incir reçeli

entry1089 galeri38 video4
    952.
  1. bilhassa (kuru) incir reçeli !

    şiddetle tavsiye ediyorum, hastalık bu resmen .
    0 ...
  2. 953.
  3. sevişmeden sevmenin de mümkün olduğunu anlatan filimdir. incir reçeli güzeldir. gerçek aşktır, en çokta hüzündür ölmsüzlüktür.
    2 ...
  4. 954.
  5. Bu filme ağlayanları gülerek izliyorum. ergen abartması bir şey.
    2 ...
  6. 955.
  7. çok duyup hiç izlemediğim ve büyük ihtimalle tırt olan filmdir.
    0 ...
  8. 956.
  9. Kıvamı güzelse tadından geçilmeyen reçeldir.
    0 ...
  10. 957.
  11. varlığıyla ya da yokluğuyla türk sinemasını gram etkileyemeyek olan filmdir.
    2 ...
  12. 958.
  13. aşırı derecede abartılan bir film. kötü demiyorum ama öyle çığır açmış ve hakkında bu kadar konuşulacak bir film de değil yani.
    0 ...
  14. 959.
  15. birinin prezervatif diye bir şeyin icat edildiğini senaristlere hatırlatması gerektiği film-di.
    5 ...
  16. 960.
  17. klişelerle dolu film..

    senaryo zayıf.. senaristler aids'in sevişmekten başka yollarla bulaşabildiğini bilmiyorlardı heralde.. film kondomun olmadığı bir dünyada çekilmiş.. (#14989410) çok güldüm bu yoruma.. klasik türk dram filmlerinden birisi işte.. zengin kız fakir erkek gibi.. biz basit insanlarız.. recep ivedik izler güleriz, incir reçeli izler ağlarız.. karışık duygular gelmez bize..

    oyunculuklar bayat senaryoyu kurtarmış.. özellikle asıl kız döktürmüş.. bir de aralardaki küçük şeyler filmi kurtarmış.. incir reçeli, akvaryumdaki dalgıç, küçük notlar, okumaya meraklı kapıcı, kebap sever yapımcı gibi.. final sahnesi ise şahaneydi..

    ağlamak için bol bol dram.. kız arkadaşınıza, annenize, ablanıza izletin.. salya sümük nasıl ağlanır? filmden sonra bir de onları izlersiniz..
    1 ...
  18. 961.
  19. en sevdiğim reçeldir hatta tek sevdiğim reçeldir.
    0 ...
  20. 962.
  21. aids ve aidsliler hakkında onlarca yalan yanlış bilgi veren, hadi sosyal mesaj derdini geçtim film olarak da pek bişeye benzemeyen bi yapım. elemanlar direk otobüs koltuğu arkası için film çekmişler sanki
    1 ...
  22. 963.
  23. büyük spoiler ile eleştilecek film.

    evet bu zorlama tanımı da yaptıktan sonra film kritiğime geçebilirim. spoiler ibaresi vermeyeceğimden filmi izlememiş arkadaşların şu dakikadan itibaren sol frame'e dönüp herhangi bir anket başlığına yazarak -hoş, yazacak başka da başlık yok ya sol frame'de- bu entry'yi ışık hızıyla ikinci sayfaya gönderebilirler.
    manasız ayarı da verdim.
    oh.

    evet efendim; filme geçelim.

    öncelikle filme karşı çok büyük ön yargım vardı. ''incir reçelim sendin aşkım'', ''kadınbudu köftem dudaklarındı aşkım'', ''amasya elması yanaklarındı aşkım'', ''bal dudaklarındı aşkım'' muhabbeti beni iyice germiş ve manasız yere öfkelendirmişti.
    tüm bu ön yargılarımdan kurtulmak kolay olmadı. daha önce denedim; evet izlemeyi denedim bundan bir ay kadar önce. ama fragmanda bir de ''halil sezai'' ismini görünce beynimden vurulmuşa döndüm.
    zaten ortalıkta dolaşan halil sezai çılgınlığı ağzıma sıçarcasına herkesin dilindeydi; bir de bu adamın oynadığı bir filmi mi izleyecektim?
    facebook'ta dolaşan videoları da kasten izlememiştim. sonuçta bir gün bu filme katlanacağımı biliyordum.
    evet,
    o gün; dündü.

    açtım izlemeye başladım. 4 adet efes extra ve bilimum çerez, cips eşliğinde.
    tüm ışıkları da söndürdüm ki kendi kendime moda girebileyim diye.

