--spoiler--
rüya ve gerçeklik ilişkisi üzerine harikulade bir filmdir kendisi. Filmin sonunda ki göndermesiyle gerçek hayatın da aslında bir rüya olabileceği gerçeğini izleyiciye ucu açık biçimde bırakmıştır.
--spoiler--
en son söylenmesi gerekeni en başta söyleyeyim, kesinlikle güzel bir film, özellikle sanal gerçeklik konularını seviyosanız kaçırmayın.
--spoiler--
film ile ilgili yazılacak ve anlatacak çok şey var, ben sadece şu konuya değinmek istiyorum: "yaşam bir uykudur, ölünce uyanırsınız" felsefesine biraz dokunmuş ama ölüm konusunu hemen her hollywood filmlerinde olduğu gibi büyük bir öcü olarak göstermiştir. oysa ölümden bu kadar korkulmasa ve bu felsefenin üstüne gitse, sonu çok daha muhteşem olabilirmiş.
görsel efektler çok iyi, özellikle eğitimdeki binaların patlama sahnesi ve yerçekimsiz otel odası sahneleri.
mimari üzerine daha fazla kafa yorulmalıydı ve daha fazla detay verilmeliydi. çıtır hatun koyacağız diye kasmadan uçuk bir mimar oynatsalar daha iyi giderdi. kısa da olsa uçuk mimari tasarımlar görmek istedik çünkü.
mantık hataları aramak ne derece doğru bilmiyorum ama örneğin uçakta neden içkisine ilaç koymak için hostesi değil de cobb'u kullanıyolar anlamakta zorlandım.
--spoiler--
christopher nolan ın kesinlikle en iyi denilebilecek filmi değildir.
aylar önce filmin konusunu ve kilit karakerlerdeki oyuncuları görüp işin içinde nolan olduğunu düşününce filmden beklentim çok artmıştı fakat bi'şeyler eksik kaldı. ne olduğunu tam bilemiyorum ama konuyu batman serisi gibi 3 filme bölseymiş , ilk filmde hafif bi "başlangıç" ve ardından 2. filmde asıl olayı verse sanki daha iyi otururmuş gibi.
imdb puanını zaten şuanda dikkate almak aptallık olur , kesinlikle 8,5 dan fazlasını hakeden bir film değil ama daha düşük te olmaz. kötü film hiç değil fakat insanlar filmi anlamamışlar. filmden çıkarken ve daha sonra izleyen arkadaşlarımdan duyduğum şeylerden biri " adamlar kale fethettiler ama minibüs o sürede köprüden düşemedi , çok saçmaa". e ne diyim sen filmi nerenle izledin !! *
rüya içinde rüya kavramını ekrana yansıtarak, sürekli gördüğüm rüyaları sorgulamama, bilinçaltımın bana oynadığı oyunları daha iyi anlamama ve neden leonarda bir türlü yaşlanmıyor diye sormama sebep olan film. eğer bu tarz konularla ilgileniyorsanız aslında hiç de karışık olmayan bir film. kendinizi oradan biri gibi bile hissedebilirsiniz benim gibi...
girişi oldukça sıkıcı olan bir film. sonradan sarıyor ama. kurgu filan gerçekten iyiydi. şu cubb'ın zihni meselesinde yine sıkıldım. gizemli bir hava verilmeye çalışılmış ama çok da olmamış bence.
türkiyede ise çıkış tarihi çok iyiydi. izlenmemiş hiçbir filmin kalmadığı bir zamanda patlama yaptı. sinemada izlenmesi gereken bir film, zira o aksiyon dev ekranda bir başka oluyor. filmde bu kadar görsel teknik kullanmayı akıl eden adamlar 3d tekniğine niye başvurmamış merak ediyorum. ağır gelir filan diye mi düşündüler acaba...
aksiyon sahneleri beş para etmez. kurgusu harika. adamın içler acısı hali vs. vs. ama matrix ile kıyaslanamaz ve kült olacak denen bir filmin aksiyon sahneleri bu kadar sığ olamaz.
Leonardo DiCaprio'nun oynadığı bir film daha. rüya içinde rüya, konu içinde konu. farklı ve oldukça ilginç. gerçekten güzel bir filme benziyor. gidilesi bir film olduğundan gelindiğinde uzun eleştiri ve yorumlar yapılası filmdir.
Leonardo DiCaprio'nun oynadığı bir film daha.rüya içinde rüya,konu içinde konu.farklı ve oldukça ilginç.gerçekten güzel bir filme benziyor.gidilesi bir film olduğundan gelindiğinde uzun eleştiri ve yorumlar yapılası filmdir.
izleyenlerin nolan'ın yaratıcılığına övgüler düzmeden edemediği filmdir. filmin ekranları şenlendirecek kalitede olmasına lâfım yok ama yaratıcılık dendiği zaman kafam atıyor. hangi yaratıcılık arkadaş, herkes mi hinduizmden bîhaber!? filmde resmen hinduizmin yüzlerce yıl evvel tasarladığı kozmolojiden arak yapılmış'¹'.
'¹': hinduizme göre yaşadığımız evren ve niceleri insanların rüyalarında doğabilen tanrıların rüyalarıdır. uykuya dalan tanrının yaşadığı gerçeklikte yüz yıl süren bir rüyayı, bizler milyarlarca yıllık bir zaman dilimi ile ölçebiliriz. ve her ölüm, yeni bir rüyaya uyanışın başlangıcıdır...
overrated olmayan film.
film gayet güzeldir, hatta harikadır.
--spoiler--
yalnız mimar hatunun olanları bu kadar kolay idrak etmesi beni benden almıştır.
