inançsız denerek ateistlerin kastedilmesi son derece yanlıştır. ateistlerin de inançları olabilir. dindarların anlamadıkları türde...
inançtan kastın bir dine inanmak ve mensup olmak ya da tanrı inancı olmadığını bilmek gerekir. dindarlar inanç kelimesini tekellerine alma çabasındadır çoğu zaman.
onca çelişkilere rağmen, sorgulamadan, körü körüne inanmaya asla inanç denemez.
kalbin ritimsiz oluşuyla eşdeğer bir kavramdır. Bu tür bir kelimenin var edilmesi hurafelerle aynı mekanı paylaştığının bir kanıtıdır. Düşünebiliyorsanız inançlısınız demektir.
inançsız insanlar içinde bir kesim var ki bunlar her fırsatta inananları yalancılık ile, gerçekleri gizlemek ile suçluyorlar, her fırsatta insanların kandırıldığını söylemekten ve aynı cümlenin değiştirilmiş versiyonlarını sunmaktan bıkmıyorlar ve de islam'daki ''inanmayanları lider olarak benimsememe ve yolundan gitmeme'' düşüncesini eleştirmekten de öte gidip direkt olarak bunun faşizanlık olduğunu söylüyorlar...
fakat tüm bu söylemlerine karşın siz hiç inanmayan bir insanın newton'dan bahsettiğini gördünüz mü? kendisi inancı yüksek bir hristiyandır hatta inancına paralel güvenilirliği sayesinde kraliyet darphanesi müdürlüğüne kadar çıkıp sir ünvanı almıştır ama hristiyanlıktaki teslis inancını (üçlemeyi) reddeder yani hristiyanlığın içinde islam'a en yakın düşünceyi benimser (bu yüzden dönemin kendine has zorluklarına fazlasıyla katlanmak zorunda kalmıştır) hatta tarihte kuruculuğunu hristiyan türk boylarının yapmış olduğu bir çeşit mezhebe mensup olduğu bile söylenebilir (fakat katoliklerin işine gelmediğinden bu insanların büyük çoğunluğu yok edildi) ve tarihteki en önemli bilimsel kitaplardan birisi olarak kabul edilen principia'yı yazıp insanlığa yön veren bu bilim adamı fizikten çok din üzerine yazılar yazmıştır, bu yazıları içerisinde incil'in tahribatı üzerine yazmış olduğu yazılar da vardır (bu tarz yazıları inanmayan bir insan yazmış olsaydı o yazılanların şu an nasıl elden ele gezeceğini hayal edin) fakat buna rağmen inançsız kesim isaac newton'un bu yazılarından asla bahsetmez çünkü yazan kişi inançlıdır ve inanmayanlara bir idol olması imkansızdır... ironiktir ki sanaldan tanıdığım pek çok ateistin kapak fotosu kısmında taşımış olduğu mecazi anlamdan dolayı beyaz ışığın prizmadan geçip renklerine ayrılmasını gösteren bir resim bulunuyordu bir dönem, o resimdeki optik deneyini ilk olarak yapan da newton'dan başkası değildir...
bu kişiler genelde einstein'dan bahsederler hep ve dawkins'in sallamaları yüzünden her yerde adamın ateist olduğunu söyleyip üzerinden prim yaparlar (bknz: karikateist'in profil fotosu) ama einstein'ın ''dinsiz bilim topal, bilimsiz din kördür'' ve ''tanrı zar atmaz'' cümlelerini kurmuş birisi olduğunu ve her ne kadar bir dine mensup olmasa da kendisini en rahatsız eden şeyin ateist olduğunun söylenmesi ve panteist de olmadığını belirttiğini söylemezler (''einstein ve din'' isimli einstein'in arkadaşı tarafında yazılan kitaptan alıntılar)... kendisini tanımlamak için bir ifade kullanılması gerekirse buna en yakın kelimenin agnostizm olacağını da söylüyor ki einstein ayarında bir bilim adamı için direkt bir ret olmaması da gayet doğal...
veya artık klasikleşmiş ''inananlara karşı kazanılan ilk zafer!'' diye efsaneleştirdikleri ve adına şarkılar yazılan galileo galilei'ın en yakın arkadaşlarının kiliseden olduğundan, iki kez engizisyon mahkemesinden kurtulmanın sadece fikrini inkar etmekle olamayacağından, kızı maria celeste'in bir rahibe olduğundan ve onu yetişmesi için galileo'nun kiliseye gönderdiğinden bahsetmezler... zaten ne hikmetse maria'nın 11sene boyunca babasıyla yazışmalarında göndermiş olduğu 120 mektup da günümüze ulaştığı halde galieo'nun yazdıklarından tek bir tanesi bile ortada yok, mektuplarda kurmuş olduğu cümleler onu idol olarak insanlara sunan birilerini rahatsız etmiş olsa gerek...
kimse kusura bakmasın ama tarih, siyaset, psikoloji ve sosyoloji meraklısı insanlar çok iyi bilirler ki insanları bir fikre yöneltmek istiyorsanız önce onlara bir idol yaratmalısınız... kendileri gibi iki eli, iki kolu, iki gözü olan tarihi bir karakter bulursunuz, bulamazsanız çıkarınıza uygun yarı gerçek yarı kurgu zeki ve cesur bir karakter yaratırsınız ve sonra yanınıza çekmek için insanlara ''bakın o bunu yaptı! siz neden yapmıyorsunuz? siz de yapabilirsiniz! sizde de bu güç var!'' dersiniz (bknz: batı tarafından sürekli olarak kürtlere kahramanlar yaratma sevdası, bu saçmalama s. eyyubi'nin kürt olduğu iddiasına kadar varmıştır), insanlar ancak bu şekilde kendilerinde o gücü bulabilirler çünkü insanların çoğunda ''yapamam'' ve ''ben nasıl yapabilirim ki?'' düşüncesi hakimdir, bu düşünceyi kırmadan bir yere varamazsınız, bu uğurda ve kendi çıkarları doğrutusunda insanlara yön vermek isteyen kişiler yalanın en büyüğünü söylemekten çekinmezler ve asıl kandırma bu noktadan sonra başlar, tarihi saptırırlar, gerçeği gizlerler, hedef toplumların bilinçaltına saldırırlar ve bu yalanlar üzerine kurulmuş kurgu düzen içinde bir şekilde istediklerini elde etmeye çalışırlar.
