incir reçeli

entry1089 galeri38
    350.
  1. 351.
  2. Yüzüklerin efendisi isimli film gibi üçleme değildir. Ayrıca yüzüklerin efendisi isimli romanlar gibi fantastik edebiyata ait değildir.
    incir reçeli kavanozu boştur. Çünkü incir reçelini incir reçeli isimli filmi izleyen biri bitirmiştir.
    0 ...
  3. 352.
  4. aşk tesadüfleri sever isimli film tadında bir film. yabancı isimli bazı aşk filmlerinin yanına bile yaklaşamaz. meselâ transformers isimli film. aşk göremedim ben.
    1 ...
  5. 353.
  6. izledikten sonra herkesin (bkz: halil sezai paracıkoğlu) fanı olduğu güzel bir filmdir.
    0 ...
  7. 354.
  8. dikkat bu entry --spoiler-- içerir

    sıradan bir aşk hikayesi izlemezseniz bir şey kaybetmezsiniz. bu arada kız aidsmiş.* tesadüfen tanışırlar, çocuğun evine giderler, romantik olsun diye sevişemezler. iddia ediyorum türkiye'deki senaristler sevişmenin romantik bir şey olmadığını düşünüyorlar. bu yüzden türkiye çıkışlı romantik filmlerde asla sevişilmez. senaryo müsaade etmez. en azından ilk gece olmaz. yine iddia ediyorum kız sırf bu yüzden aidsli bence. ayrıca yargı içeren replikleriyle yine genel izleyiciye tepeden bakmayı başarmışlar. yargı içermesin demiyorum ama tepeden bakmasa iyiymiş.
    bir başka not: esas oğlanın kapıcıya tripleri nefretlikmiş. o nasıl kibir lan öyle, hoşaf! iki satır yazdın diye insanları mı beğenmiyorsun! ne var iki dakika dinlesen, adam beğeniyor yazdıklarını işte, hiç mi hatır hiç mi gönül yok lan sende! sınıf ayrımına inceden vurgu var. radikal gazetesi reklamı var. sarıyer'deki kazıklı yolun arkasındaki çay bahçeleri var.

    elemanın yazmaya başladığı sahneye gelelim, yıllardır kendimce de olsa yazıyorum ve ömrümde bir defa bile böyle ortam kurup yazmak aklıma gelmedi. ha bu benim zevksizliğimden mi? bence değil. çünkü yazmak öyle janjanlı bir şey değil. oturursun, yazarsın. ilham geldi, gıdıkladı, dürttü, duygu birikti, bir boşalma oldu ve sair durumlar sadece filmlerde olur. insan aklıyla yazar ortamla değil. sen bütün gün kıçını devir, sonra gaza gel hiçbir şeyi planlamamış tripleriyle otur kaloriferin dibine yazmaya başla.

    (bkz: yok öyle bir dünya)

    ayrıca kızın hastalanınca konuşmayı yeni yarılamış çocuk misali konuşması eğreti duran bir başka nokta.

    --spoiler--

    izleyin efendim. izlemeyin demiyorum. ama bir şey kaybetmezsiniz. zaten filmi bir şeyler kazanmak için izleyenleri de anlamam.
    4 ...
  9. 355.
  10. ıssız adamdan bozma aşk tesadüfleri severden araklama bi film.

    bir kere izledim ve kenara kaldırdım. bir daha da izlemeye hiç niyetim yok...
    2 ...
  11. 356.
  12. muadili aşk tesadüfleri sever'e oranla vasat bir film. özellikle sezai paracıkoğlu'nun hem oyunculuğu hem de müzisyenliği başrol için yetersiz. melike güner iyi bir performans göstermemesine rağmen partnerinin zayıflığından fazlaca büyümüş filmde. açıkcası samimiyetini bana geçirememiş bir film.
    0 ...
  13. 357.
  14. hala izlemek nasip olmadı filmidir. okadar övdüler ama inat mı ettim farkında olmadan nedir izlemek gelmiyor içimden.
    1 ...
  15. 358.
  16. kışın vizyona girmiş anca 2 hafta vizyonda kalabilmiş, vizyondan kaldırılınca patlamış haziranda tekrar vizyona girmiş olan, replikleri suyu çıkartılana kadar feyste tıwitırda orda burda kullanılan filmdir.
    1 ...
  17. 359.
  18. izlemeyenin bir şey kaybetmeyeceği film.
    1 ...
  19. 360.
  20. o otobüs durağındaki sahne olmasaymış iyiymiş filmi.
    3 ...
  21. 361.
  22. hafiften spoiler içerebilir.

