günün sinir stresini içinde barındıran ancak teketek bir tartışmadan kaçacak kadar da tırsak olan dolmuş şoförüdür.. her zaman vardılar, ben bugün bunların kralını gördüm.. o çayhane de toplanıp toplanıp bu herife ibadet ediyorlardır bu dolmuş şoförleri eminim..
(buraları aksiyon filmlerinde olur ya bir bina gözükür uzaktan sonra altta sanki daktiloyla yazılıyormuş gibi teker teker harfler çıkar, öyle hayal edin)
yer: kadıköy
tarih: kaçıydı lan bugün, hah! 26.03.2008, saat 20.43
mekan: bir dolmuş.. sarı..
kişiler: mevzubahis herif/kral, ben, üç tane biraz heyecanlısından genç kız, bir yaşlı teyze (with migros poşetleri, of course), bir 'bir şeyler olsa da konuşsam, bilgelik dağıtsam' mottosundaki amcamız, normal bir herif (bunu tanımlayamadım, moron da bir şeydi haha), bir de daha dolmuşa girişte moda'da ineceğini beyan edip, tabelada 1-0 yenik başlamış olan kadın..
ilk kurban: tek suçu moda'da inmek istemek olan kadın..
moda trafiğine girilmiştir.. kadın iner.. hem de fütursuzca iner..
şoför(evet, böyle yazılır doğrusu): hayret bişi be kardeşim ya sen sok moda'lara bizi, saatlerce sürünelim (oha) sonra da çek kapıyı çık!(eve gitmesini bekliyordu kadının galiba kendisiyle) iki adımlık yolu yürüyemiyor, şu işe bak yaaa.. olmaz ki böyle.. sonra niye ülke ilerlemiyor.. (ohax2)
kızlar (bu esnada): ayyyy sonra da bana geldi, aramışmış beni, msnde felan konuştum ama abi görücen yaniiii..
amca (bu esnada): hmmmm kluuu nsss.. (anlaşılamıyor, latince galiba.. ama amcanın rahatsız olduğu belli her halinden)
ikinci kurban: tek suçu yolculuk esnasında telefonunun çalmış olması olan genç adam.. hani şu morona benzeyen..
kurban iner..
şoför: çık çık çık.. bas bas telefonla konuşuyor.. saygısızlık.. benim oğlum olacak böyle, döverim, yeminle döverim.. hayret bişi.. (adamın telefonu çaldı ve adam bir görüşme yaptı.. infazının nedeni telefonla konuşmak)
kızlar (bu esnada): hahahaha kızım ben de dedim ki öyle kolay diil yanii sonra bu derse girmiş orda da ceren'i görmüş çok pis ayar olduk tabii..
amca (bu esnada): allah allah.. tssss.. (amca patlama noktasına yaklaşmakta)
üçüncü kurban: the teyze..
teyzemiz, poşetleriyle biraz zahmet vererek ve bekleterek arabayı iner.. inerken ettiği 'iyi akşamlar' kelamına ifadesiz bir bakışla karşılık alır..
şoför: 3 saatte inemedi teyze ya.. poşetleri de doldurmuş.. bütün manavu almış galiba.. bunlar adamı kanser eder..
amca: evladım sen de terbiyesizlik yapma! (ahanda başladı şov) kadıncağız indi işte beklemişsin iki dakika çok mu?
şoför: sen de haklısın beyamcacığım da en dibe oturmuş öyle.. ben de saygılıyım ama ondan şeyettim.. (oha amma geri vites çıktı lan herif.. anında sattı düsturunu.. haksız tabi de, biraz mücadele beklerdi dolmuşseverler)
amca: biraz saygı evladım, biraz saygı.. (amca buradan itibaren ölümcül bir tirada başlıyor.. zaten birazdan inecek onnçün geçiyorum buraları)
kızlar bu esnada konuşmamaktadırlar zira mesaja bakıyorlardır, içlerinden birinin telefonuna gelen.. (dünyanın en devrik cümlesini kurdum)
dördüncü kurban: amca.. (ve beklenen an)
amca iner.. dolmuşçu 'iyi akşamlar' dileyip karşılık alamayan tarafır bu sefer.. ancak kan çıkar huy çıkmaz..
şoför: biz sana dedik sanki.. inanılmaz ya.. herkes herkesin avukatı olmuş.. kendi işine baksana sen dimi kardeş? (burada bana seslenişliyor umutsuzca.. ben ise kulağımdaki kulaklığa güvenip, cevap vermiyorum.. ne verecem elin manyağına.. cevap)
kızlar: inebilir miyiz müsait bir yerde.. (bu söz öyle bir tonda söylenmiştir ki sanırsın şoför kızlara tecavüze yeltendi, belgrad ormanı civarındayız şu an.. öyle bir tiksinti akıyor ağızdan.. nedense? hiç bir kelimeyi duymadılar çünkü yolculuk boyunca.. kızların genel tiksintisi sanırsam)
beş, altı, yedi ve sekizinci kurbanlar..
dikkatli okuyucular benim de kızlarla indiğimin ayırdına varacaklar.. afferin.. yavşamak için mi indim, hayır, evime gelmiştim..
arkamızdan monolog şeklinde ne laf edildi bilemiyorum.. ama kızlar baya bir iddialıydı bence laf yemek konusunda.. benim de kulaklığım falan var.. her türlü gider..
son olarak bu adamlar en asil duygunun insanıdırlar bir de.. kimse yazmasın bu saçmalığı da ben yazdım işte.. değiller asil masil ayrıca.. göt göt herifler hepsi..
korkak denebilecek şöfördür. kapıyı yanlışlıkla çarpana, "az daha ilerde inicem" diyenlere hep arkadan söylenir. ama korkusu minibüscüler odasındandır.
ama "o nasıl kapı çarpmak laaan" diye aşağı inen o abiyi ayırıyorum.*
Bugün bir otobüs şoförü de inenlerin arkasından konuşup duruyordu. En sonunda dayanamadım. Yüksek sesle ama yumuşak bir ses tonuyla: Siz de inen herkesin arkasından konuşuyorsunuz, biz inince kimbilir ne diyeceksiniz, dedim. O da isyankar bir ses tonuyla kendisini savunmaya kalktı, sebebplerini saydı ben de telefonda yüksek sesle konuşan kişiye zamanında müdahale etmesi gerektiğini, sonradan konuşmanın bir anlamının olmadığını söyledim. inen diğer yolcular için de ister yağmurda gezerler ister çamurda diyecektim ama demedim. Bir şoför hiç bu havada gezmeye çıkmışlar, gezin gezin diye söylenir mi yolcuların arkasından. Neyse iyi ki dememişim, o laftan sonra bile öyle bir hızlandı ki nerdeyse kaza geçiriyorduk. Korktum ama. Allah sabır versin şoförlerimize.