maldır. üstüne gitmeyeyim diyorum ama malsın arkadaş mal. yıllardır ingilizce dersi alıyorsun biraz üzerine aban amına koyim ya. onca yolu var artık bunu öğrenmenin de. bu kendine saygıdır arkadaş, sikmişim dünyada en çok konuşulan dil olmasını. sen 12 yıl boyunca ders alıp da ingilizce öğrenemeyecek kadar mal mısın. bak sinirlendim gene ama ben hep sizin iyiliğinizi ve dolaylı olarak da ülkemin iyiliğini istiyorum. metrodaki yabancılar aman bana bi şey sorar korkusunu atın istiyorum üstünüzden. ingilizce bilirsin ama konuşma eksiğinden çuvallarsın amenna ama kendini bile ingilizce tanıtmaktan acizsen malsın kardeş kusuruma bakma.
tc. de her taşın altından çıkan üniversitelidir, londrada çok gördük bilmem kaç üniversite bitirdim londraya geldim ingilizcem süper diyenleri, sonra oyster ( ingiliz akbili ) dolduramayıp arayanlar oldu hacı görevliyederdimi anlatamıyorum diye.
Belki de kursa verecek parası olmayan kişidir? Haa ne kursu, eğitim veriliyor ya zaten? diyorsanız eğer; bunlar lafta dostlar. Bu sistemle, bu gidişatla değil 12 yıl, 30 yıl da görsek ingilizceyi yine de öğrenemeyiz. Temelini Grammer'in oluşturduğu bir öğretimin doğru ve yararlı olduğunu katiyen düşünmüyorum. Nitekim sonuçları ortada. Böylesine kalıba konulmuş, sıkışıtırılmış bir dil öğretiminde öğrencinin soğutulmasından başka hiçbir sonuca varılamaz.
kendini geliştirme konusunda fazla ilerleyemeyecek öğrencidir. artık günümüzde ingilizce bilmek neredeyse şart olmuştur, ingilizce her alanda karşımıza çıkmaktadır. en basitinden mesleğimizle ilgili yabancı kaynakları takip edebilmemiz için ingilizce bilmek gerekiyor, e herşeyi de ilk yabancılar bulduğuna göre ingilizce bilmek lazım dostlar.
adı duyulmuş bir üniversitede verilen ingilizce dersi "what is your name?" ile başlıyorsa çok da bir şey beklememek lazımdır. * ilkokul 4 öğrencisi de aynı şeyi görüyor.
