zekiler veya değiller bu durum değişkenlik gösterebilir. belki de gerçekten zekilerdir ama benim sikimde midir? değildir tabi. nasıl ki inançsız olması sikimde değilse zeki olması da zerre değildir.
öte yandan inançsız insanın huzursuz olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. bir şeye kayıtsız inanmanın verdiği huzuru henüz keşfedememiş olmaları büyük eksiklik. bu açıdan bakıldığında zeki olduklarını da söylemek güç.
inançsız bireylerin daha ziyade, çoğunlukla zeki olduğuna dair ifade.
inanç, inanma; insanlık evriminin geçirdiği zorunlu konaklardır. tarihsel kökleri vardır. bilginin, bilgi olma sürecinde katettiği merhalelerdir.
inancın bireysel bağlamı vardır. öte yandan bütün sosyal yaşamı kapsayan üst yapı dediğimiz, üst belirilemede, bütün bir sistemin bekası için görev bağlamı vardır.
insanın tarihsel sürecin taşıyıp getirdiği inançla, inanç nesne ve konularıyla ilgili subjektif ilişkisi vardır, buna tercih diyebiliriz.
sistemlerin bu alanı, insan tercihlerini, insanları baskılamak amacıyla kullanması bağlamı ise, ideolojiktir.
sistem bunu yaparken, farkında olduğu insan tercihlerini soysuzca istismar eder. temel yabancılaşma, bireyin tercihi olan inancı değil, bu inancın ters yüz edilerek insanları kendine mecburi köleleştirme amacıdır. üst yapının gün gelip gelişmeyi engelleme diyalektiği bu olgudur.
insanoğlunun düşünceye açılma serüveni; içinde yaşadığı ve henüz vahşiliğinden korunma avadanlıklarına sahip olmadığı, ilk münasebetle başlamıştır.
boğuşur, doğadan öğrenir, bilgilenir. gide gide yorumlar doğayı. yorum basamağı, sistemli düşünme, düşünce sistemi inşa aşamasıdır.
ilk nedenlere yöneltir zihnini, toprak der, su der, hava der, ateş der. anlaşılacağı gibi maddi alemi maddi tasvir çabasıdır bu.
felsefi süreçte bu arayışa, yönelişe karşı metafizik bağlam kendini gösterir, bilinemezcilik gelişir. bütün bu düşünce evrimi bilgilenme, anlama, temellendirme isteğidir. bu merhalede önce çok tanrıya ulaşılır. tıpkı arke sorunsalında olduğu gibi. çok tanrılaşmada eğilim faydacılıktır. insanın maruz kaldığı, acze düştüğü felaketlerin koruyucusu tanrıları, aslında o felaketlerin kaynağıdır. gök tanrısı, ateş tanrısı, sıhhat ve bereket tanrısı vb.
toplumun, insanın hikayesinde inanç daima vardır, günümüze taşınmıştır. son zamanlarda, genel olsun özel olsun toplumsal yaşayışta insan inancının, istismarla baskılama aracı olarak kullanılamadığını görüyoruz, daha rafine olmuştur baskılama.
inanç, inanma doğuşu itibariyle taşıdığı masumiyetine kavuşmaktadır. yabancılaşma sistem bağlamında aşılmaktadır.
kimse inancından dolayı sorgulanamaz, inancını açıklamaya zorlanamaz aforizması geldiğimiz merhalenin ifadesidir.
tarihsel seyirde düşüncenin aşamasını ifade eden materyalizm de, eski, köhne, yabancılaştırıcı kaba halinden kendini kurtarmış, ilk günlerinde olduğu gibi felsefi ve bilim bağlamına kavuşmuştur.
inançsızlık kavramı, inanç kavramının kaba inkarıdır. bilimsel olan diyalektik inkardır . diyalektik önce olumlar, sonra inkar eder ve sentezleşir. sentezleşmede inkar ettiği varlık bir şekilde varlığını muhafaza eder. yani inkar ettiğini anlar, onu ileri aşamaya yükseltir. bu bağlamda inancın bireysel kabulü, nihai sentezde olumlanır. inancın üst yapı bağlamında köleleştirici, baskı aracı olarak kullanılmasıdır reddedilen aslında.
diyalektik zeka insan inancını olumlar, ona saygıyla yaklaşır.
zeki inançsızdır, yada inançsızların çoğunun zeki olması fikri; zeki, zeka kavramlarının anlam itibariyle hem daraltılması hemde zeki insan-inançlı insan varlıklarının indi olarak birbirine karşı ötekileştirmektir.
inanmayan insanlar genelde allahtan daha çok korkan insanlardır. ölümle burun buruna kaldıklarında sığınacak başka kapı bulamadıklarından ellerini açıp hemen dua etmeye başlarlar . bu sadece kendini farklı gösterme çabasıdır.