    efendim film başladı. her yerde notlar; işte yok ''babalar her zaman haklı değildir.'', ''günaydın shakespeare'', ''cep telefonu özgürlüğü kısıtlar'' bla bla bla bla.
    bana ters böyle şeyler. fıtratıma ters. yapıştırtmam her yere öyle notlar. sonra o notları çıkartmaya kalkıyorsun, tutkalı camda, aynada, masada falan kalıyor. toz yapışıyor o tutkala. saçma oluyor. görüntü kirliliği.
    ne söyleyeceksen adama, söyle işte. ya da duvara yapıştırma. yanına koy? allah allah. artist.

    film böyle başlıyor işte.
    filmin sonlarında görülmesi gereken sahneden başlıyor yani.
    ya o teknik artık dizilerde kullanılıyor yahu? biraz aşın kendinizi. memento ile geçti gitti o taktik. dizilere düştü.
    her neyse, film başladı ve ben ön yargılarımı bir kenara bırakmaya karar vermiştim. ki bir şey oldu.

    sarhoş kız birini reddeder, diğerinin evine gider. reddettiği adam onunla sevişmek ister; kız ona ilgi duymayanı seçer bir şekilde.
    şımarık kız tripleri, böyle amelie tarzı yaşam, herkese neşe saçmalar falan; belliydi bir şey olacağı. netekim kız hiv pozitif çıktı. farkettiyseniz aids demiyorum. çünkü toplumsal duyarlılığı yüksek biriyim. kızlar melaba.

    efendim,
    çok klasik.
    öleceğini bilen birinin böyle hareketler yapması; çok klasik. gerçek hayatla hiç mi hiç örtüşmüyor. ben öleceğini bilip de bu kadar neşeli bir insan olabileceğini sanmıyorum.
    babası, -ki babası olduğunu o dangalak karakter dışında herkes anlamıştı- hiv pozitif hastalığı ile pençeleşirken kızının barlarda, orda burda, bir adamın koynunda uyuması; bana fena saçma geldi.
    olmaz arkadaşım öyle. hiç gerçek hayatla örtüşmüyor.
    şimdi bazıları diyecek ''ulan film bu film, gerçeklik arama.''
    derseniz deyin olm, ben bu kadar saçma filmleri sevmiyorum.

    koy arka fona ''aaa ağğğ ağğğğ ğğğ aaaağğ'' diye bir müzik, klasik gitar, bar ortamı, garip ışıklar, çakma amelie, sahilde salak salak fotoğraf çektirmeler, gerizekalı bir arkadaş, ''alem bana, ben sana hayran'' olayları bir ilişki, rusya göçmeni biri, şarkılar türküler..
    pöff yani.
    ne lan bu? bir de araya sosyal mesaj karıştırmışlar. tamam kardeşim de yani aşk filmi dediğin biraz farklı olur. ben bu insanları göremiyorum hiç sokaklarda? gerçek hayattan bu kadar kopuk bir senaryo yazmaya ne hacet?
    cıks.

    amelie benzetmesini yaptım çünkü müzikler ve ana karakter çok benziyor. aynı ebleh ifadeler, koca koca gözler, çocuk gibi hareketler...
    böyle bir sevgilim olsa kesinlikle döverim.
    az uslu dur be kızım. sevişmek yok da sevişmek yok.

    adam senin ağzına sıçıyor sahilde, sen tutup da iki kelime söylemiyorsun.
    onu da geçtim; ulan evine biri zorla girmiş, kumandayı kırmış; yine yok. baban da mı çıkıp söylemiyor? hadi adamın söylemeye gücü yok diyelim; herif evden çıkarken hizmetçi midir ne o geliyor; onda da ses seda yok. demiyor mu ''aga sen kimsin? nedir bu evin hali?'' elinde gima poşetleriyle giriyor kadın eve.

    senin hanene tecavüz edilmiş, baban tehdit edilmiş, babanla olan fotoğrafın kırılmış edilmiş; sen tutup da yine o akşam bara eğlenmeye gidiyorsun. lan bu kadar mı ruhsuzsun? ha?

