insanlar tarih boyunca bir çok şeye inanmayı tercih ettiler.
Bütün inançlar yanlıştı. inançların yanlış olmasının sebebi yalancı kimseler tarafından uydurulmaları değildi. Zaten bütün inançlar fıtratları icabı yalancı kimseler tarafından uydurulurlar.
Yanlış insan yığınlarının bilgi yerine inancı tercih ediyor olmasıydı...
insanın temel hayat motivasyonu bu bence. bu tam olmayınca bir şeyler eksik kalıyor. dun agnostik oldugunu öğrendiğim bir arkadaşımla din üzerine konuşurken söyle bir diyalog geçti aramızda
serenadd:s
arkadaş:a
uzunca süren bir ateizm teizm tartışmasının sonunda
s: ben de kuran ı okudum. beni de düşündüren ayetler var. kuran'ın ben de evrensel olmadığını düşünüyorum. fakat en sonunda geldiğim yer şu oluyor ki bu kainatın boşa yaratılmadığı ve yokluk fikri benim ruhuma ağır geliyor
a: bu benim de ruhuma ağır geliyor. agnostiğim ben de. ne zaman ki kuran ı okudum ve kafama yatmadı o zamandan beri koy götüne rahvan girsin mantığındayım o yuzden de benim gibi biri bile okulu bitiremiyor o kadar şey yapıyorum ama bi amacım yok bitirince ne olacak? (parantez açalım bu insan 3 farklı enstrüman çalan öss sınavında türkiye 36. olan, almancası akan aşırı sosyal ve de spektik biri. hakkaten gördüğüm en zeki erkeklerdendir.)
serenadd içinden geçirir oha bu çocuk bana resmen beni anlatıyor. aynı hisleri paylaştığın birinin olması çok güzel de kafam allak bullak. bir şeyi anlamlandırmak için mi inancım var yani mesela ibadetle kalbim huzurla dolduğu için mi inanıyorum yoksa gerçekten hiçlik fikrini kaldıramadığım için mi kolaya kaçıyorum bilmiyorum bilemiyorum. kuran ' ı tekrar irdelemeye başlamanın zamanı geldi. hayrolsun
not: kuran ı okumuş anlamış mümin arkadaşların önerilerine açığım.
--spoiler--
herkes için her daim mübarek olsun, gücünden yararlananların yolu üzerindeki dağları bir kenara ittiği gibi, onları çok daha azgın sulardan bile hiç ıslanmadan geçirtebilir.
--spoiler--
bilimsel anlamda kanıtlanması mümkün olmayan inanışlardır. zaten o tarzda kanıtlar olsa buna inanç demezdik. bazıları istiyor ki gözümle göreyim, elimle tutayım, beni ikna etsinler. o kadar kolay olsaydı inançsız bir insan kalmazdı dünyada.
aklın yolu birdir. ben inanıyorum. isteyen inanmak için deliller bulur, isteyen inanmamak için kendince sebepler ama bence şu evrenin kendi kendine var olduğuna inanmak, yaratıcı olduğuna inanmaktan daha tutarlı, akıl kârı değil. tabi bu inancın ilk adımı. bundan sonraki adımlar ilk adıma göre şekillenir.
bir şey iki sebepten tartışılamaz olur: ya varlığı imkansızdır ya yokluğu imkansızdır.
cisimlerin nereden geldikleri ve gelecekte nerede olacakları tartışılabilir, teorinin konusudur. çünkü cisimlerin olmaları da olmamaları da mümkündür.
varlığı imkansız olan şey çelişiktir. mesela dört köşeli üçgen yoktur dolayısıyla tartışmak da mümkün değildir. Yokluğu imkansız olan şeyler tartışmanın zeminidir. tartışma diye bir şey var mı diye tartışılamaz. çelişmezlik yasası tartışılabilir mi? hayır çünkü yokluğu düşünülemez. sonra tanrı tartışılabilir mi? elbette hayır. çünkü yokluğu düşünceye gelmez, bunlar inancın konusu da değildir. sürekli bilinmek zorundadırlar.
inanç ancak olması da olmaması da mümkün şeylerin zamanda ve mekandaki durumuna yönelik olabilir. geleceğin varlığı kesinlikle bilinir fakat gelecekte güzel bir türkiye olacağı bir inançtır. sonra geçmiş kesinlikle vardır fakat geçmişte dedenizin dedesinin yaşadığı bir inançtır. geçmiş için de gelecek için de teoriler kurulur böylece inançlar ya delillendirilir ya çürütülür. bilim böyle çalışır.
inançlar tartışmaya açıktır, bilgiler değil. inançlar delillendirilirse bilgiye dönüşür ve artık şüphe ortadan kalkar. mesela dedemin dedesinin yaşadığı başlangıçta bir inançtır fakat dedemin dedesi olmasa dedemin babası olmazdı, dedemin babası olmasa dedem olmazdı, dedem olmasa babam olmazdı, babam olmasa ben olmazdım diye düşünürsem dedemin dedesinin yaşamamasının imkansız olduğunu söyleyebilirim.
inanç şüphesiz olmaz. bilgi ise kesindir. inanan biri böyle olmayabilir der. bilen ise aksi imkansızdır der.
Güven sarsıldıkça tükenir. Doğruluğundan şüphe bile etmediği şeylerin hepsinin birer yalandan ibaret olduğunu gören gözler, zamanla doğru olduğuna inandığı şeylere şüpheyle bakmaya başlar.
Peki şüphe bile etmediklerinin yalan olduğunu gören gözler, hep şüpheyle yaklaştığı bir şeye neden dikkatli bir şekilde bakmaz? Belki onun da yalan çıkmasından korktuğu için bakmaz. Belki onun gerçek olmaması diğer yalanlardan daha çok acıtır.
insan kendisi neye inanacağını seçer, neye bağlanacağını belirler ve kendi eliyle yapar düğümleri. Kimi bağlar, sizi daha dik yapar, daha ileriye gitmenizi sağlar ve kimleriyse sizi yerinize çakar, çürütmeye başlar. inançlarınız sizi taşısın, siz onları değil. Felçli gibi kalmanıza neden olan bağları çözün ve özgür olun, güçlenebilin. Ayrılamadığınız yerin mahkumu olursunuz.