gittiğim bir kapadokya gezisinde bir gurup turiste rehberlik yapan tercümanın içinde düştüğü durumdur. oraların kendisi küçükken nasıl olduğunu anlatırken ''when i was a small'' şeklinde cümleye giriş yapması ile beni benden almıştır. kendisini uyardığımda ''when i was a child'' olarak cümlenin girişini düzellttiğimde bana ''sanane'' demiştir. kendisine selam ediyorum.
konuşmaları bittikten sonra insanın suratında tıpkı sheldon'ın bitmek bilmeyen cümlelerinin ardından penny'in yüzünde oluşan anlamsız ifadenin benzeri oluşur. aralarındaki fark ise, sheldon zekasını konuştururken bu şahıslar sadece dudaklarını oynatıp ses çıkarırlar.
feysbukta duvarlarında birbirleriyle ingilizce yazışan, yada yazıştıklarını sanan mallar.
Kimse onlardan başka 'vat iz yur neym' demesini bilmiyor sanki. hatta google translate 'den arakladıkları cümleleri duvarlarına copy paste yaptıkları da bilinmiyor sanki.
ingilizce bilmiyorsun, bilmek zorunda değilsin, kimsenin senden böyle bir beklentisi yok; neden bu kadar kasıyorsun ki? birkaç tane gubidik cümle ıkınıp herkesle paylaşmanın ne anlamı var? kendine neden böyle bir misyon edindin? yabancı dil biliyorum diyip, hava basmak, belki hatunların ilgisini çekmek, belki de çevrende saygınlık(!) kazanmak istiyorsun, o halde neden ingilizce'yi seçersin ki? iyi kötü biliyoruz yani bir çoğumuz. git mesela ispanyolca, italyanca, olmadı japonca gibi dillerle dene bu işi.
hayır, bir şey değil; ele güne rezil oluyorsun be tatlım.