uludağ sözlük le tanışalı yaklaşık bir ay oldu. her ne kadar 7 nesil in gözünde ezik, aşağılanmış, alt devre muamelesi görsemde, uludağ sözlük çatısı altında mutlu olduğumu belirtmeliyim. Görüşlerimiz, doğrularımız, hayata bakış açımız, ne kadar farklı olursa olsun kavga etmeyi de, tartışmayı da sevgi ve saygı çerçevesinde yapmayı biliyoruz çok şükür. ağız dolusu edilen küfürlerden uzak, sadece bilgi amaçlı, birilerine birşeyler vermeyi amaç edinen bu büyük ansiklopedi yi kuran ve yaşatmaya çalışan tüm yönetici, moderatör, yazar ve çaylak arkadaşıma teşekkür ediyorum. iyiki varsın ulu sözlük.
Not: inci sözlük teki ortamı görünce bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.
edit: inci de veya başka bir sözlükte hiç yazmadım. 'diğer sözlükleri karalamak adına yazılmış bir yazı değildir' bu.
inci candır. tanışıp çok iyi arkadaş olduğum 3 eleman var. 2 si küfür dahi etmez. diğeriyle benimsedik artık birbirimizi sözlükteymişiz gibi konuşuruz. ayrıca;
formatsızlık abidesi inci sözlüğün nasıl kendiliğinden bir formata sahip olduğunun, sahip olduğu şeyin aslında format da değil de yoktan var olmuş bir olgu olduğunun kanıtıdır. kimse zorlamıyor kimseyi küfür etsin diye. ama birkaç önemli yasak dışında kimse de direktif vermiyor insanın kendini ifade ediş biçimine dair. eh sen yazarsın elli satır o adam yazar bir küfür senin yazdığına denktir. ha inci'de bugüne kadar öylesi bir entry görmesek de alan memnun satan memnun. orada insanlar en azından şeffaf. burada birçoğu saklanmış bir şeylerin arkasına. ve ben bunu sözlük furyasını başlatan ekşi sözlüğün kitlesine bağlıyorum. orada şeffaf olanı da var kasanı da var. ve kasanları prim gördüğü için çoğu zaman, diğerleri de (diğer sözlük ve üyeleri) ona ayak udyuruyor. yoksa uludağ da ahım şahım bir yer değil. ben siyasi tartışmaları, gündemleri burada değil de ekşi'de değerlendiren entry'ler giriyorsam, sebebi var. bu üç sözlük arasında (inci-ulu-ekşi) yapılmış ya da yapılacak her olumsuz tespitin sebebinin olduğu gibi.