1-insanın kendini diğer insanlardan zeki görmesi bile kibrin diğer insanlara karşı sevgisizliğin saygısızlığın bir örneğidir 2-dünyayı sırasıyla hristiyanlar müslümanlar yahudiler yönetmiştir ateist bi grubun bu vasfa ulaşabildiği görülmemiştir 3-entriy sahibine hitaben bütün travestiler ibneler dinsizdir ben bütün dizsizler götünü veriyo desem nasıl düşünürsün.
bence ateistler marjinalim işte inanmıyorum çok coolum ilgi çekmek istiyorum derdindeler ve hep mal olup kalmaya mahkumlar. hem dine kudurmuş köpek gibi saldırıyolar hemde haksız çıkmakdan bıkmıyorlar. Allah hidayet versin topunuza
ünlü bir ateist öfkeyle bağırıyor:
-sen kimsin be adam! ben dinsizim.
diğer taraftaki adam bir cami hocası:
+tanrı seni korusun.
-lan ne tanrısı ben dinsizim dinsiz.
+amin evladım amin cümlemizi. tanrı senden razı olsun.
-tööbe töööbeeee! *
yanlış önermedir. doğrusu; enaniyetli, kendini beğenmiş, ukala, küstah firavuncuklar olmalarıdır. kainattaki harikulade intizama tesadüf demenin zaten zeka ile uzaktan yakından alakası yoktur.
araf suresi 179.Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. işte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. işte bunlar gafillerin ta kendileridir.
kendilerini zeki hissetmek (zorundalar) bunun nedeni ise tamamen kibire dayalıdır kendilerini üstün görmek (firavun gibi) onların tabiatında var.
onların ne mal oldukları yüz yıllar evvelinden ayette görüldügü gibi bize bildirildi.
zeki olan einstein dir ve tescillidir buda kapak olsun bu zeki varlıklara .
eksik bir tanımlamadır.tanımlama şöyle olsa daha doğru olurdu: "her türlü mistik öğeden uzak olan insan daha zekidir.".zira bahsedilen "inançsız" yani ateist bireyin de inançları vardır.inanç sadece dinsel bir kavram değildir.
konuyu değerlendirecek olursak; zeka geliştirilebilen bir özelliktir.mistik inanışları olan kişiler karşılaştıkları doğa olaylarını sürekli olarak doğa üstü olay veolgularla açıklamaya çalışırlar.bu da soru sormayı engeller.çünkü açıklanacak olanı zaten birileri açıklamıştır (kuran incil tevrat avesta vsvs.).
şöyle bir örnekle pekiştirilebilir:
-atın ağzında kaç diş var?
+35.
-nerden biliyorsun?
+kutsal kitapta öyle yazıyor.
-atın ağzını açıp saysana!
+olmaz!!
-neden?
+günah!!
oysaki mistik inanışı olmayan birey bu konularda bilimsel temelli mantıksal çıkarımlar yapmaya çalışır.olayı daha önce birileri açıklamaya çalışmış ve bunu kitap haline getirmişse bile bu o kişinin soru sormasını ve sorgulamasını engellemez.ve doğal olarak beyin çalışmaya ve sormaya devam eder.
edit: ayrıca ateist birey bir konuyu açıklarken veya ispat sunma kaygısı taşırken o konuya taraf olan kaynağı referans göstermez.çünkü bu saçmalığın daniskası olur.
"'benim dini bağlılıklarım konusunda okuduklarınız, sistematik olarak tekrar edilen yalanlardan başka bir şey değil. kişisel bir tanrıya inanmadığım gibi bunu saklamayı bırakın, açık ve net bir şekilde ifade ettim. eğer içimde dini olarak tanımlanabilecek bir şeyler varsa o da bilimin aydınlatabildiği kadarıyla dünyanın yapısına olan sonsuz hayranlığımdır."