ingilizce bilmiyorum.
Filmlerde altyazı var. Altyazı olmadan bir filmi izlemem oldukça uzun sürüyor, kolayi varken bunu niye yapayım?
Ingilizce şarkıları merak etmiyorum. -etsem öğrenmem 30 sn surer-
Çok kitap okumuyorum, türkçe yazılmış ya da türkçeye çevrilmiş kitapları okuyup bitirmedim daha.
Türkçe konuşamayan hiç yabancı arkadaşım yok.
Bir tek 1500 sayfalık mesleki bir kitabım var ingilizce yazılmış olan, onu da tureng kullanarak ve bazı terimlerin türkçede de aynı kelimelere karşılık gelmesinin rahatlığıyla kolayca okuyup anlayabiliyorum.
bir idda. ingilizce de facto dünyanın ortak dilidir.
fakat bu iddanın doğruluğu, kişi ile alakalıdır. anadolunun ortasında ingilizceye hiç ihtiyacın olmaz, zira ülkenin devasa bir kısmı ingilizce konuşmuyor. ama turistik bir alanda, özellikle antalya, izmir, bodrum ve genel olarak ege/marmara civarında ingilizce bilmek işe yarayacaktır.
lakin o durumda bile ingilizce bilmiyor olmanın pek bir dezavantajı olmayacak. türkiyede yaşayan, türkiyede çalışan, yurtdışına çıkma niyeti olmayan ve turistlerle de uğraşmayan bir insanın ingilizceye ihtiyacı falan yok.
bunun yanısıra, internetten bilgi edinirken ingilizce bilmek büyük bir avantajdır. her şeyin türkçe çevirisi yok, olanların da bazen yanlış veya eksik. bazı izlediğim altyazılı filmlerin bile çevirileri baştan salma.
sonuç olarak kişiye bağlı bir durum; ama ingilizce biliyor ormanın yararı olacaktır. dünya dili sonuçta.
Londra'da bir türk ile tanışmıştım covid'ten önce. Bir restorandA aşçılık yapıyordu part time. Kalan zamanında da uber ile yemek dağıtım işi.
Ayda yaklaşık 4000 pound kazanıyordu. Beginner'ın beginner'ı ingilizcesiyle.. Türk lirasına çevirince ayda 38.000 tl yapıyor.
Türkiye'yi geçtim ingiltere'de bile ingilizce bilmeyen bi adam gayet güzel yaşayabiliyor.