    öncelikle şunu belirtmeliyim ki ben bir sinema eleştirmeni değilim. bu yüzden yapacağım yorumlar gerçek sinema eleştirilerine göre sığ kalacaktır. affola.

    arkadaş gazıyla ve sağda solda sürekli konuşulmasıyla merak uyandırdı. çevremdeki herkesin "şöyle ağladım, böyle ağladım" demesi dayanılmaz hal aldı. izlemeye karar verdim. ağlamayı seven, duygusal, ota boka üzülen biri olarak büyük bir beklentiyle ve merakla filmi izlemeye koyuldum. belli başlı eleştirilerimi sıralayayım:
    öncelikle yavandı. bunu kesinlikle "öyle film mi olur lan hiç bi aksiyon yok" tarzında sığ bi yaklaşımla söylemiyorum. içi boştu filmin.

    en başta adamın arkadaş çevresi gösteriliyor. bir bar ortamı. fotoğraf çeken arkadaşı, vokalistlik yapan arkadaşı ve barda çalışanlar bu adamın çevresi. daha sonra bu adam kızla tanışıyor ve bu bar ortamı bir anda kayboluyor. uzun bir süre boyunca sadece adam ve sevgilisi gösteriliyor filmde. bu da filmi tek düze hale getirmiş.

    bu da en büyük eleştirim olacak: şimdi bu senarist adam bir aşk senaryosu çekmek istiyor. bir yapımcıya gidiyor ve yapımcı doğu diyalektiyle "kimsenin aşkı kimsenin sikinde değil. televizyona skeçler yazıyorsun. o skeçlerde götlü göbekli bir tip seç, filmini çekelim." diyor. burada hedef gösterilen tip şahan gökbakar'ı çağrıştırdı bana. ortada sırf para için çalışan "doğulu" bir yapımcı var. ve gişe kaygısıyla çekilmiş saçma, sulu bir komedi. burada güzel bir eleştiri yapmaya çalışmışlar gişe kaygısıyla çekilen ucuz komedi filmlerine. ama komik olan taraf şu ki bu da gişe kaygısıyla çekilmiş saçma bir aşk filmi. yani ortada eleştirilmeye çalışılan bir sinema anlayışı var ama bu film de onlardan farklı bir şey ortaya koymuyor en nihayetinde. komik.

    hakkını yemeyelim sonu etkileyiciydi. ancak şöyle ağladım, böyle ağladım diye abartılacak ya da ergen kız profil fotoğraflarını süsleyecek bir film değil.

    gerçekten etkileyici aşklar için selvi boylum al yazmalım, çiçek abbas gibi filmler izlenilebilir.

    "lan duygusuz herifmişsin buna ağlamadıysan neye ağladın sen" diyecekler için not: beni en çok ağlatan sahne bir aşk filmi olmamasına karşın cesur yürekteki william wallece karakterinin sevgilisinin ingiliz askerleri tarafından öldürüldüğü sahnedir. akabinde "ben buraya savaşmak için gelmedim" diyen william wallace savaşır aşkı için. her izleyişimde ağlarım.

    velhasılkelam basit, gişe kaygısıyla çekilmiş bir aşk filmi. hollywood'un boktan romantik komedilerinden hiçbir farkı yok. yine de izlenilebilir.

