yenı film izlemiş ergen hevesiyle hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak istediğim filmdir.
--spoiler--
efenim film baya alıp götürüyor insanı.bir ara kayboldum ben de rüyalarda.topaçımı döndürdüm baktım düşüyor dedim 'heh gerçek hayattayım iyi'.leonardo ya bir çift sözüm var.bu zamana kadar bana çok itici gelen adam shutter island ve bu filmden sonra çok seksi* ve çekici bir o kadar da oscarlık bir adam gibi geldi.gelelim ariadne e.argadaş erkeksi bayanlık* bir insana bu kaddar mı yakışır.bu nasıl bir güzelliktir.* http://www.imdb.com/media/rm3753804544/tt1375666
ve evet...
yine filme dönelim.**klasik film başlangıcına sahip.filmin sonunun bir kısmı baştan gösteriliyor.filmin az biraz komplike olduğu bilindiği için 'hasstir daha filmin başı noli la' gibi tepkiler verilebiliyor*.dream within dream within dream within dream zaten beni benden aldı.hele 4.boyuttan gerçeğe dönüşlerdeki senkronizasyon müthişti.eamesin zekası ve dövüş sahnelerindeki başarısı da göz ardı edilemezdi.
yav insan bir karaktere isim verirken bi araştırır bakar başka dilde bu nedir ne değildir.*bildiğin mal.bu mal ın camdan aşağı atlama sahnesindeki diyolaglara bittim resmen.helecanla ne olcak diye beklerkene;
-mal hayır,yapma.
-mal,tanrım!
şeklinde hiçte hoş olmayan cümleleri leonun ağzından duyunca gülümsemedim değil hani.filmde ilk defa kızın adı söylendiğinde gülümsemeyen olursa kendimi keserim.
muamma:filmin sonunda topaçın düşüş sesini duyanlar var.*
--spoiler-- christopher nolanın ellerine kollarına sağlık.
çok ilginç ve mükemmel bir senaryoya sahip film.herşeyiyle büyük bir yapıt.
şöyle birşey de yok değil
--spoiler--
filmde rüyada olduğunu anlamak için o an bulunduğun yere nasıl geldiğini sorguluyordun buna eğer bir cevap bulamıyorsan rüyadasındır.
peki biz bu dünyaya nasıl geldiğimizi hatırlıyor muyuz? cevap hayır. belki de bizim de yaşadıklarımızın tümü bir rüyadan ibarettir.
--spoiler--
--spoiler--
bana kalırsa harika bir fikrin piç edildiği film olmuştur. öyle iki cümlelik açıklamayla bilim-kurgu felan olmaz. takım halinde birilerinin rüyasına dalıveriliyor falan da nasıl oluyor bu iş. bu açıdan filmin altyapısı zayıf kalmış.
ayrıca bence cobb'un mal ile ilişkisi film için fazlasıyla yeterlidir. bu sebeple aslında çocuklarla ilgili tüm sahneler gereksizdir. hiç olmasalar daha iyi olurmuş. zaten sanırım nolan da filmin sonunun tırtlığını görmüş olacak ki topaç olayını eklemek durumunda kalmış ( ki o kısım da ne kadar gerekliydi tartışılır).
son kısımda cobb nasıl saito'nun arafına giriverdi orayı hiç anlayamadım. rüyada ölen neden arafa düşüyormuş orayı da anlamış değilim. güya kuvvetli yatıştırıcı sebebiyleymiş.
bütün film bir takım ön kabullerle izleyiciye dayatılıyor. böyle yapacağına nolan rüyalar hakkında daha ciddi araştırmalara girip filme bu konuda ilginç bilimsel gerçekler katmayı denese çok çok daha iyi olabilirmiş.
edit: ayrıca o eames nedir öyle. herif bildiğin 45 kişiyi öldürdü.
--spoiler--
tamam güzel film anladık ama bir insan şunu diyorsa ''hayatımda izlediğim en güzel filimdi.'' işte burada bir sorun var.hayır anlamıyorum.bu film neden bu kadar pompalanıyor millete.bir arada eti browni intense pompalanmıştı heryerde.bak şimdi hatırlayan veya entry giren var mı?
