en iyi türk yapımlarından aşırı duygusal film.
konusuyla, geçişlerle, müzikleriyle , oyunculuklarıyla şahane.
son 15 dakkaya girerken gözyaşları sel olabilir. arada kağıt mendil hazırlanmalı.
--spoiler--
'beni en iyi babam anlıyor' sözünü söylediği an babasının da AIDS olabileceğini düşünen biri olarak metinin kızın evine gittiğinde babası yaşındaki adama sevgilisiymiş gibi muamele göstermesi zaten beni şaşırtmıştı. doğru aslında aıds in o adamdan bulaştığını düşününce babası olması imkansız, kızına tecavüz falan etmiş olması lazımdı. o da sevgilisi sandı, ama ben babası olduğunu düşündüğümden aklıma tecavüz geldi. evet o babasıymış ve annesini aldatmış ve o hastalığa bulaşmış sonrasında annesine ondanda daha bebekken duyguya bulaşmış. acı gerçekten,ama güzel bir film.
--spoiler--
ıssız adam'ın eksikliğinin hissedildiği film,
cemal hünal'ın sanki her an biryerlerden özel hareket timi gibi çıkıp elemanada "bir işi beceremedin korkak herif, bırak kızı" repliği ile film ortasında duygu'yu kucaklayıp sabahlara kadar aids, hıv pozitif, negatif demeden, duygu'nun abazalıktan romantizm yapacak kıvama gelmiş hislerine merhem olmasını bekledim.
bu tarz bir film de ıssız adam karakteri ile cemal hünal'ı beklerdik kendisine diyeceklerim var,
cemal, olayı amatörlere bırakmışsın perişan olduk film boyunca, ha oldu ha olucak adam dayanamayacak cebir kullanarak sevişmeye kalkacak diye iddialar döndü üzerine.
--spoiler--
Benim bu derdim Ne yağan yağmurda , Ne yalancı sonbaharda , Ne bomboş sokaklarda Kırılmış her yanım. Kaybolur zaman saçlarında , Gözlerim sokaklarda , Sebebi isyan aşkım içim yanar, içim kanar da isyan !.. Geriye bir avuç yalan Beni bu derde sen attın da , gittin ya kafam hep duman..
--spoiler--
ağlak aşk filmlerinden daha farklı sıradan ayrılıklar ağlatmıyor sizi bu sefer.ölüm gibi bir ayrılık nedeni var ki her filmdekinden daha bir farklı daha bir acıklı işlenmiş. bilinen bir ölüm ve ölüme meydan okuyan bir aşk..
halil sezai paracıkoğluna lafım yok, zati severdim kendisini. başroldeki hatunu pek bilmezidim ama o da çok iyiydi kanımca.
kendi kategorisinde en iyi türk filmlerinden. kıza yapmacık diyenler filmden bi halt anlamamışlar. oyuncu yapmacık değil, filmdeki duygu karakteri yapmacık.
aşkım'lı, canım'lı, hayatım'lı filmlere oldum olası gıcığım. fragmanda izlediğim, başka filmden sahneler sanki. zaten ona kanıp izledim. sweet november'ımsı sahneler vardı, kurtaramadı filmi. başroldeki kızın yer aldığı hiçbir projeye yan gözle bile bakmayacağıma yemin ediyorum bundan sonra. o yapmacıklık nedir arkadaş? kusma sebebi. türk filmi işte, beklentim neydi ki?
izleyiciyi nasıl üzerim motivasyonuyla çekildiğini düşündüğüm film. kondomun icadından haberleri yok mu sorusunu da geçtim; bu kadar çok sevdiysen; seviş ve öl be kardeşim. hem daha güçlü plotun olur.
Aytaç Ağırların yazıp, yönettiği bambaşka bir senaryosu olan 2011 çıkışlı şahane bir film. Şimdiye kadar izlediğim hiç bir filmde işlenmemiş bir konusu var filmin. Birileri size çıtlatmadıkça da sonunu kolay kolay tahmin edemezsiniz.
Kısaca anlatmak gerekirse 20 li yaşların sonu, 30 lu yaşların başında olan Metin, bazı komedyenlere skeç yazıp hayatını kazanmakta olan bir abimizdir. Bir gece barda sarhoş, deli, manyak bi' kızla tanışır. Sonra hayatı değişir. izleyin derim *
türk sinemasının son yıllarda sinemamıza kazandırdığı en güzel filmlerden biri, benim için ilk 5 e giren bir filmdi. bu filmi sinemada da duymuştum, arkadaşlarım da güzel olduğunu söylemişti ama hayatıma bundan yaklaşık 2 hafta önce giren kız bu filmi çok beğendiğini söylemişti. iyi ki de söylemiş, iyi ki de izlemişim.
filme gelince unutulmayacak kareler vardı filmde. örneğin bir filmde fotoğraflarla ilgili bişeylerin geçmesi benim için çok önemlidir. filmde fotoğraflar vardı. esas oğlan metinin her tarafa kızın sözlerini yapıştırması ise muhteşemdi. filmin son bölümleri ve ikisinin de mumları yakıp birbirleriyle konuştuğu anlar ağlamama neden oldu. son olarak filmin mutsuz sonla bitmesi benim gözümde "işte bir film böyle olmalı" dedirtti.