genelde "if" ile başlar. zor değildir, her mübarek insan yapabilir. fakat şakirtler daha iyi yaparlar. çok daha yatkındırlar, bir de bu konuda hocaları iyidir. evet.
ingilizce yazmak, okumak, ve zor da olsa konuşmak motomot eğitimler sonucu edinilebiler yetilerdir.
lakin düşünmek için bölgesel olarak kültürel bilgi ve birikim ihtiyacı vardır. ses vurgusu, tonlama, hangi kelimenin hangi anlamla kullanıldığı bilgisine ingilizce konuşulan bölgelerin kültürel yapısına dair en ufak bir bilginiz yoksa bi boka yaramaz. hep taşak geçtiğimiz chicken translate 'den bi farkı olmaz okunan yazılan ya da söylenen şeyin.
dil=kültür. kültüre dair hiçbir olgu yoksa bi bok yok demektir kısacası.
ingilizce düşünmek diye bir şey yoktur. sadece ingilizceniz geliştikçe türkçeden ingilizceye çeviri süreniz kısalır bu da sanki ingilizce düşünüyormuşsunuz izlenimi verir.
Bir insanın anadili hariç başka bir dilde düşünmesi kanımca imkansızdır.
Bir süre anadilini kullanmayınca, 1 ay gibi bir süre, ingilizce düşünmeye başlarsınız. Siyah kayık köşeli şapka giyen bir gözü bandanayla kapalı bir bacağı takma olan elinde kılıç geminin burnunda ufku süzen bir adam resmi gördüğünüzde aklınıza ilk olarak "Korsan" değil de "Pirate" kelimesi geliyorsa tebrikler ingilizce düşünüyorsunuz. Bunun "I have got 250 papers." cümlesini "ay hev ikiyüzelli peypırs" olarak okuyor olmanızla bir ilgisi yoktur. Alışkanlıklar ve düşünceler farklı şeylerdir.
Öğrenilen her dil kişiye bir kimlik kazandırır ve o dili kullanırken bu kimliğe göre düşünür ve tepkilerimizi ona göre veririz. Çift dilli olduğumuzdan ve bilgiyi kısa sürede süzgeçten geçirme içgüdümüzden de sayıları ana dilde söyleme, okuma eğilimimiz vardır, doğaldır code-switching dir.
Çocuklar 4 yaşına kadar bütün dilleri anadili düzeyinde yani o dilde düşünebilecek seviyede öğreniyor. Bir dili 4 yaşına kadar öğrenmiş değilseniz o dilde düşünmek diye bir şey yok. Kendi dilinizde anlayıp konuştuğunuz dile çeviriyorsunuz. Yanı beyin bunu yapıyor diyor sinirbilmciler.