başbaşa yaşanan ve şarapla, mezelerle soslanmış güzel bir sohbetin başından itibaren göze çarpan incecik, minik, güzel bileklerin cazibesine kapılıp, kızceğizin o bileklerini öpmeye başlama eşiğidir.
bana sorcak olursanız, bu eşik, sohbetin otuzuncu saniysinde aşılır. Karşımdaki hanımkızımızın çığlıklar atıp ay yetişin komşular ırzıma tecavüz edecccüülllerrr diye bağırmayacağını, o karşımdaki güzel kızın birden bire bu kezban karaktere bürünmeyeceğini bilsem, evet, otuz saniye sonra kendimi kızın incecik ayak bileklerini öperken bulabilirim.
zaten bileklerden sonra da, o güzel, uzun, biçimli bacakları santim santim öpe öpe, diz arkalarına, baldırlarına, sıcak, ıslak, şehvet dolu kadınlığına kadar dudaklarımla tırmanmak yaşadığımı hissetmek için ihtiyaç duyduğum bir zevktir ama işte yanlış ülkede, yanlış insanların arasında, kezban terörü altında yaşıyor olduğumuzu hatırlayınca, kızımızı doğru analiz etmek için en az yarım saatlik bir sohbet hayati önem taşıyor.
zira bunun bi de, "ben ayak bileklerimi kocama saklıyordum, madem öptün o zaman benlen evlenmek zorundasın," kısmı da var.