üzerine bu kadar yazılmasını garip karşıladığım film. abartmayalım abi skimtrak bir film. daha iyileri için:
(bkz: memento)
(bkz: the usual suspects)
(bkz: fight club).
leonardo dicaprio'nun titanic kazasından kurtulup kıyıya vurduğunu gördük.rüyaların sınırını zorlamanın gücünü gördük. christopher nolan'ın zekasına ve yaratıcılığına şahit olduk. bazı gereksiz aksiyon görüntüleri ve filme o kadar da uymayan film müziklerini saymazsak,tek kelime ile beyaz perdede bir şaheser tanımını hakkeden bir film. tabi herkes rüyasında benim gibi iki gün üst üste sibel can'ı görmüyor.
kafama bir şey takıldı:
--spoiler--
Şimdi bu filmde de rüyada zamanın daha hızlı geçtiği söyleniyor. Mesela normalde 5 dakikalık bir zaman dilimi rüyada 60 dakika oluyor. Filmde bu insan zihninin uykudayken daha hızlı çalışmasına bağlanıyor. Yani rüyada insan zihni 60/5=12 kat daha hızlı çalışıyor. Ama şöyle bir durum var:
Filmde rüya içinde rüya olayı var ve her rüya katmanı bir üst rüyaya nazaran daha hızlı bir zamana sahip. Filmde 5 kat rüya içinde rüya görüldüğüne göre 5. Katmanda adamın zihninin normalden 12x5=60 kat daha hızlı çalışması gerekiyor. iyi de o nasıl beyinmiş ki yanmıyor ben onu anlamadım.
--spoiler--
Başlangıç adlı film baş rolü koltuğunda Leonarda DiCaprico(Dom Coob) oturuyor. Filmin konusu: Dom Cobb (Leonardo DiCaprio) çok yetenekli bir hırsızdır. Uzmanlık alanı, zihnin en savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır. Cobb'un bu ender mahareti, onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Ancak, aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak yapmış ve sevdiği herşeye malolmuştur. Cobb'a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Ona hayatını geri verebilecek son bir iş; tabi eğer imkansız Başlangıç'ı tamamlayabilirse. Mükemmel soygun yerine, Cobb ve takımındaki profesyoneller bu sefer tam tersini yapmak zorundadır; görevleri bir fikri çalmak değil onu yerleştirmektir. Eğer başarırlarsa, mükemmel suç bu olacaktır. Ama ne dikkatle yapılan planlamalar, ne de uzmanlıkları, onları, her hareketlerini önceden tahmin ettiği anlaşılan tehlikeli düşmanlarına karşı hazırlıklı kılabilir. Bu, gelişini sadece Cobb'un görebildiği bir düşmandır.
film uzun, ilk yarısı da biraz sıkıcıydı ama ikinci yarısı oldukça heyecanlıydı. ama çok beğendim desem onu da diyemem. esasen çok beğendim aksiyon iyiydi ama bazı mantık hataları vardı. yüzde yüz beyenemedim ama yine de kesinlikle izlenmesi gereken bi film olmuş. kendim de karar veremedim kısacası nasıl bi film olduğuna ama pişman değilim yine olsa yine izlerim...
dün akşam izlediğim film. ben ilk yarısını beğenmeyip ikinci yarısına hayran kaldım. valla ben sadece rüyada rüya gördüğümü görüyorum bazen,millet bir rüydan girip öbüründen çıkıyor maşallah. ha birde filmi bir kaç mimar arkadaşla birlikte izledim. rüyalarda bile mimara ihtiyaç var deyip hava atıp durdular tüm film boyunca.
çok iyi bir film. Çoğu bilimkurgu filminin aksine tüm sahnelerde ortamlar çok gerçekçi duruyor. Bazı hataları gizlemek kaygısıyla karanlık atmosferlerde ilerleyen filmlerden değil bu. ancak bu gerçekçi, sanki şu anda bir yerde sokaklarda olan bir şeyi canlı yayında izliyor duygusu filmdeki küçük hataların göze batmasına neden olmuş. Ancak aslınd öyle çok da mantıksız şeyler yok çünkü zaten bu bir film ve kendi dünyası ve kendi mantık çerçevesi var.
