Siz hic YouTube denen mecraya girmediniz veya girince konugla ilgili videolara bakmadınız sanırım, adam elindeki onlarca incil ile ispatlıyor, sayfaları farklı, içeriği farklı, kapakları aynı olup içeriği farklı inciller ile ispatlıyor, siz hala okudun mu diye laf atın, biri diğerinden farklı kuran gördünüz mü hiç, farklı olan tercümeleri olabilir, doğrudur, tarikatlar kendilerine göre tercüme yazıyor olabilir.
Kısacası doğru söyleyen müslümandır.
Binlerce incilin elenerek 4 kitaba inmesi ve bu inen kitaplarında itikadi olarak birbirinden farklı olması incilin değiştiğinin ispatıdır.
Lakin tevrat taki tahribat daha çok mananın gizlenmesi babında olmuştur ki, Maide 43 de vurgulanan da budur.
Yahudilerin kendi ellerindeki hüküm belliyken, sırf o hükmü zengin ve güçlü olanlara uygulamayıp; fakir ve güçsüz olanlara uygulamaları konusunda bir tefrikaya düşmeleri ve Rasurullah a uğramaları sonucunda inmiş ayettir. Ki, ayet tevrat ın o hükmünün aslen değil uygulama alanında tahrip edildiğini gösterir.
Konuyla ilgili detaylı bilgi için sorularla islamiyet sitesine bakın.
Bir zaman da şöyle dedik: "Şu şehre girin ve orada istediğiniz yerden bol bol yiyin! Şehrin kapısından secde ederek, saygılı bir tavırla girin ve "Affet bizi ya Rebbenâ (hıtta)" deyin ki suçlarınızı affedelim; iyilik yapanların mükâfatlarını daha da artıracağız. Böylece o zalimler, (Allah’ın kendilerine söylediği)sözleri, kendilerine söylenenden başka bir sözle değiştirdiler. Bunun üzerine Biz de, fıska düştüklerinden dolayı o zulmedenlerin üzerine gökten korkunç bir azap indirdik.” (Bakara, 2/58-59)
“Nasıl olur onların size güvenmelerini beklersiniz ki onlardan bir zümre vardı ki Allah'ın kelamını işitip akılları aldıktan sonra, bile bile onu tahrif eder, değiştirirlerdi.” (Bakara, 2/75)
“Elleriyle kitap yazıp, biraz para almak için: "Bu Allah tarafındandır" diyenlerin vay haline! Vay o ellerinin yazdıklarından ötürü onlara! Vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara!” (Bakara, 2/79)
- “Kendilerine kitap vermiş olduğumuz kimseler(Yahudi ve Hristiyanlar), onu (Muhammed’i) tıpkı evlatlarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken, onlardan bir kısmı, bile bile gerçeği gizler.” (Bakara, 2/146)