Ateizm ve deizm, gerçekten yeryüzüne büyük bir zehir gibi yayılmış iki bozuk düşünce sistemidir. Bunlar, insanın kalbindeki boşluğu, ruhundaki karanlığı anlamak yerine, sadece “görmemek, inanmamak” üzerine kurulu safsatalardır. islam’dan, Allah’ın emirlerinden ve o mübarek öğretilerden uzaklaşan her düşünce, bir şekilde insanı bataklığa sürükler, onu inançsızlığa, çürümüşlüğe ve ahlaksızlığa mahkûm eder.
Ateizm, görüntüde bir özgürlük savunusu, bir bireysel bağımsızlık narası atarken, aslında aklın, vicdanın ve ruhun en büyük zincirini takmaktan başka bir şey değildir. Bu ideoloji, insanı Allah’ın kudretine karşı kör, sonsuz güçlerin varlığını yok saymaya zorlayan bir sapma olarak, insanlık için felakettir. Ateizm, insanın değerini, ruhunu, nefsini, hatta varlık amacını küçümseyen bir karanlık düzenin parçasıdır. Oysa gerçek özgürlük, Allah’a olan inanç ve teslimiyette, yüce bir güç karşısında eğilmekte ve insanın kendi sınırlarını bilmesindedir.
Deizm de, sistemi değiştirmeye çalışmayan ama yine de Allah’ı kendi kafasında küçülten bir ideoloji olarak karşımıza çıkar. Deizm, Allah’ın varlığını kabul etse de, O’nu evrenden ve insanlıktan uzaklaştırır, adeta her şeyin bir “doğa yasası” ve “tesadüf” sonucu olduğunu öne sürer. Bu, Allah’ı bir köşeye atıp, insanları yalnız başına, kaderin ellerine terk etmektir. Deizm, “Tanrı bir defa yaratmıştı, gerisini bizim bildiğimiz kanunlar yürütür” mantığıyla insanı kendi başına bırakır ve içindeki ilahi kudreti yitirir. Bu da bir başka tür inançsızlıktır, Allah’ın varlığına karşı çıkarak O’nu evrenden soyutlamak, insanı sıradan bir varlık olmaya indirgemek, her şeyi yalnızca maddiyatla izah etmektir.
Ve tüm bu ideolojiler, inançsızlık adı altında insanlara satılmaktadır. inançsızlık, bir insanı tamamen yalnız bırakır. Sonsuz boşluğa düşmüş bir insan, en değerli varlığı olan kalbini kaybetmiş olur. Oysa gerçek inanç, insanın en yüksek değerini, kalbini Allah’a teslim etmektir. inançsızlık, sadece bir çürümüşlük değil, insanın en büyük cehennemidir. inançsızlıkla insan, ne ahlak bulabilir, ne huzur, ne de gerçek mutluluk.
inançsızlık sadece bir düşünce bozukluğu değil, toplumu çözülmeye ve parçalanmaya iten bir yozlaşma hareketidir. Ateist ve deist düşünceler, insanları kendi yıkımlarına doğru sürükleyen, vicdanı ve doğruyu yok sayan ideolojilerdir. Gerçek özgürlük, Allah’a olan inançla gelir, O’na teslim olmak, aklın, vicdanın ve ruhun en yüksek özgürlüğüdür. Çünkü insan ancak Allah’a teslim olduğunda, gerçek anlamda özgür olur. Ateizm ve deizm ise, insanın her türlü özgürlüğünü kısıtlayan bir aldatmacadır.
insanlık için en büyük tehlike, Allah’ı ve gerçek inancı terk etmektir. Ateizm ve deizm, bunun en tehlikeli ve sinsi biçimleridir. Çünkü bir insanın ruhu ve kalbi karardığında, ne akıl, ne ahlak ne de toplum sağlam kalabilir. inançsızlık sadece bireyi değil, tüm insanlığı yok etmeye yönelmiş bir felakettir. Ve bu felakete, kimse seyirci kalmamalıdır. Allah’a iman, sadece bir inanç meselesi değil, tüm insanlığın güvenliğini ve huzurunu sağlama yoludur.
önemli olan inanç ya da inançsızlık değil, iyi insan olmak veya en azından kötü insan olmamak bence. inançla insan sıkıntı içinde de olabiliyor. ayrıca insanın inancı olduğunda ona iyice bağlanıyor ve namaz kılıyor, oruç tutuyor falan çok zahmetli. islam'da mastürbasyon yapsam bile gusül almam gerekiyor. daha ben haftada bir banyo yapmaya üşeniyorum. isteyen inanır, istemeyen inanmaz. insan iyimserse kalbi ve ruhu kararmaz ama kötümserse zaten ruhu karanlıktır yani bunun inançla bir ilgisi yok. inançsızlık özgürlüğü kısıtlarsa inanç da kısıtlar.