--spoiler--
O rüya ekibinin amaçladığı şeyin öyle çok ahım şahım bir misyon olmaması biraz filmden soğuttu beni. bir çok filmde bir ülkeyi, insanlığı ve hatta dünyayı kurtarma çabasını izlediğimiz için bir şirketin varisine bir şeyler yaptırmak hafif kaçmış gibi geldi bana. Bir de bilinç altının savunma mekanizmaları olarak insan zihninin üretebileceği onca ilginç şey varken sadede silahlı adamlar olması pek hoşuma gitmedi. insanların birbirlerinin rüyalarında multiplayer olayına girmeleri de pek mantıklı değil. Hiç bir veri aktarıcı mekanizma olmadan başka birisi diğer kişinin hayallerini nasıl görüyor orasını ben anlamadım. Bir de filmin başından beri insan zihninde daha derinlere inme olayı çok zormuş gibi gösterilmesine hatta birbirlerine 'bu mümkün mü' diye sormalarına rağmen bu işi o kadar da zor yapmadılar. Tamam, bilinçaltının savunması onları zorladı ancak kastettiğim şey yapılan işlemin kolaylığı. Bunu da o uyuşturucu sağlamıştır diyerek atlamak daha doğru her halde.
--Spoiler--
Ama yukarıda yazan şeyler ufak tefek ayrıntılar aslında. Kesinlikle görülmesi gereken bir sinema şaheseri söz konusu.
Film o kadar iyi ki, trabzon royal sineması gibi saçma sapan bir sinemada izlemiş olmama ve o düşük kalite görüntüye rağmen film hayranlık uyandırdı bende. Mutlaka gidip görülmesi gereken bir dünya var orada.
yahu bu film imdb de 3.sıradaysa, ben gerizkalıyım filmi olmuş.
--spoiler--
zira zilyon tane mantık hatası buldum ben.
rüya içinde rüya gören saiko muydu neydi öyle bir adam var. vuruluyor bu adam. normalde, olay saikonun bilinçaltında ve ağırlaştırılmış rüya olarak-ben öyle diyorum- gerçekleştiği için; adam ölürse arafa gidebilir muhabbeti var... saiko asıl oğlan olmadığı için, az buçuk kahramanlıkla ölüyor, fakat adamlar saiko nun bilinçaltında atraksiyon yaşamaya devam ediyor. nasıl iş ben anlamadım.
sonra leo ilk fikir ekme -bu tabir filmde var- hedesini kendi karısında deniyor ya, denediği yer normalde elli yıl hapis kaldıkları, kendi yarattıkları yer. şimdi leo,adamım, pişman oluyor karısına gerçek dünyada olmadığı fikrini ektiği için, ama bu iş, iki taraf da rüyadayken yapılabilecek bir iş. zira o fusher denen adamın bilinçaltına fikir empoze etmek ve şifreyi almak için onu da uyuttular. diyeceğim o ki, mal'un haberi olmadan veya o da rüya içinde rüyada olmadan leonardo ona fikir ekemez. ekmemelii...ekemez...hayııır...ohh be rüyaymış...
--spoiler--
yine de sinemadan çıkınca herkesin birbirine tekrar anlatacağı, -özellikle çiftlerden, hatuna; "bak hayatım orda şöyle oldu aslında, yeaa" diyerek- fors atabileceği, kritiğini yapabileceği bir film olmuş. nihayetinde ben hollywood un işlerine fazla burnumu sokmayayım. çok cici olmuş. *
he bi de, soundtrack güzel.
abartılmaması gereken filmdir. leo ya gelirsek shutter island da bunun on katı oyunculuk sergilemiştir. bu filmde oyunculuk olaraksa hoşuma giden adam tom hardy olmuştur. nolan iyi iş çıkarmıştır ama imdb de 3. sırayı hakeden bir film değildir.
nolan ve leo'nun kendilerini aştıkları, şaheserler arasında yerini almaya layık bir film.
insanın gözlerini şenlendiren sahneleri, ilgi çekici konusu ve konunun işleniş şekli beni benden almıştır,
avatar'dan sonra son zamanların en iyi filmidir fikrimce.
hakkaten 'olmuş'.