ingilizce bilmeyen bir basbakana sahip olmak

entry58 galeri3
    1.
  1. her ülkeye nasip olmaz. sadece türkiye'de görülebilecek bir olaydır. dünyada başka bir örneği yoktur. kabile liderleri bile birkaç dil bilirken türkiye başbakanı one minute diyerek bütün dünyaya ingilizceye çok yabancı olmadığını göstermiştir. sadece one munite ile bir panele başbakan olarak katılamazsınız. yes, no gibi kelimeleride eklemek lazım.
    5 ...
  2. 2.
  3. Dur durak, yol yordam, had hudud, hak hukuk bilmeyen bir başbakana sahip olunduğunda önemsenmeyecek bir ayrıntıdır. Ayrıca sömürge altındaki ülkelerin kabile liderlerinin yabancı dil bilmesi normal iken, uluslararası konferansta bağımsız bir ülkenin temsilcisinin kendi dilinde konuşması gayet haklı, doğal ve gereklidir. Kompleks yapılmaması gereken durumdur.
    4 ...
  4. 3.
  5. türkçe bilmeyen bir başbakana sahip olmak kadar normaldir.. tabii eğer türk olmaktan gocunmuyorsanız..
    2 ...
  6. 4.
  7. hiç önemli olmayan bir durumdur. önemli olan sözünü esgirmememak, ''icraatınla'' sözünü birleştirmektir. korkmadan çekinmeden bir iradeyi ortaya koymaktır. dil muhim değildir, önemli olan baskalarına kendi dilini dinletebilmektir.

    edit: inceliği farketmeniz dileğiyle..
    4 ...
  8. 5.
  9. çok da fifilik bir durumdur. önemli olan; ingilizce bilip sus pus olan, diğer milletlere karşı bizi ezik halde temsil eden, krizlere sokan, hortumculara ve çetelelere çıtını çıkaramayan bir başbakana sahip olmamaktır.

    ''ingilizce bilse götün göğe mi erecek, tüm dertler sona mı erecek?'' diye sorarlar adama.
    2 ...
  10. 6.
  11. bu sırf başbakana ait degil kabine içinde de çoğu bakan bilmiyor, abdullah gül ve ali babacan ın ingilizceleri gayet iyi, ee tabi bırakın da olsun dış işleri bakanlığında lazımdır heralde.
    0 ...
  12. 7.
  13. artık ilkokul sıralarında öğretilen, hayatın her yerinde insanların işine yarayan, evrensel bir dil olarak görülen ingilizcenin türkiye cumhuriyeti başbakanı tarafından bilinmemesidir. cahilliktir. bir ülkenin diğer ülkeler ile olan ilişkilerinden sorumlu olan kişi isen evrensel düzenin gerektirdiklerini bilmeli, yapmalısın. türkiye'de bulunan insanların büyük çoğunluğu bu dili öğrenirken sen boş boş bakmamalısın, başbakansan öğrenmelisin bunu ki sonra millet lafını etmesin, one minutes diyince dalga geçilmesin. kendi ülkende dahi seninle dalga geçiliyorsa diğer ülkeleri gel gör ne halde.
    2 ...
  14. 8.
  15. ingilizce bilmeyen bir bünyeye sahip olmak kadar şaşırtmayan hadise.*
    1 ...
  16. 9.
  17. inanılmaz ama gerçek türkiye'de ki her olay gibi. ortalama ayda 1.500 türk lirası maaş alabileceğiniz işlerde çalışmak için 2 ya da 3 dil istenen bir ülke de, ayda 1.500 türk lirasının 10 katı kadar para kazanan başbakanın türkçeden başka bir dil bilmemesi. yanlış olan bir şeyler var yani hemfikiriz.
    4 ...
  18. 10.
  19. 11.
  20. fransızca, japonca, rusça... bilmemesi kadar normal karşılanabilinecek durumdur.
    2 ...
  21. 12.
  22. aslında gayet doğaldır ve fakat art niyetli olduklarından hiç şüphe duyulmayan, dogustan muhalf ruha sahip zatı şahanelerin(!), otu boku eleştirerek kendini tatmin etme gayretiyle ortaya çıkmış bir * sataşma biçimi olma yolunda hızla ilerlemektedir.
    4 ...
  23. 13.
  24. 14.
  25. herşeyi çok bildiği için ingilizce bilmese de olur.
    3 ...
  26. 15.
  27. misal ingiltere'de hem başbakan olacak hem de ingilizce bilmeyecek. evet böyle bir şey sadece ingiltere'de görülebilecek kadar banal bir olaydır. zaten kamarayı kes; avam. ne kadar bayağı.
    2 ...
  28. 16.
  29. türkçe'nin dünyaya tanıtımını yapmaya çalışan bir başbakana sahip olmaktır.
    2 ...
  30. 16.
  31. 17.
  32. elinde bavuluyla haydarpaşadan çıkan kimidi bilemedim şimdi lakin(ama çıkan herkes demiştir ya) "istanbul seni yenicem olm, siktm belanı" hayıflanmasıyla ya ünlü bi türkücü, ya meşhur bi kabadayı olan, ya da işte senaryoda ne yazıyosa onu olan abimizin zaferinin anafikri cillide yutulmuş çocuğunkinden bile beter hırsıdır ya, al sana bi yeşilçam karakteri; her ne kadar tip itibariyle jönden öte en fazla ne biliyim bi sadri babanın ah müjgan filminde meyhanede elinde klarnetiyle dert ortağı olacak, hüzünlü havasına sahnenin öttürdüğü klarnetiyle daha bi dram katacak karakter olabilecekse dahi, edindiği hedefe hiç durmadan yürüyeceğine içtiği anda, işi kuralına göre oynama becerisini kapışına (ki bence bu politika yeteneği dolayısıyla hayranlığı tavan yapılan ata fetişistlerine kapak olacak bir örnek) göstereceğim büyük takdirin yanında lafı bile edilmez mikroskobik bir mevzu. ayrıca sular seller gibi ingilizce konuşabilenin ne konuştuğuna değil de, döktürdüğü "madafaka"lara dikkat kesilenlerce yadsınabilir bu eksiklik. politika için azıcık ajitasyonun, azıcık demagojinin, bi tutam da -mesele ne olursa- şovenizmin eklenmesi, kariyere bakın da nası bi lezzet kazandırıyo.

