güzeldir. tıpkı incir reçeli gibi garip bir tadı vardır. kimse filmin adının neden incir reçeli konduğunu anlamamış o kadar güzel filme o basit adı yakıştıramamış belki de ama nedeni şu reçellerin en mayhoş olanıdır incir reçeli yediğiniz an diliniz uyuşur kimileri bir kaşık daha alamaz reçelden. işte aidsli birini sevmek de tıpkı incir reçeli gibidir. sevmek reçel kadar güzeldir; sevilmek incir kadar tatlıdır ama aidsli birini sevmek incir reçeli kadar mayhoştur ve insanın boğazında kalır o aşkın yani incir reçelinin tadını aldığında. işte buyüzden filmin adı incir reçelidir.
televizyonda şakirt modeli oynamış film. hiçbir sigara, küfür, seks içeriği bulunmayan bir film haline gelmiş. içine etmişler kısacası filmin. hayır, yani onu orda göstermeyince hiçkimse bunları yapmayacak mı sanıyorlar!
bu kadar kişi bu filmi beğeniyorsa izleyenlerin yüzde bilmem kaçı sonunda ağlıyorsa ve ben de bu nasıl film lan böyle deyip odun halimi takınıp bu insanlara bakıyorsam, eksik birşeyler varmış gibi hissediyorsam bir damla gözyaşı dökmüyorsam
türünü veya anlattığı konuyu beğenmeyebilirsin, fakat işlediği konuyu gayet hoş dile getiren, beğenilmeyi hak eden film. tam tahmin ettiğim gibi sözlüğün beğenmediği film. sanırım kendilerini çok kaptıran insanlarla dolu burası, kendine gel.
basit ama güzel film lan, hayır yani uludağsözlük yazar ve eleştirmen birliği yine filmi beğenmemiştir ama ben beğendim, yani bi recep ivedikten, ıssız adam dan daha iyidir.
ilk izlediğimde kimsenin diline pelesenk olmadığından çok güzel gelen, iki insan arasındaki tutkunun güzel anlatıldığı, günümüzde boku çıkarılmış film.
hakkında bu kadar çok entry yazıldığını görünce üzüldüğüm filmdir. the godfather, the good, the bad and the ugly, gone with the wind gibi efsaneleşmiş filmlerin altında bile bu kadar çok entry yok maalesef ki.
anca nerede türk yapımı aşk filmi varsa nerede dram yapmak için yapılmış dram filmi varsa ona gider tüm olumlu ya da olumsuz eleştiriler.
oyunculuk, kurgu, tema açısından çok vasat bir film. üstüne daha fazla söylenebilecek söz bile yok. bu kadar vasat yani.
konusu çok değişik mesela böyle filmlerde arıza kız aslında kanser olurdu ama bu kız aids çok değişik değil mi nerden akıllarına geldi. terkedilen gidenin arkasından kitap yazar ama burda film yazmış yani gerçekten çok ilginç. kız öldü hiç beklemiyordum. biraz kasımda aşk başkadır, biraz sil baştan hatta biraz daha kastır hülya koçyiğit tarık akan ceylan pınarı filmini ekle al sana incir reçeli.
okulda sürekli film izlemek zorunda olduğum bir bölümdeyim. sizin yarısında güzelim uykunuza daldığınız bütün o sikik sıkıcı(buna sanat diyorlar, daha havalı oluyor) filmleri izlemişimdir. bu yüzden eğer çok merak ettiğim bir film değilse hobi olarak sinemaya gitmem, hatta ''film'' lafı duyduğum an yolumu değiştiririm.
bu filmi de ilk kez dün televizyondan izledim, arkadaş çerez koydu ''aşık olasım var amk yaa'' dedi, ben de beyaz atletimin altından göbeğimi kaşıyıp sigara yaktım, izledik zaman geçti, sonra olaysız dağıldık. nedir yani?
ne beklentiyle film izliyorsunuz bilmiyorum ki. hayatın sırrını çözeceğinizi mi sanıyorsunuz film izleyince? ben mesela ergenlikte fight club izleyip evden kaçıp sistematik bir çete kurmayı planlamıştım, annem arayıp ''pis kafa eve gelmezsen bacaklarını kırarım'' demişti. o gün bugündür etkilenmem filmlerden. siz de bu kadar ciddiye almayın bence. haluk bilginer'in 7 şekspir müzikaline beraber gittiğimiz ide okuyan gerzek hatun hala hayatının değiştiğini iddia ediyor oyundan sonra. olmayın bunlardan.
hadi sinemada izleyip eleştirenleri bi nebze anlayabilirim. adam 15 lira para vermiş, bakkal kuruna çevirirsek 3 efes şişe, bir winston light parası, 50 kuruş da cebe kalır hatta. ancak kanal d'de yarım yamalak film izleyip, hıncal uluç kesilip ''vasat(bu kelimeye hep uyuz olmuşumdur) film. sanatsal kurgulamanın eksikliğinin yanında, orjinalliğin de düşük oranda olması beni ziyadesiyle hüzne gark etti'' yorumlarını yapmak da nedir?
zaten bence sürü psikolojisi işliyor bu yorumlarda. filmi izleyip ''böhüüüü tülay geri dööönn'' diyen adamlar sözlüklerde kötü yorumları okuyup modaya uyuyorlar,