    hafiften spoiler içerebilir.
    2 ...
  23. 362.
  24. "ne reçelmiş bu bi de ben izleyeyim" deyip izlediğim, ancak "aşk" duygusunu bana yeteri kadar hissettirmeyen bir film. bir şeyler eksik filmde, ama ne?
    çerez niyetine izlenir ancak.
    3 ...
  25. 363.
  26. hayatımda izlediğim en iğrenç aşk filmlerinden biri. hiç bir şey yok. ne konu, ne oyunculuk, ne kurgu boş bir film.
    edit: imla
    6 ...
  27. 364.
  28. 365.
  29. güzel bir film. dün gece izleme imkanı buldum. erkeklerin bir kadın için hayatlarını yok etmemesini insanın iliklerine kadar öğretiyor. aşk dünyanın en güzel duygusu ama insanın özellikle erkeğin aşırı duygusal olmaması gerekiyor. kadın bencildir erkek de öyle olmalı. bir kadınla ilişkisi bitince bir başkasıyla aşk yaşamalı. biri gitti diye ömür boyu yas tutmamalı. bu filmde hasta bir kızın hikayesi anlatılmış aslında bu kız bu çocuğun hayatına hiç girmemeliydi. öyle aşık et kendine sonra da ondan ayrıl. bu kız hasta olmasaydı da aynısını yapardım eminim.
    1 ...
  30. 366.
  31. sevişme sahnesi olmadığı için bazı insanların eksik bulduğu filmdir.
    4 ...
  32. 367.
  33. henüz izlemediğim, ama hakkında bir sürü insanın başımda yenmemiş et bırakmamasının ardından, 'hade izleyelim bakalım' diye niyetlendiğim filmdir. bu kadar çok insanın (kaldı ki, aralarında zevkine gerçekten güvendiğim insanlar da var) 'süper film abi ya', 'off... valla çok hoş, mutlaka izlemelisin' vb. şekilde yorum yapmasından sonra, eğer filmi beğenmezsem, kafalarına çakma ışın kılıcımla vuracağımı da sözlük vasıtasıyla duyurmak isterim.
    1 ...
  34. 368.
  35. herifin inatla kızın hıv olmasını kızın eski sevgilisine bağlaması, kafayı kuş kadar çalıştırıp hastalığa sebep olan kişinin babası olduğunu anlamaması dışında güzel bir film. ayrıca zırt pırt "sevişmek yok" cümlesinin geçmesi de hoşuma gitmedi. insanın aklına şeytan sokuyor resmen. lan zaten sevişmeyecek adam, git zıbar yat nereye yatacaksan.
    0 ...
  36. 369.
  37. Sonunda dün izlediğim filmdir . Film ne çok harika ne de çok kötü , çerez bir film işte . Replilkleri güzel ama zaten filmi izlemeden facebook da suyunu çıkarmıştı millet . Bir de babasını sıygilisi sanmasızla kızın ne kadar ucuz davranışlarda bulunduğunıysöyleyen çocuğa kızın karşılıgı , söylediği cümle çok hoşuma gitmişti : "Asıl ucuz olan ne biliyor muSun ? beş para vermeden savurduğunuz yargılarınız " gibi bir şey demişti işte .
    0 ...
  38. 370.
  39. keyifle izlediğim ama ilişkiye girmek için neden prezervatif kullanmadıklarını bir türlü anlayamadığım filmdir.
    (bkz: atın ölümü arpadan olabilirdi)
    4 ...
  40. 371.
  41. abartıldığı kadar olmayan filmdir. mükemmel, gelmiş geçmiş en iyi film yakıştırmaları da çok havada kalmaktadır böylelikle. şimdi geçelim eleştirilebilecek noktalara. kimse sinema eleştirmeni olduğunu iddia etmiyor ancak sevmedim dediğinizde insanların yüzünde oluşan şaşkınlık ifadesini ve "vay duygusuz, ne anlarsın sen zaten" diyen bakışlarını savuşturabilmek için insanın kendini ifade etmesi gerekiyor.

    spoiler

    filmi ilk izlemeye başladığımda beni içine alamadı, konuya bir türlü adapte olamadım. kurgu olduğunu hissettim sürekli. kızla birbirlerine hangi arada aşık olduklarını çoğu izleyici anlayamadı sanırım. o duyguyu veremedi bana en azından. sonradan işlenmeye başlandı aşkları.