    adam bu haliyle başbakan olmuş arkadaşım; sen ne yarraam olcan diye hiç düşündün mü şimdiye dek?
    1 ...
  33. 18.
  34. boktan bi eurovision sarki yarismasinda, elin fransizi kendi diliyle puanlarken, herhangi bir toplantida veya aciklamada bulunurken, her daim fransizca konusan fransizlara asalet timsali gözüyle bakan, perez in ve saksakcilarinin aldigi ayari, tepkiyi hazmedemeyen yalayicilarin yeni sulandirma projeleri. basbakanin one minute, excuse me si ne takilmislar. davos ta ki paneli götünle izlersen bunlara takilirsin. cikar bakim o nohut kadar beyin tasiyan kafani kumun icinden. dunya orda ingilizce bilmemesini mi yazmis? yoksa ezilen halki savunmasini mi? ama yok ingiizce bilmiyor nasi savunur international arenada di mi ya? sezar in hakki sezar a denir. ya hakkini verirsin, ya da hem insan katledip hem de aymaz sekilde ajitasyon yapanin elma sekerini yalarsin, ya da cok ta skinoski sama.
    6 ...
  35. 19.
  36. simultane tercumanların varlıgında hiç de önemsenmeyecek bir durumdur. arada bir-iki "van minut" ile desteklenirse tadından yenmez.

    bu kadar basit degil bu işler...
    2 ...
  37. 19.
  38. başbakan "bana sahip ol" dememiştir. biz sahip olmuşuzdur. herkes ektiğini biçmektedir.
    2 ...
  39. 20.
  40. söylenenlerin tercüme edildiği bir oturumda bile "van minıt" diye çığıran bir başbakana sahip olmakla eşdeğerdir.

    (bkz: davos 2009)
    2 ...
  41. 21.
  42. başbakanın dilmesi şart değildir ama olsa iyi olur durumudur. kulaklıkta sana söylenenin doğru mu yada yanlış mı eksik mi fazla mı anlarsın. gerektiğinde kullanırsın one minute olmaz one minute diye söz istemezsin.
    0 ...
  43. 22.
  44. arapça bilen bir başbakana sahip olmak gibi bir şeydir.
    0 ...
  45. 23.
  46. efendim ben iyi derecede biliyorum ingilizce, simdi ben başbakan olabilirmiyim sorusunu aklıma getirdi. ingilizce bizim ülkemizde genelde ticari amaçlı ögrenilir. siyasi amaçlı ingilizce...yoktur öyle şeyler bizde. siyaset benim memleketimde türkçe yapılır.

    konu bu kadar basıt ve anlaşılır, siyaset türkçe yapılır çünkü biz ne yalaka milletiz, nede sömürge olduk. ingilizce efendim ihtiyaçtır, artık her yerde var demek saçma olur, çünkü hani dedem nenem, anam babam hatta etrafımdaki bir çok insan ingilizceyi bilmemektedir. bilmedikleri için bir eksikleri mi vardır, elbetteki hayır, gayet mutlu insanlar. yeni gelen nesil ingilizce öğrenirler ama oda sınırlıdır, amaç iki üç turisti ağlarına düşürmek. kısacası milletçe ingilizceyi gerekli olmadığı sürece kullanmayız. öye avrupalılar gibi aman üç dört dil öğrenelim, diğer milletleri anlayalım diye bir kayğımızda yok bizim, çünkü biz antraikacı millet değilizki, sömürgecide değiliz. o zaman neden öğreneyim ben fransızın, ingilizin dilini. benim kıçımda ki kıldan gelecek olan hayır abd den gelecek olandan daha fazla. bu hayırsızların dillerini öğrenip arkamdan laf mı ettireyim... zaman kaybı olur. bu şekilde dopra ve türkçe konuşarakta söylemek istediklerini anlatan bir milletin başbakanı ingilizce bilse ne olur, olmasa ne olur. sakın arkadaşlar aman ola ki bu radan tayyibi sevdiğim sonucuna varırsınız, sakın öyle bir yanlışa düşmeyin. sevmem ama ingilizce bilmemesinide yadırğamam. ingilizce konuşan bush ve israil devlet başbakanından çok hayır gördük sanki...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük