son birkaç yıldır kendini elit olarak gören kısmın yaptığı konuşmaların genel çerçevesini oluşturan durumdur. galiba ingilizce kelimeleri türkçe gibi kullanarak daha elitleştiklerini zannediyolar. bilmem ki türkçemizin içine sıçıp atmakla ne geçiyo ellerine..
türkçe karşılığı olmayan teknolojik adlandırmalar bir zorunluluk olarak görülebilir. hatta zorlama türkçe adlandırmaların tutmadığı açıktır. ancak dilimizde karşılığı olan bir kelimeyi ısrarla kullanmaya çalışmak hatalı bir davranıştır. bu hataya hepimiz zaman zaman düşmekteyiz.
Plaza toplantılarında çok geçen "push etmek" bu aralar en çok duyduklarımdan biri.
genellikle yapması gerekeni geciktirmiş, aksatmuş insanlara/kurumlara, bu durumu hatırlatıp, süreci hızlandırmak manasında kullanılmakta.
- çok geciktiler push edelim diyorum, sen ne diyorsun himini?
- bsg
- nasıl?
- boşver
Belki de gülse birsel'in yazdığı Avrupa Yakası(!)ndan ( Burhan altıntop karakteri ) sonra Türkçe katliamına en çok destek veren kişilerdir. Söz gelimi ingilizceyi bildiklerini vurgularlar, diğer insanlardan kendini üstün görürler. Sorsan iki kelimeyi yanyana getirip düzgün bir şekilde ne Türkçe ne de ingilizce cümle kurabilirler.
yalnız ben şunu anlayamıyorum: bu ülkede kürtler anadillerini kullanabilmek için bu kadar mücadele verirken biz nasıl oluyor da anadilimizden bu kadar kopup, bu kadar yozlaşabiliyoruz?