    ''nasıl hiv pozitif olduğumu sormadın?'' diyorsun ama anlatmıyorsun. erkek yazarlar/okurlar; bir düşünün bakalım kız arkadaşınız hiv pozitif olmuş; sormaz mısınız? bi' en azından hikayeyi öğrenmek istemez misiniz?
    ama yoook, bizim bonus kafalı karakter; kafasının büyüklüğünün aksine o kadar küçük bir beyin taşıyor ki tutup da sormuyor.
    ha kimileri diyecek; ''yarasını deşmek istememiştir belki..'' laaan. bsg. böyle önemli bir şeyi paylaşmayacak da neyi paylaşacak?
    ayrıca bir ilişki sadece seks üzerine mi kurulur?
    bu filme bakıyorum; bir adam var, hiv pozitif bir kıza aşık oluyor, onla seks yapamıyor diye ağlıyor, üzülüyor. dingil.
    bir aşk sadece seks üzerine kurulmaz. bazen bazı dokunuşlar vardır en kral seksten daha çok dokunur insana. ruhu okşamak diye bir deyim var dilimizde. sadece dilimizde mi sanıyorsun bu deyim?

    her neyse;
    sonuç olarak beğenmedim.
    çok klasik. klasik türk filmi. biraz daha eskitseler sahneleri; dersin ki yeşilçam.

    ha bir şey daha;
    adam sofrayı kuruyor, güller falan alıyor, oturuyor sofranın başına, bekliyoor, bekliyoooor, bekliyor.
    tuvaletin ışığı açık ya; kız oradan gelecek ya, güller falan dökmüş yollarına, ama kız gelmiyor.

    ulan insan bir merak eder.
    bu kız hiv pozitif. kaç saattir tuvalette, başına bir şey gelmiş olmasın?
    ama yok.
    bizim odun, mal gibi oturuyor saatlerce o masada.

    sinirlendim yine.

    evet,
    bu da böyle bir kritiktir.
    velhasıl kelam; film 10 üzerinden 4,5 falan.

    izlemezseniz bir şey kaybetmezsiniz yani.
    2 ...
  24. 964.
  25. izlemediğim için çok beğendiğim film. keşke hep böyle filmler çekilse.
    2 ...
  26. 965.
  27. Filmde cinsellikten çok hisler ön planda keşke hep böyle olsa.
    0 ...
  28. 966.
  29. izlediğim en güzel filmlerden bir tanesi diyebilirim çok etkileyiciydi.
    0 ...
  30. 967.
  31. 968.
  32. sıçmık gibi film. ulan bu tür filmlerin nesini beğenip izliyorlar anlam veremiyorum.
    3 ...
  33. 969.
  34. berbat ötesi bir film, kimse kusura bakmasin.
    filmden cok cok etkilenenler, salya sümük aglayanlar, bol dramatik olan film izlememisler mi nedir; böyle harika buluyorlar anlamadim ki.
    filmden alabildigim tek güzel cümle: telefonlar özgürlügü kisitlar.
    bak bu ne kadar da dogru, hele su smartphoneler ciktigindan beri, insanlarin yüzünü, seklini semalini görmez olduk...
    onun disinda tirt ve zirt
    yapımda emeği geçemeyen pezervatiflere ayrı selamlar.
    1 ...
  35. 970.
  36. Kezban ortalamasına sahip hatun kişilerin beğendiği film. Erkekler ise bu kesimin dikkatini çekmek için "ben beğendim, çok romantik" takılıyordur. Konu kapanmıştır...
    2 ...
  37. 971.
  38. 972.
  39. çok yenince öksürük yapa bilen bir reçeldir.
    0 ...
  40. 973.
  41. bundan 7 8 sene önce, ilk okulda 23 nisan gösterisine katılmıştım. bütü aile geldi. annem, anneannem.. giderken heyecandan kahvaltı yapmamıştım. çok ısrar etmişlerdi, acıkırsın bak.
    gösteri bitti, ben acıktım tabi. anneannem ekmek arasına incir reçeli dürmüş getirmiş. hala unutamıyorum o tadı. şimdi milletin yanında incir reçeli seviyorum desen, aağ bende filmi de çok güzeel yhaa, dicek susuyorum o yüzden. iyiki kahvaltı etmemişim diyorum o zaman. ah anneanne..
    2 ...
  42. 974.
  43. bir kadınla yatamadı diye koca ülkeyi isyana gark etmiş adamın hikayesidir.
    3 ...
  44. 975.
  45. Patlıcan reçelinden daha iyi olmayan reçel.
    0 ...
  46. 976.
  47. Biliyorum geç kaldım fakat halen izlemeyen varsa onlara bir yararım olsun istedim; izlemeyin arkadaşım. Diyelim ki çok çok boş vaktiniz var, yine de varsa eski Nokia telefonlardan onunla snake felan oynayın daha iyi..
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük