--spoiler--
ömer fahreddin paşa (türkkan), (1868, rusçuk - 1948, istanbul) mondros mütarekesinden sonra teslim olmayıp medine'yi 72 gün daha savunan türk kumandanıdır. medîne müdâfii türk kaplanı çöl kaplanı, medine kahramanı adlarıyla anılır.bulgaristan'da doğdu, 93 harbinden sonra ailesiyle birlikte istanbul'a geldi. harp 0kulunu ve harp akademisini bitirdikten sonra 1891'de kurmay yüzbaşı olarak osmanlı ordusuna katıldı. balkan savaşında çatalca savunmasında ve edirne'nin geri alınışında görev aldı.i. dünya savaşı başladığında 4. orduya bağlı 12. kolordu komutanı olarak musul'da bulunuyordu. 1915'te 4. ordu komutan vekilliğine getirildi. bu bölgede iken hem tehcire tabi tutulan ermenileri yerleştirme işiyle uğraştı, hem de urfa, zeytun, musadağı ve haçin ermeni isyanlarını bastırdı.1916'da 4. ordu komutanı cemal paşa tarafından medine'ye gönderildi.
--spoiler--
fahreddin paşa elindeki kısıtlı imkânlara rağmen aldığı tedbirler sayesinde medine'yi 2 yıl 7 ay savundu. herhangi bir yağma ihtimaline karşı tedbir olarak, medine'deki 30 parça kutsal emaneti 2000 askerin koruması altında istanbul'a gönderdi. medine'nin etrafı isyancıların eline geçmeye başlayınca istanbul'daki hükümet, medine'nin boşaltılmasını istedi. fahreddin paşa 'peygamberin kabrinin bulunduğu medine'deki türk bayrağını kendi elimle indiremem' diyerek şehirden ayrılmayı kabul etmedi.bir süre sonra medine'nin etrafı tamamen kuşatıldı. türk orduları kuzeye doğru geri çekilmeye başladı. etrafındaki türk birlikleriyle irtibatı tamamen kesilen fahreddin paşa şehri savunmaya devam etti.30 ekim 1918'de osmanlı devleti mondros mütarekesini imzalayarak i. dünya savaşından çekildi. mütarekenin 16. maddesine göre fahreddin paşa'nın teslim olması gerekiyordu. kendisine mondros mütarekesini tebliğ için istanbul'dan gönderilen yüzbaşıyı hapsettirdi. medine'ye en yakın osmanlı birliği 1300 km uzakta olmasına rağmen mondros mütarekesinden sonra da teslim olmadı ve şehri savunmaya devam etti. bu arada ingilizlerin baskısıyla paniğe kapılan vahdettin fahrettin paşa'ya yakınlığıyla bilinen genç general mustafa kemal'e mekke'yi terketmesi konusunda fahrettin paşa'ya telkinde bulunmasını rica etti ancak mustafa kemal ""bunun vebalini alamayacağını" beyan ederek reddetti. osmanlı devletinin teslim olmasında sonra 72 gün daha medineyi savunmaya devam eden fahreddin paşa yiyecek, ilaç ve cephanenin bitmesinden sonra kendi askerlerinin selameti adına teslim olmak zorunda kaldı ne cephane ne yiyecek ne de tıbbi malzemesi kalmıştı.
işte dinine saygı, dinine sahip çıkmak böyle bir şey. yürek ister, haysiyet ister, namus, şeref, 6 okka taşak ister.
sizin din diye algıladığınız şey entari giyip küçücük çocukları nikahınıza alıp, iğfal etmekse saygı beklemeyeceksiniz. peygamberin mezarını koruyan, koruyanı koruyan allah korkusu taşıyan adamlara laf etmek günahtır...
önce allahtan korkun... şerefsizsiniz bari korkuyla adam olun...
birincisi atatürk öyle bir saygısızlık yapmamıştır. ikincisi de atatürk olmasaydı hepiniz ingilizlerin, o boykot ettiğiniz fransızların çocuğu olacaktınız lan onlar çok mu saygı gösterecekti size?! müslümanlıktan haberiniz bile olmayacaktı, kimbilir hangi dinden olacaktınız nankörler.
Nedense bütün büyük düşünürler ve büyük bilim adamları bir dine bağlı kalmamışlardır Atatürk gibi..
ama saygısızlıkta etmemişlerdir kendi düşünceleri söylemek haklarıdır..
saygısızlık tersini düşünenlerindir.
"gökten indiği sanılan kitaplar" konusunda atatürke katıldığım söylemdir. neticede kuran gökten inmemiş, vahiy yoluyla yazılmıştır. kuran da "allaha yer ve zaman yakıştırması yapılamaz" der. neyin peşindesiniz siz, ne göğü ne havası kardeşim?
evet arkadaşlar; hepinizin bildiği üzere atatürk, yüce islam dinine ve kutsal kitabına inanan insanları, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarına inanan insanlar olarak sadece kendi düşüncesi içerisinde yargılayıp saygısını da ona göre göstermiştir. hepiniz asılan hocaları bilirsiniz...
halbuki olması gereken kendi kafasına göre değil, islam inancı içerisinde islamı yaşayan insanlara saygı göstermek gerekir.
şimdi; "yahu bunlar gökten indiği sanılan kitapların dogmalarına inanıyorlar, gerçek bu değil. dur ben kendi kafamda oluşturduğum düşünceleri dikta edeyim" diyen bir öndere ulu önder demek kolay mı allah aşkına!!!