--spoiler--
sonu ise gayet iyi bağlanmış. nolan babanın şaheseri bana kalırsa.
christopher nolan ın çıtayı biraz daha yukarı çektiği film olmuştur. bizi öyle bir beklentiye soktuki bundan sonra nasil süpersonik bir film çeker bilemiyorum. ayrıca film için (bkz: şaheser)
--spoiler--
olmaz böyle şey yoksa rüya mı? tam mutlu oldum derken yıktın bütün dünyamı.
--spoiler--
şeklinde bitmiş bir film.
güzeldi izlerken keyif aldık çıkarken şaşkındık...
sıfırdan bir mantık evreni kurmanın başka, onu 2 buçuk saatte izleyiciye başarılı bir şekilde aktarabilmenin daha başka bir maharet olduğunu hissettiren, christopher nolan'ın inglorious basterds'ı olarak tanımlanabilecek başyapıt.
internet aleminde, ''bu filmi herkes anlayamaz, normal film diyorsanız zekanızda sorun vardır.'' gibi artistik laflar duymaktayım, acaba ekşi sözlük' teki entellerin abarttığı filmlerden mi yoksa cidden güzel mi merak ettik.
ancak fikirsel bazda önümüze koyduğu yenilikler bana bazı belirli sahneler dışında "aman yarabbi" dedirtmedi. ağzım açık kalan bölümlerde zaten görsel bir şölenin olduğu anlardı ki eh o kadar da olsun.
film kesinlikle güzel ama ne bir başyapıt ne de aman tanrım şok oldum göt oldum filmi. ben daha öncesinde nolan ın memento sunu da the prestige ini de izlemiş biri olaraktan söyleyebilirim ki inception sadece görsel bir harika. senaryo bazında bazen komik duran mantık hatalarıda mevcuttu. mesela ilk rüya da cobb un vurulmamak için kaçması gibi - "e madem kurtulmak için kaçıyon vurulsana*...
sinema da muhteşem filmler izlemeyi bende herkes kadar çok isterim ancak en nefret ettiğim şey abartılmış filmlerdir. bir karşılaştırma yapmak gerekirse; 2 film izleteceğimiz bir adama 2 filmi daha önce ne duymuş ne görmüş olması şartı ile bir inception u bir de the truman show u izletelim, bahse varım ki kurgusal ve fikirsel anlamda truman 10 kere 100 kere daha tatmin edici bir yapımdır. görsel anlamda bişe demiyorum tabiki.
tamam nolan memento gibi the prestige gibi çok süper harika mükemmel filmler yapmıştır ancak "nolan benim tanrım ol" diyen acayip tiplere de önerim charlie kaufmann, andrew niccol, guy ritchie, fernando meirelles gibi gerçekten karmaşık kurgunun kralları ile tanışmalarıdır.
2010 da çıkmış filmlerden ve de izlediklerimden karşılaştırayım. kick-ass bile rahatlıkla bu yapımdan daha cana yakın en azından ben filmin sonunda "adamlar ne yazmış yahu" dedim. ama inception da eksik olan bişiler vardı ne bilim belki gaza getirmesi yada mantıksal hata potansiyeli...
imdb deki yerine tekrar değinmek gerekirse, bu filmi o listede hadi tüm diğer saydıklarımı da es geçtim ama fight club ın üstünde görmek sadece oylamada atmasyon olur başkada bir şey olmaz....
son söz: bu sıralar bir film yapıyorsanız geçmeniz gereken çok sayıda sınır ve aşmanız gereken aşırı derece de zor kriterler var. nolan çok güzel bir film yapmış ama kesinlikle bir başyapıt değil ve listelerde bulunduğu yeri 1 gram bile hak etmiyor. belki ilk 40 da 50 de yer bulabilecek bir film için fazlasıyla abartılmış olduğunu düşünüyorum. saygılar...
sonradan aklıma gelen edit: bir filmin içinde zorlama, sıkıştırma ve aynı zamanda saçma salak bir aşk hikayesi anlatıyorsanız o film zaten kötüdür. bu tezin sağlamasını görmek içinde yukarıda saydığım filmleri bir inceleyin derim. bilim kurgunun içine sıkışan aşk, gerilimin içine sıkışan aşk, aksiyonun ortasında kalan aşk, komediye saklanmış ama kabak gibi görünen aşk hikayeleri sadece filmi rezil eder hikayeyi mahveder. sadece aşk üzerine yoğunlaşırsa film yine harika olur ki bunun örneği de yukarıda mevcut. diyebilirsiniz ki eternal sunshine de bilim kurguya sıkışmış aşk hikayesi, hayır orada olay tam tersi aşk hikayesine monte edilen küçük bir bilim kurgucuk var o kadar... editin özü; hikaye içine sokuşturulmaya çalışılan aşk hikayeleri filmleri bozar.
bitiş sahnesini kısmen gösterip nasıl sonuçlanması gerektiğini siz izleyicilerin hayalgücüne bırakarak bizleri fıtık eden oldukça iyi bir hollywood filmidir.
bu akşam turkcell kuruçeşme arena da gösterilecek olan film. izlemek isteyenlere hatırlatmakda fayda var. gnctrkcll şifresi ile 2 bilet 10 liraymış. ayrıca cornetto ikramıda varmış.
totem durduysa olay bitmiştir ancak hala fırıl fırıl dönmekteyse,yakınlarda leo gene bizi çağıracak demektir..e bizde gideriz..güzeldi güzel,uzun zamandır bitse de gitsem diye düşünmeden izlediğim tek filmdi..