ilk çıkışında izlemiştim ve pek beğenmemiştim. Her seferinde Lady gaga'dan müzikte bir devrim yapmasını bekleyen sürrealist bir bünye gibi aşırı ve saçma bir beklentiye girmiştim o zaman bu filmi izlemeden önce, zira öyle bir hava hakimdi ortalıkta bu filme dair. Saçmaladığımız için hayal kırıklığına uğramıştık.
Ancak birkaç saat önce, internetin olmadığı yazlık evimde olduğumdan mütevellit harici diskimde olan filmler arasından seçip tekrar izlediğim şanslı film oldu kendisi. Bu sefer hiçbir beklentim yoktu; vakit geçsin, birama eşlik etsin diye açmıştım. Ama ne oldu, oturmuş salak salak ağlarken buldum kendimi; Karakterlerin salaklıklarına, sakarlıklarına koca koca gülümseyerek buldum. Vesselam dostlar, bu filmin gayet sıcak, gayet içten olduğuna kanaat getirdim. istanbul'un havasını soluyan birinin kendinden birşeyler bulacağına garanti ettim kendi çapımda. Ve aynı zamanda şuna da kanaat getirdim: böyle samimi ve sıcak filmler aşırı reklamdan ve övgüden kaçınmalı. Yoksa içine girdiğin beklentiler yüzünden resident evil'da aids olmuş bir alice bekler hale geliyorsun salona girmeden önce.
Bana bir seyi sevme hakki vermediler, ben de incir recelini sevdim. incir receli sendin sevgilim.
Bir seyi sevme hakkina sahip olamamak nedir bilir misin? Bilemezsin cunku bilmek icin yasamak gerekir.
iisyaaaaaan!
Bazi elemanlarin bok atarak prim yaptigi film. izlemek isteyen varsa önyargıli davranmadan izlesin. Bana gore gayette guzel bir senaryo ve oyunculukla süslenmis guzel bir ask filmiydi. Ama tabi ki bir kac beğenmediğim kisim haric.
her aklıma geldiğinde beni aşk'a heveslendiren film. engin bayrak'ın gül yapraklarıyla bir başıma şarkısını dinlerken bir uzun "ahhh" da ben çekiyorum aşk acısını yaşamışcasına. tamam çok sevilesi bir insan olmayabilirim ve yahut çok yakışıklı. filmdeki adam gibi güzel şarkılar söyleyecek bir sesimde yok ve gitarda çalamıyorum. yinede gerçek aşkı yaşamak istiyorum.
ha dersiniz ki gerçek aşkı hakedicek ne yaptın? bir zamanlar çok şey yaptım. ama malesef gerçek aşkı yaşayan taraf tek ben olduğum için üzülen taraf oldum. hep aynı şeyi deneyip farklı sonuç almayı beklemek aptallıktır mantığına sahip olduğum için bıraktım bu işleri. tabi kapıyı aralık bıraktım belki girer diye içeri.
beni sevende oldu, gerçekten seven. bana bileklikler, tatlılar yapan. ama ben sevemedim bir türlü. çok çabaladım ama sevemedim işte. beni gerçekten seveni kaybettim. lanet gönüle laf geçirilmiyor işte. ismail yk'nın dediği gibi; beni beğeneni ben beğenmem, benim beğendiğim ise beni beğenmez.
zaten iki insanın birbirini sevmesi %8 ihtimal derler. bana denk gelmedi o ihtimal bir türlü. yinede ben bakıcam sağıma, soluma, önüme, arkama. aşk bu. hangi yönden geliceği belli olmaz. hiç aşık olmıcak gibi hayatımı kurup, her an aşık olacakmış gibi hazırlıklı olucam.
bu yazı içimi dökmek gibi bir şey oldu ama bana bu yazıyı yazdırmayı düşündüren film incir reçelidir ve gerekten çok mükemmeldir. beni ağlatmayı başarmıştır. zaten duygusal bir insanım. çok çaba göstermesine gerek yok. bir filmde kolaylıkla ağlayabilirim.
Guzel filmdi. Epey agladıgımı hatırlıyorum.
Ayrıca filmden sonra incir reçeli yer oldum bir ara bol bol. Tadına ön yargıyla yaklaşmIşım onca yıl.
Tek kazancım bu oldu.
ekmeği incirin suyuna banıp, çaydan bir yudum almak sabahları beni mutlu eden ender şeylerdendir. özellikle kışın hayat kurtarır, 10 büyük boy kavanoz yaptık kışa saklıyoruz. 4-5 farklı meyvelerin reçellerini yapıp kışta yiyeceğimi bilmek, garip bir güven veriyor bana. galiba fakirlik psikolojisi yüzünden ..
sallama çayımı yapıp ilk kez birazdan izleyeceğim film. halil abinin hatrına açıyorum
edit : iyi filmmiş birader. benim gibi katıksız kerestenin bile gözlerini doldurdu. tabi dertli olmanında etkisi var...