karşınızdaki bir kelimeyi yanlış söylediğinde çok derinden gelen bir dürtüyle onu düzeltmek istersiniz, bu dürtüye karşılık vermezseniz içinizde kalır, verirseniz tepki çeker yine kötü olur.
-abi van layt stend olayına girelim bizde artık
+nayt
-hö ??
+van nayt stend
-abi layt nayt neye takılıyosun bak hatunlara ya..
one minutes çıkışına gülmekten katılırken diğerlerinin nasıl bir milli gurur yaşadığını anlayamazsınız. çünkü bir dilin gramerinin başbakan usulü içine edilmiştir siz ona gülmekle meşgulsünüzdür
*melodik anlamda çok sevilen bir şarkının sözleri anlaşıldıktan sonra çok saçma gelmesi..
*bazı türkçe sözcükler akla gelmezsen ingilizcelerinin daha kolay akla gelmesi veya en gerekli zamanda akla hiç gelmemesi nedeniyle insanı krizlerden krizlere sokması..
-ingilizce biliyor musun?
+evet.
-aa gerçekten.
+it's really.
-şey şu ne demek?
+şuing.
-şeyy bu ne demek?
+buing.
-şeyyy o ne demek?
+oing.
-şeyyyy...
+kardeşim ben senin iki ayaklı sözlüğün müyüm?
-la iyi ki birşey sorduk. ingilizce öğrenmişsin ama adam olamamışsın.
+lan olum fuck out. mothe... fuc...
dereceyle ingilizce öğretmenliği bölümüne süper liseden girmiş bir komşumuz vardı. kızcağız çok iyi kibar biriydi ve şimdi anlıyorum ki oldukça da sabırlı biriymiş.
bu kişi, kardeşiyle birlikte bize gelmişti. muhabbet dönüp dolaşıp okula gelince -tabii o zamanlar ufaktım- hadi hadi ingilizce diye sarmıştım(k). sonra onun bize çevirmesi için -hani alt yazı da var ya anlayacağız ne kadar biliyor- cnbc-e kanalını açmıştık. nane molla bir film çıktı karşımıza. yok anam bekle bekle adamlar konuşmuyor. ama ben devam ettim sabırla. onu da beklettim tabii. sonra o da ne adamımız konuştu. ancak konuştuğu dil ispanyolcaydı. ve boşuna beklemiş olduk.
sen derece yap, çalış çabala öğren, sonra benim gibilerle uğraş böyle. işte ingilizce bilmenin zararlarından biridir bu.
yıllarca ingilizceyi iyi biliyorum diye geçinen çocuğa bir gün bir turisti getirirler, konuş onunla dinle ve anlat bize denilir. turist o aksanlı inglizceyle yardırmaya başlar.
-i have ..............
+hmmm.
-so..........
+hm hmm.
-on the other hand.....
+yes.
-...............?
+hmmmmm, yes.
izleyenler yorum yaparlar helal olsun bizim çocuğa nasılda şakır şakır ingilizce konuşuyor.
annelerin meydana getirdiği dezavantajlardır:
biz kızı kolejde okutuyoruz, yıllığı şu kadar para, ama ingilizceyi öğreniyor, türkçe konuşması da yasak. kızııııım, kızım bi gel libas teyzen görsün nasıl ingilizce konuşuyon? şeklinde mahalleye rezil eder kendini de seni de... bi de kazara komşunuzun amerikalı karısı varsa uluslarası rezalettir yaşanan.
- oğlum biraz ingilizce konuş da dinleyelim.
+ ya anne bırak ya.
- aman noolacak, o kadar okula gittin, konuşsana biraz bak teyzen de istiyo.
+ aaa manyak mısınız ya, açın televizyon izleyin.
- bilmiyo musun yoksa, kandırdın mı bizi.
+ yaa uuuf tamam yav. ( akabinde hiç kasılmaz, bilinen ingilizce kelimeler sırayla söylenir)
eğer çok iyi bilmiyorsanız ama etrafınız tarafından öyle biliniyorsanız ingilizce tercüme gerektiren veya bir turiste yardım edilmesi gereken durumlarda soğuk terler dökmeniz durumudur.
en kolay dil olduğundan, ingilizce bilen biri diğer dilleri öğreneceği zaman zorlanır. oysa ilk öğrendiği dil fransızca, almanca gibi diller olan biri, ikinci yabancı dil olarak ingilizceyi çok kolay öğrenebilir.