serdar ortaç'ın şarkı söyleyerek ekmek parasını geç, dünyaları kazandığı. bunu duyduğumda kafamı leğen dolusu buza daldırdım ama çıktığımda bir şey değişmediğini gördüm. mossad uyuma...
hayat dahil herşeyin bitecek olması. bu kadar çalışmanın, uğraşın sonunda mezara gidilecek olması.
ayrıca, anne baba sevgili vs. gibi çok sevilen insanların ölme ihtimalleri. kabul etmek bu kadar zorken, nasıl katlanır insan?
4 yılını kolayla, halleyle, sigarayla efendim diziyle, filmle , msn ile geçiren bireyin okulu bitirince hayatın hiç de öyle olmadığını anlaması ve iş aramaya başlaması.*
tanım : istenmeyen bir gerçeğin gözüne sokulması ahanda al sana gerçek istesen de istmesende paşa paşa kabul et durumu.
şimdi anketi cevaplamak isterim bir güzelce.
- ayağı kokan insan : ya tamam mantarı anlarım, ayakkabıdan da koku yaparmış. ama bunlar yoksa ayağını yıkamıyorsun da kokuyor be insan. git bi ayak yıka. ha hiç olmadı ıslak medille bişeyle sil bari. ama o mendili saklama bi daha kullanırım diye... mundar olur...kokusu tahammül sınırı zorluyor yahu.
- annenin yaşın kaç olursa olsun elinde çatal kaşık kovalaması: yakalamaca oynuyoruz sanıyordum küçükken. ama eşşek kadar oldum anne,çoluk çocuk sahibi olacak yaştayım, elim ekmek tutuyor... yüzüne söyleyemiyorum bari burda acı gerçeği haykırayım. içimde kalacak.
-kontörün tam mesajlaşma anında bitmesi: aslında istenmeyen biriyle mesajlaşılıyorsa eyvallah dünyanın en büyük nimeti bu son. ama ya tam böyle yeni yeni bi başlayan alev veren içi pır pır eden bir aşk meşk mevzuysa... offf felaket. devamlı diyorum, geçeyim bi faturalı hatta. namussuzlar ne vergi koymuşlar ona ya.. geçer miyim? dertsiz başıma dert mi alayım bu yaştan sonra. derim ertesi gün diyeceğimi.
-evde ekmek olmadığını anlamak : gündüz anlarsan sorun değil tabi git al bakkaldan onu da mı ben alayım. ama ya tam gecenin bi körü, acıktın açlıktan ölmeye dakikalar kalmış, o hışımla mutfağa gidip ekmek sepetini boş görmek nedir bilir misin? ben bilirim işte...