inancsiz olmak

    2.
  1. büyük bir boşluğun içinde olmak değildir.

    tarih boyunca tüm milletlerin neye inandıkları bugünün insanının neye inanması gerektiğini şekillendirmez. binlerce yıl insanlar dünyanın düz olduğuna inanmışlardır mesela, bugün de mi buna inanalım.. ya da insanlar tarih boyunca bi şeyi yapmışlar diye bunun gerekli olduğu fikrine neden ulaşalım ki.. tarih boyunca başka ülkelere seferler düzenleyip kocalarını ve çocuklarını öldürdüğü kadınları savaş esiri (cariyeler) olarak almış, cinsel köle olarak kullanmış insanlar, o zaman tecavüz de (kitaba uydurulmuş olsa da tecavüzdür sonuçta) insanların gereksinim duyduğu bi şeydir diye mantık kurabilir miyiz..

    inançsız olmanın ortam yapmak için olduğu iddiası zaten çocukça bi iddiadır ve yeterince bu konuda laf edildiğinden tekrar aynı lafları etmek istemiyorum, salla bunu.

    "kapasitenin dünya olaylarına yetmemesi" zaten evlere şenlik bi iddia. din inancının binlerce yıldır aslında çok basit bilimsel açıklamaları olan olaylar için sebep olarak doğa üstü yaratıkları göstermiş olduğunu görmezden gelmek gerekiyor bu lafı etmek için. meteorolojik olayları bile meleklere havale eden insanlar ile dini bi kenara atıp olaylara bilim açısından cevaplar getirmeye çalışan insanları kıyaslıyorsanız bari dinsizlere "herşeyi açıklayabileceğinizi sanmayın" falan gibisinden laflarla gelin, "kapasiteniz yetmiyor dünya olaylarına" demek komedi sadece.

    tanrı yoksa bi şey kaybetmem, varsa sen kaybedersin lafındaki tüccar mantığı ve buna dayandırılan inanç üstüne laf etmeyi zul görüyorum şu an.
    22 ...
  2. 4.
  3. "insan hiçbir şeye inanmıyorsa, en azından kendine inanır."

    müslüm gürses
    10 ...
  4. 10.
  5. inançsız olmak diye bir şey yoktur. herkes bir şekilde bir şeylere iman eder. din ekseninde toplamamak gerekir bunu. yaratıcıdan bahsetmiyorum. nasıl ki islamda "kadere iman" diye bir şart varsa, yüzyıllardan beridir bilinen/uygulanan(!) ama çoğu kişinin the secret'la öğrendiği pozitif düşünce de aynı şeydir. ikisinde de mantık aynıdır. islamdaki mantık da aynıdır. "ne gelirse kaderdendir, olumlu düşünün" der. ha doğru yanlış, bunun tartışma yeri bu başlık değil ama herkes en basit bu örnekte olduğu gibi yaratıcıdan bağımsız, kendisini adayabileceği, himayesine girebileceği bir şeylere sığınmak zorundadır. sığınır da. yalan dime.
    5 ...
  6. 5.
  7. din ekseninden değil baska eksenlerden baktiğiniz vakit hazin bu durum.

    negeleceğe, ne geçmişe, ne bugune, ne de herhangibi birşeye hatta kişinin kendisine bile inanci yoksa hatta bunlarin yekunu olan hayata bile inanci yoksa kişinin ölmekten baska birşey gelmez elinden.

    inanctir felaketleri yaşanır yapan.

    Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?

    Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine

    Sevgisinin kepaze edilmesine

    Kanunların bu kadar yavaş

    Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine

    Kötülere kul olmasına iyi insanın

    Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken

    Kim ister bütün bunlara katlanmak?

    elbette her hangibi birşeye inanc bütün otu boku katlanabilir yapar.
    ****

    yaşamda asla geriye bakmamayı ve pişmanlık duymamayı bir kural olarak benimseyin.

    Mary McCarthy
    4 ...
  8. 16.
  9. yoktur böyle birşey. herkes bişeye inanır. inanmıyorum diyen de inanmadığına inanır. inanç vardır. asıl mesele neye inanıp neye inanmadığımızdır.
    2 ...
  10. 22.
  11. tercih meselesi kimseyi zorla birşeye inanmaya zorlayamazsın .. inancı olur veya olmaz onun bilecegi iştir. kaldıki inanç da kime göre neye göre ?? .. hissetigi seyi yaşaması da bir nevi inançtır zaten..
    1 ...
  12. 21.
  13. 19.
  14. 20.
  15. 23.
  16. buna benzer diğer bir başlık da komik olmaktır. komik olmaktan bahsetmek gerekir lakin gerçekten de başlık altında yazılanları okuduğumda uuserlarımızın komik duruma düştükleri gerçeğinin farkında olmadıklarını sezdim, anladım ya da gördüm diyelim.*
    nedir komik olmak ?

