Kendi kendinize konusurken ingilizce konusun. sizofren gibi hayali bi yabanci arkadas edinin, (yada penpals, interpalsdan gercegini) yada sevdiginiz bi unlu sanki turkiyeye gelmis evinize gelmis de siz de olaylari ona anlatmaya calisiyomussunuz gibi takilin. (bunlari kendi icinizden yapmaya calistiginiz surece deli gibi gozukmezsiniz korkmayin)
son olarak vsauce gibi youtube kanallarini dan carlin gibi podcastcileri takip edin. zamanla anlattiklarini anlamaya baslayacaksiniz. zaten konulari asiri ilgi cekici oldugu icin anlamak icin gotunuzu yirtacaksiniz kimi zaman. iste o zaman gelisecek ingilizceniz.
20 dakikalık amerikan sitcomlarını önce ingilizce sonra türkçe altyazı ile izlemek bir örnek olabilir. deyimler ve kelime bilgisi için çok yaralı olabilir fakat dili öğrenmeye yeni başlayan kişiler için zorlayıcı olabilir.
Eksilediğiniz arkadaşın dediği gibi oyun oynamanın çok büyük faydası vardır. Ingilizce konuşulan oyunlara hatta online oyunlara ağırlık verin. Dizinin ise o kadar büyük faydası yoktur. Tavsiye edenlere kulak asmayın onlar kendilerini telkin ediyor
beatles'ın şarkılarını sürekli dinleyip ezberleyin, cümleler oldukça düzgün ve telaffuz temizdir. bir kaç ay sonra şakır şakır konuşur ve karşınızdakini yavaş yavaş anlamaya başlarsınız. kraliçe adamlara boşuna sir ünvanı vermedi.
bu sene hazırlık okuyacağımdan fazlasıyla ihtiyacım olan taktiklerdir. bence en başta çaba geliyor. gerçekten çabalandığı taktirde kolaylıkla öğrenilebilir.
ingilizce bilenler, uludağ sözlük'teki kimi başlıkların altına (tabi mantıklı bir başlık olması kaydıyla) ingilizcesini girebilirler; geliştirmek isteyenler deneme yapıp yardım isteyebilirler vs vs