davranış ve düşüncelerdeki ortaya koyulan eylemdir. ama şöyle bir durum var açıkçası. bu durumu, çok sevdiği ve önemsediği kişi için yapan erkek vardır. bu durumu sevmesi için, hoşlandığı erkek tarafından yapılırsa ancak, etkilenecek kadın vardır. gibi geliyor bana. tabii bunlar ilişkiler için. toplum adına düşünceli davranışları eziklik olarak görenler asıl ezikliktir bence. tabii ne olursa olsun herkes içinden geldiği gibi hareket etmeli. incelik yapacağım diye kasıntı olmakta iyi değil.
kalın kalındı adamlar
duvarlara sığmadılar
yollara sığmadılar
şehirlere sığmadılar
kalın adamların arasında
ince bir kadın
sessizlik gibi
ince
uzun
kalın adamların arasında
inceliğinden kırıldı kadın
kadını parçalarına ayırdılar
konuşma çizgisi yaptılar
cümle başlarında sustu
detaylara gösterilen özendir. çünkü detaylar güzelse, bütünler de güzel görünür göze.
insan içinden geçirmez mi;"yani şu kadarcık şeye bile bu kadar özen göstermiş, vay be!"
Bazen sessiz kalmaktır;
ilgini çekmese de dinleyebilmek,
Sevmesen de eşlik edebilmek,
iyi hissetmesen de, iyi hissettirebilmektir.
Bu yaklaşımdan anlamayan insanların kitabındaki karşılığı ise samimiyetsizlik yahut ezikliktir;
Zira nezaket denen kavram toplumda öyle azalmıştır ki,
Davranışlarınız farklı amaçlara hizmet ediyor gibi yorumlanır,
Haksız da olsa doğruyu öğrenmek yerine yanlışıyla Üste çıkmayı,
vurup kırmayı, sorunları konuşarak değil vuruşarak çözmeyi! ilke edinmiş insanlar tarafından sırf onlar gibi olmadığınız için yadırganır.
"Kadınlar, bazen çocuğudur kendinin. Bu yüzden herhalde ağladıklarında ne kalpleri kırıldı diye, ne canları yakıldı diye ağlarlar. Kadınlar ağladıklarında, ekseriyetle, "Kıyamam ben sana" diye, gizlice kendilerine sarılırlar. Yalnız kadınlar, kendilerine yer yer bu hayatta, anne merhameti göstermek mecburiyetinde kalırlar.
Yalnızlıklarına, kadınlıklarına, çocukluklarına, annelerine, hayata... Hep birlikte ne varsa yani, o bütüne ağlanır. Yoksa dizdeki yara değildir ne de kalpteki kırık. Hep kırılmasına ağlanır, hep düşülmesine, hep ama hep aynı şey olmasına... Niyesine ağlanır bunların. Bir büyük trajediye. Her bir küçük yara eklendiğinde eski izlere, bütün bu yara zincirine ağlanır. Her ağlama bu zincire bir anne sarılmasıdır. "Gel bakiim sen buraya"dır o, "Nasıl kıymışlar benim güzel kızıma?"dır. Bu yüzden sebebi sorulduğu anda hikaye anlatılamayacak kadar uzundur. Kelimeleri birbirine karışmış bir eski keder. Belki de aynaya bakıp, gösterip aynadaki görüntüyü "Buna ağlıyorum işte" denmelidir, "Bunun tamamına!" ..."
diye baslayan 12 kasim 2004 tarihli ece temelkuran yazisi.
incelik de boyle bir sey sanirim.