    1) inançsızları boşluk içinde sanmak. buna gerçekten çok ciddi söylüyorum güldüm. inançsız olmak ya da başka bir deyişle atesit olmak ya da bu sonuca giden yol başlı başına zaten boşluğu doldurmak için gösterilen çabadır. nedir bu yol? hangi boşluk ? hangi boşluk olacak, dindeki mantıksızlıkların ve bilimin dalga geçtiği, kaale bile almadığı olaylara inanmanın insanı ittiği psikolojik rahatsızlığın neden olduğu boşluk. uuser arkadaşlarımıza bu mantıksızlıkları anlatmaya çalışmayacağım elbette, bu balığı direk yemeleri için onlara vermek olur, bizim görevimiz yol göstermektir. o zaman gösterelim :
    (bkz: dinler tarihi) (bkz: sümerler) (bkz: prof. muazzez ilmiye çığ) (bkz: server tanilli) (bkz: turan dursun).... daha tahmin edemeyeceğiniz kadar örnek sayılabilir ama başlangıç olarak ideal sayılabilirler.

    2) inançsız insanların " oh lan kural yok, yer içer sıçar sker giderim oooh ne ala, kuralsızım istediğim suçu işlerim" mantığını güttüklerinin sanılması. buna ilk maddeden çok daha fazla güldüm, hatta ve hatta osurdum gülerken. uuserlarımızın entellektüel açıdan konuları ele alma fakirliklerini görmek biraz da açıkçası içimi burktu. sonuçta çoğu üniversite öğrencisi. neyse konumuza dönelim :

    hayır efenim, inançsız olmak, ateist olmak ahlaksız olmak demek değildir, kuralları istediğim gibi çiğnerim mantığında olmak hiç değildir. ahlak göreceli bir kavramdır. kurallı toplumda herkes gibi yaşamak için de dine kesinlikle ama kesinlikle gerek yoktur. bir örnek : 60 lı yılların sonlarına doğru, sosyalizm ve anarşizmin doruk yaptığı yıllarda yani, montreal kentinde polisler bir günlük iş bırakma eylemi yapmaya karar verdiler. anarşistler ve sosyalistler o bir günü istedikleri gibi kutlamayı düşünmekteydiler, yiyip içip, istedikleri gibi yaşayıp sevişerek kutlama amacındaydılar tabi ki..polislerin iş bırakma eylemine başladıkları ilk 2 saatte 32 ev soygunu gerçekleşti ve daha sonra yakalanan hırsızların %75 hristiyan, %20 si müslüman ve geri kalanları diğer dinlere mensup olduklarını bildirdiler. bunların hepsi inançlı insanlardır.

    iş bırakma eyleminin 3. saatinde kiliseden dönmekte olan bir vatandaş yol kenarında içki içen gençlerle tartışarak birini vurur. tek tanrı inancına sahip içinde boşluk olmayan ahlaklı bir vatandaştan bahsediyoruz.

    5. saatte gelen bir haber ise ilginçtir; müslüman bir doktor kaçabileceğini düşünerek karısını vurmuştur. nedenlerini hatırlamıyorum şu anda ama kendisi içinde boşluk olmayan bir müslümandır.*
    şu sonuca varmak istiyorum : ahlaklı ve kurallı bir toplum için din gereklidir diyenlerin farkında olamadıkları nokta, o düzeni sağlayanın din değil kolluk kuvvetleri olduğudur. kolluk kuvvetleri olmadan hangi din olursa olsun düzen sağlanamaz. tamam ?

    3) güldüğüm bir konu daha var ki o da inançsız insanın kendini salması, dibe vurması. hey gidi cem yılmazın yeğenleri heeyy!* bu kadar mı cüheyla bir toplum olduk!

    ateist ya da inançsız insan, nasıl olsa cennet cehennem yok diye kendisini salmaz efenim. gerçeklerin farkındalığında insanlığa faydalı olmaya ve bu dünyanın güzelliklerini tatmaya ve bu güzellikleri yaşamaya verir kendini.

    iyilik ve ahlak kavramlarının dinle hiç bir ilgisi yoktur. evrim sadece biyolojik açıdan gerçekleşmez. evrimin çeşitli türleri vardır; dillerin evrimi, dinlerin evrimi ( ki bu önemli, insanlığın ilk yıllarındaki çok tanrılı dinden tek tanrılı dine doğru bir evrimsel süreç izlenmiştir ve bu sosyal ve bilimsel gelişmelerle dinsel evrimin varacağı yegane nokta dinsizliktir. ), düşünce evrimi...insanların ilkel topluluklardan günümüze karakter yapıları ve kişiliklerindeki değişmeleri inceleyen bir kaç kitap okusanız iyilik ve ahlakın dine bağlı kavramlara değil kişinin düşüncelerinin, bağlı olduğu topluma ait sosyal evriminin ve etkileşime bağlı olduğunu çok zorlanmadan anlayacaksınız. (bkz: richard dawkins) (bkz: tanrı yanılgısı) (bkz: kör saatçi) (bkz: gen bencildir)

    neyse gerçekten çok uzun konu..3131'e ayar yazıp mesaj atın ben kapağı gönderirim.*
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük