dün akşam Bursa fethiye kültür merkezi'nde, bölge devlet senfoni orkestrası ile birlikte muhteşem bir konser vermiş olan grup. salon tıka basa dolmuş ve ben de dahil gelenler merdivenlere oturmak zorunda kalmıştır. kısa ve etkili, insanın tadı damağında kalan bir konserdir efendim.
eşimin elimden tutup konserine götürdüğü, giderken bunlar kim olaki diye gittiğim ve ertesi gün albümünü aldığım, aslında hiç yabancı olmadığımı farkettiğim, bir çok dizinin müziğini yapan leziz mi leziz bir grup. bir kere de olsa konserine gidin derim.
Ben de gönül çektim eskiden
Yandı hayatım bu sevgiden
Anladım ki bir aşka bedel
Gençliğimmiş elimden giden
Önünde ben geldim de dize
Yar olmadı bu kimse bize
En nihayet düşüp can verdim
Gözündeki yeşil denize
Sarmadımsa da belden, geçmedim bu emelden
Bir hazin maceradır onu aldılar elden
Başkasına yar oldu, eller bahtiyar oldu
Gönlüm hep baştan başa viran bir diyar oldu
Mazi kalbimde bir yaradır
Bahtım saçlarımdan karadır
Beni zaman zaman ağlatan
işte bu hazin hatıradır
Ne göğsünde uyuttu beni
Ne buseyle avuttu beni
Geçti ardından uzun yıllar
O kadın da unuttu beni
Sarmadımsa da belden, geçmedim bu emelden
Bir hazin maceradır onu aldılar elden
Başkasına yar oldu, eller bahtiyar oldu
Gönlüm hep baştan başa viran bir diyar oldu *
sadece çok aşığın var diyorlar gibi bir şarkıları ile bile kendilerine hayran bıraktıran müzik grubu. geriye kalan bir çok şarkılarından bahsetmiyorum bile.
5. uluslararası antep fıstığı festivali
festival park meydanı
--
incesaz konseri | bodrum kalesi
24 eylül | 21:00 solist: dilek türkan
bodrum kalesi zeki müren'i anma gecesinde yer alacak olan incesaz; yaklaşık bir saat sürecek konserde zeki müren eserlerinin yanı sıra kendi şarkılarını da yer verecek
çok aşığın var diyorlar...
içimi acıtan hala da acıtan sevgılımden ayrıldıgım zaman sarkılarıyla tanıstıgım grup.sadece bunda faydası oldu zaten.tam bir müzik ziyafeti veren,insanın ruhuna giren,afyon etkısı gosteren gruptur.
Bir sihir gibiydi şehre inerken gece
Mektubum güvercin oldu vardı gizlice
Gel diyor, geç olmadan gel, geçiyor yıllar
Böyle başladı, dönülmez bu müthiş firar
Madem ki yeminimiz var, madem aşk mukadder
işte geldim, bilmesinler yarına kadar
Bil ki artık dönüşüm yok, gitti son vapurlar
Sakla beni, bulmasınlar sabaha kadar
Belki herkesin dilinde şimdi bu firar
Belki verildi kararım, belki yoldalar
incesaz'ın en güzel albümlerinden biri ''Üç-istanbul'a Dair''dir. Bu albümde toplam 13 parça bulunmaktadır. ilk parça olan Akşamın Renkleri'ni dinlemeye başladığınızda bir yakınınızı kaybettiğinizi hissedersiniz önce. Daha ilk parçanın etkisinden çıkamamışken birden bir evladın üzüntüsünü, aşkını ve en önemlisi çaresizliğini hissedersiniz. Derman olmak istersiniz Muhallebicinin Oğlu'na; olamazsiniz. Ve istanbul koşuşturmacası içinde en hareketli yerlerden birindesiniz şu anda; Pazar'dasınız. O renk cümbüşü insanlardan zannedersiniz; yanılırsınız! Bunu size hissettiren kanunla violanın ahenkli buluşmasıdır. Vurmalı çalgıların da canlılık verdiği bu eser; pazarın en güzel yerinde klasik kemençenin o muazzam sesini duymanızı sağlar ve yüzünüzde nedensiz bir tebessüme neden olur. Şimdi de kendinizi Sarnıç Sokak'ta, Türk usulü romantik bir polisiyedeymiş gibi hissetmeye başladınız öyle değil mi? Bu heyecanlı başlangıç, kemanın naif sesiyle sizi sessiz bir sokakta yürüyüşe çıkarır. Eski anılarınız canlandı şimdi