    ama hastalık ortaya çıktıktan sonraki durum biraz rahatsız edici olmuş. filmi izlerken size ters gelen detayların filmden sonra ayrıntılı okuduğunuzda gerçekten yanlış olduğunu görüyorsunuz. film boyunca eminim pek çok kişi kondom kullanılabileceğini düşünmüştür. birbirine dokunamadan aşk yaşayabilmek teması yaratılmak istenmiş ama çok da başarılı olamamış. zaten adamın babası olduğunu anlamamış olması hikayedeki en büyük boşluktu. kız; başıma bunun nasıl geldiğini hiç sormadın dediğinde, sana bunu yapan kişi elime geçerse ne yaparım gibisinden bir cümle kurması benim için bir felaketti. sadece cinsel yolla bulaşan bir hastalık değildi çünkü bu. baştan bir önyargı vardı kızımızın çok farklı olduğunu sandığı sevgilisinde. zaten adamı gördükten sonraki tepkisi de her şeyi ortaya koydu. yakında öleceğini bildiği sevgilisinden sırf yaşlı bir adamdan bu hastalığı kaptığını düşündüğü için vazgeçebildi. adamın babası olduğunu öğrendikten sonraysa sevdiği kadın sanki gözünde birden aklandı. ne yani ya yaşlı bir sevgilisi olmuşsa geçmişinde ne olacaktı. nasıl sevgiler bir anda bu şekilde yitip gider anlayamadım hiç zaten.

    kızın durmadan tedavi olamam, deşifre olurum hikayesi de sinir bozucuydu. kim nereden nasıl öğrenecek ki. bu hastalığın seyriyle, tedavisiyle ilgili bir fikri olmayan ben bile bunun abes olduğunu farkedebildim. üstelik daha ağır yanlışlar yapılmış öğrendiğimiz kadarıyla ve film vizyona girdikten sonra biz yanlış yapmamak adına oturup görüştük ve ortak karar aldık denmiş. en büyük ayıp da bu belki de. binlerce insan olabilir bu hastalıkla savaşan ya da bu hastalıkla yaşayan. çünkü kronikmiş bunu da filmden sonra öğrendik. ama film bunun tam tersini öğretti bize. doktorlar bile bizim elimizi sıkmıyor bu ülkede derken, o doktorlardan biri oluvermiş bu film aslında. yaşaması zaten zor olan bir ülkede, bu kadar hassas bir konuda film çekmek ve bunu yanlışlarla süslemek çok üzücü.

    filmdeki klişeler zaten ortada. ama birçok film içinde klişe barındırmasına rağmen güzel olmayı, sıcacık kalmayı başarmıştı. incir reçeli sanırım bunu başaramadı. benim en çok beğendiğim sahne, hikayenin kahramanı adama aşık olan şarkıcı kadının, duygu ortaya çıktığında ve ikisini birlikte gördüğünde şarkısını söylerken sesini yükseltmesi, yüzünün ifadesidir. kısacık bir anda o hüzün, kıskançlık vs. duyguları çok iyi yansıtmıştı. ama koca film boyunca duygu isimli karakteri oynayan oyuncu bunu yapamadı. yapmacıktı. bebek gibi konuşan, aşkımları, sevgilimleri yapmacık olan bir kızdı. yine de son on dakikasında gözlerden yaş akıtmayı başardı. hastaneye koşuşu değil, son sahnedeki konuşmalar da değil sadece kızın adamın omzuna başını koyup oturduğu, yavaş yavaş yaşam ışığı sönerken, sesi alçalırken yaratılan o atmosfer duygulandırdı.

    spoiler

    filmi türk gençlerinin bir fenomen haline getirmesi, bugüne kadar yapılmış daha kaliteli filmlerin önüne koyması üzücü. neden iyi film yapılmadığı halde birçok filmin gişe rekoru kırdığı da buradan yola çıkarak anlaşılabilir sanırım.
    5 ...
  42. 372.
  43. Özellikle ergenler arasında abartılmış. Her Türk aşk filmi gibi kalitesiz ve buna rağmen acayip popüler bir film.
    2 ...
  44. 373.
  45. etkileyici felan değildir hatta çok basittir de..bana sanki duygu sömürüsüyle izleyici kazanmayı hedef almış bir film gibi geldi..ee bu kadar çok neden sevildi derseniz, sanırım çok duygusal bir toplum içinde yaşıyoruz..
    1 ...
  46. 374.
  47. biraz önce izlediğim film. abartılacak bir yönü olmadığını düşünüyorum. millet sosyal paylaşım sitelerinde "I love you justın bıbıırrrrrr" tarzında paylaşımlar yapınca herhalde baya baya güzel film dedim ama cık ben pek beğenmedim. yinede çekenlerin oynayanların emeğine sağlık.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük