çok meşakatli iştir.
kulaklarının sağır, gözlerinin kör olmasını gerektirir. kalbinde bir parça merhamet, tecrübelerinde de ihanet yoksa belki mümkün olabilir. ama aksi hâlde dünyadaki en meşakat gereken işlerdendir.
aptallıktır.
önünde diz çökseniz bile size yanıldığınızı her fırsatta gösterir inanmak.
insanlara inanmak mahlukluktur ezelden beri yaşadığımız.
iyi olmaları için çabaladığınız günlerinizin boşa geçtiğini görmektir.
anlattıklarınızın hiç bir boka yaramadığını işitmektir.
her yaptığınızın bir kum tanesi kadar yer etmediğini bilmektir.
.
inanmak huzur verir aslında, kötülüğü unutturur.
ama kahpelik ve karaktersizlik sarınca etrafını birinin, o kötülüğü farkedemez insan.
dost sanır etrafındakileri, seviyelerinin olmadığını farkedemez...
güler sadece.
hayal kırıklığı yaratır be sözlük inanmak.
çok saf bir duygudur.
inanmayın siz.
yanmayın.
John Stuart Mili, "inançlı bir kişinin gücü sadece ilgisi olan doksan dokuz kişinin gücüne eşittir", demişti. inançların mükemmelliğe giden kapıyı açmalarının kesin nedeni budur. inançlar, sinir sistemine doğrudan gönderilen emirlerdir. Bir şeyin gerçek olduğuna inanırsanız, tam olarak onu gerçek kabul eden bir duruma girersiniz. Etkili kullanıldıklarında inançlar, iyi bir yaşamın yaratılmasında en güçlü araçlar olabilir. Diğer yönden inançlar, güçlendirici oldukları kadar, eylemleri kısıtlayan zayıflatıcılar da olabilirler. Dinler, tarih boyunca milyonlarca insana, daha önce gerçekleştiremeyeceklerini düşündükleri şeyleri başaracak gücü kazandırmıştır. inançlar içimizin derinliklerindeki kaynaklara ulaşmamıza yardımcı olurlar ve bu kaynakları, istediğimiz sonuçlan destekleyecek şekilde yaratır ve yönlendirirler.