de gözünüzün önünde. Bindokuzyüzellibeş Mezunları; okuldaki ilk platonik aşkı hatırlatır. En eski aşk şiiri olan Sümer tabletlerindeki 4 bin yıllık aşk şiirini ezbere okutur bu parça. Curayı duyarsınız önce, ardından kemanı ve sonra da basgitarı. Dilek Türkan'ın ve Bora Ebeoğlu'nun vokalleriyle anlam kazanan istanbul Efendisi'nde kanunun samimiyetini hissedersiniz. Saniyelerce, tek başına istanbul'u anlatır. Ardından klasik kemençe gelir ve yaren olur kanuna. Viola ve viyolonselin de esere katılmasıyla kendinizi Topkapı Sarayı'nda bulursunuz. Ve evet artık istanbul'un gerçek efendisi sizsinizdir. Bazıları için romantik bir seyirlik olan; bazen sakin bazen dalgalı; yeşilin ve mavinin bütün tonlarını bize nazlı bir edayla gösteren deniz; Balıkçılar; için ekmek kapısıdır halbuki. Duymaya pek aşina olmadığımız okarina, güneşin daha yüzünü yeni yeni göstermeye başladığı saatlerde denize atılan ağların sesini hatirlatir. Ardindan rastgele diyen balıkçıların sesini duyurur bize ud ve bas gitar. Eve kavuşmadır Sekizonbeş treni. Yemekler hazırlanmış, eş-dost-akraba davet edilmiştir. Kemençenin heyecanı işte tam da bu yüzdendir. Lavtanın o ince nağmeleri sokağın başında bekleyen sevgilinin mutluğunu anlatır. Kanarya Plajı; kumsalında oynayan çocuk sesleri karşılar sizleri. Akordeon ve buzukinin seslerini ayırmakta zorluk çekersiniz bu plajda. Tanbur gelir ve hüzün sarar dört bir yanınızı. Hava kararmış, çocuklar evine dönmüştür ve neredeyse yağmur yağacaktır. O yağmurdan önceki hafif esintiyi hissedersiniz kemençeyle. Kaçırılmaması gereken Son Vapur'dur bu. Tanbur, viyolonsel, basgitar ve gitar anlatır geçmişteki tüm pişmanlıkları. Tam o sırada akordeon girer devreye ve size son bir şans daha verir; bir pişmanlık daha yaşamayasınız diye. Mutluluktur Sırma. Tanburdur, uddur, kemençedir, bazen kanundur bazen de viyolonsel. Gönlünün sultanını sultan kayığında saraya götürmektir bazen. Yarım asırdır el değmemiş Kürkçü Faik Sokağı'nda ıssız, huzurlu bir şekilde yürüdüğünüzü fark ettiniz mi peki? Boğazın havası sardı mı tüm bedeninizi, toprağın kokusu sarhoş etmedi mi hala? Klarinetin, akordeonun ve buzukinin Bayram'daki kadar ahenkli bir birlikteliğine hiç şahit oldunuz mu? Yaz Bitti, Dügah makamındaki bu eser albümün en hüzünlü parçasıdır. Bir vedadır dinleyiciye, albümün son şarkısı olması hasebiyle. Tanbur, kemençe, kanun, viyolonsel ve gitar eşlik eder bu vedaya.
sabahları kalkarsın, işe gidersin. gülmezsin. işten eve dönersin. gülmezsin. aklında hep kendinle alakalı olmayan birtakım düşünceler.. bu böyle yıllarca sürer gider. birgün karşına biri çıkar ve bütün bu boktan düzenini düzer. ardından da hayatın herkesin sıradan bulduğu ama senin için yeni bir şeyler ifade eden bir sürece girer. sevinirsin önce, noluyor lan, dersin. gider mi böyle? artık mutlu mu olucam lan, diye hafif bir aptallık gelir üstüne. ne oldum ne olacağım demene kalmadan, bir de bakmışsın ki her şey tuzla buz olmuş. aslında her şey dememek lazım. yanlış olur. ama o sırada hayatının büyük bir bölümünü " o" doldurduğu için "her şeyin" olmaya, "hayatını alt üst edenler listesine" birinci sıradan girmeye adaydır. düşünürsün. kararını verirsin. ve hayatını istediğinden pek emin olmadığın o bktan düzenine oturtmak için bir adım atarsın. tekrar eski mutsuz sensindir.
winampa tıklarsın. ve bütün liste incesazdır. işte bunları yazdırır bu grup. sevdiğimin grubu.