insan çok zayıf, çok kırılgan, çok naif. Kendini bütün felaketlerden uzak görme, kötüyü kendine yakıştıramama meylinde sürekli. Üstelik de sahtekar. "kötü"lediği her şeyi başkasına yapmaya teşne iken, ona yapıldığında çaresiz, zavallı veya saldırgan.
Yalan söyleyebilir, aldatabilir, terkedebilir; geçerli bahaneleri vardır. Aldatıldığında aynı toleransı göstermek ise genel insan davranışları arasında yer almaz. Derhal bir rol seçer kendine; ya kurbandır, ya zavallıdır, ya da "o", insan değildir.
insanın otantik duygularını başka duygularla değiştirme alışkanlığında olduğunu söylüyor, kafayı başkalarının ruh halleriyle bozanlar. Kimimiz üzüntülerimizi kızgınlık olarak yaşıyormuşuz, kimimiz sevinçlerimizi bastırıp sahte olgunluk pozları sergiliyormuşuz.
En yaygını üzüntümüzü birine kızgınlık olarak yöneltmekmiş,-onlar söylemese bilmeyecektik-. Bizi üzen bir davranış sahibinden "nefret" etmek en kolay seçimimiz. nefret kendi başına güçlü bir duygu; beslendiği vücudun irade gücüyle ters orantılı. Sahibi ne kadar hakimse kendine, nefret o kadar zayıf. Taşıyan ne kadar zayıfsa nefret o kadar öldürücü.
Seni üzen üzerinde bir etki bırakma çabasının nedeni "unutulmama kaygısı" muhtemelen. incitende "iz" bırakmak isteği...
Bir bıçakla façamızı bozmadıysa, güçlü bir adam içinde zayıf kalmış nefrete hayatımızı borçluyuz yani. Ömrünce unutmayacağın bir cümle ile canına kastettiyse çok güçlü bir "öz"ü üzmüşsün demektir.*
Bir hıyarlığa yeltendiğinizde seçiminize dikkat edeceksiniz kısaca: yaranızı ve izini nerenizde istediğinize göre... ya teninizde bırakacak izini, ya tininizde. ya bir adam'ı inciteceksiniz, ya da sıradan birini... Çok boktan bir ikilem.
inciterek incinmekten kurtulmak ihtiyacının, toplumsal düzleme yansıması durumuna tekabül ediyor bu. kendisiyle barı$ık olmayı geçtim; kendisiyle "bakı$ık" dahi olamayan birey, desteksiz ve negatif olarak ko$ullan(dırıl)mı$ his ve fikir yumaklarıyla kar$ıdakinde nedbeler olu$turma gayretinden vazgeçmekten korkuyor aslında. zifos olarak, "acı hatıralar" olarak, kenarlarına jilet yerle$tirilmi$ kanlı bir bumerang olarak dönmek istiyor kanattığı ki$iye. kanattığı hep kanasın istiyor çünkü, dummkopfluktan caymak istemiyor ve en insan yerleriyle yakla$ıyor ileride hortlayacağını kestiremediği kederlere, dertlere.
hedef bölge seçilir ve darbeler etkinle$tirilmeye ba$lanır. o halis tahtel$uur sanrıları semptomatik olarak belirir anlakta ve sadizm, mazo$izmden beslenerek adrese kitlenir. bulgulandırılamayan bir $ekilde tezahür eder bu ihtiyaç, oldukça insanîdir; som balıklarının o çözülememi$ zıplamaları gibi, doğum esnasında aktarılmı$ iptidai güdümlenmelerden ibarettir ama neticede yaralayıcıdır. yaralamak insanî olduğu kadar da inciticidir bu esnada. ('bu esna'yı asla çözemedim.)
gereksinimlerin giderilmesinin ardından bir rahatlama hissiyatı uyandırmıyorsa eğer bu zapt, inciten, incinen olur. incitmek, eski bir ihtiyaç.