amerikalının verdiği cevap ne kadar anladığının bir göstergesi. " just what the fuck do you mean? "
kelimeleri yazıldıkları gibi telaffuz etmektir.
attractive - ataraktiv*
chicago- çiko*
ayrıca 9. sınıftayken bir arkadaşımın muhteşem eseri olan "you is"
dil öğrencisi olan arkadaşın düşünmeden kurduğu "please, unbutton your shirt." erkekler anlamamıştı gerçi.*
londra da dort, bes dukkana gırdım, ne aradıgımı soyledım herkes yuzume mal mal baktı. ulan ne mallarmıs dedım, sonra asıl malın ben oldugumu kavradım;
-do you have mp üç-bu şekilde telaffuz aynen- player?
çok güldüm sonra tabi ama tekrar aynı dükkanlara giremedim.
türk olduğunu öğrendiğiniz birisiyle akıl edip türkçe konuşmamak. bir süre karşı taraftaki şahsın yüzüne aptal aptal bakmak. daha sonra karşı taraftaki kişinin 'napıyosun lan burda' şeklindeki güzide soru cümlesiyle kendine gelmek ve türkçe konuşmayı akıl etmek. gerçi sarhoşken vuku buldu bu olay. ama yine de salaklık.
ingilizceye gayet hakim olmanıza rağmen kafanın bi milyon olduğu anda amerikalının sigaranıza baktığını görüp would you like to drink one demek. üstüne tanımam.