inancını yitirmeye gör bir kere... bir duvar olursun. bomboşluk kalırsın. kocaman, merdivensiz ve yazık; günah! her şey anlamını yitirir. yani değer verdiğin, uğruna büyüdüğün... yani belki de uğruna babanın öldüğü her şey. yani o köhne hayat, eşiğine tünediğin.
oysa sıçramaktasın... geçen yılki sen, bu sen değilsin mesela. duvara çarpıyorsun, kıyılara vuruyorsun, bir yerlerin pas tutuyor, ömrün örümcekleniyor, ama bu çok yavaş oluyor, parayla, güçle narkozlanıyorsun da hiçbir şey hissetmiyorsun.
fakat ani bir şokla bir boşluğu düşersen... yani on küsür seneyi saniyede katedersen... işte orada biter hayatının anlamı. yani hızlandırılmış bir video kaseti gibi geçer şu yaşamak dedikleri. beğendikleri yerde durur, beğenmedikleri yerlere yeni imaj, yeni görüntüler doldururlar, kendinden olursun, başka kendin olursun. kof, çirkin ve suni. Nesin sen, on dakika p'ara mı?
günümüz yaşantısı işte buna eğiyor, herkesi! yani her an, herşey olabilir. bir çırpıda hem zengin hem mutsuz olabilirsin. bütün tüm kişilikler ikiye bölünsün isteniyor. hatta biri öbürünü yesin, yok etsin isteniyor... biri etkisiz, kendi dürüst ve savunmasız çocukluğunun değerli kıldıkları, diğeri de kirlenmeye müsait, yeni şeytan yanların... ya biri ya öteki. ortası yok bu anın. Biri öbüründeyken öbürü acı çeker. öbürü birindeyken, o biri hep sevinir. kendine gelemezsin. kendinde misafirsin. hangi yanın sabaha ulaşır, hiç kestiremezsin. kimse kimseye güvenmesin ki kolay ezilebilsin, kişiliksizleşsin isteniyor. zaman kötü, kolla dürüstlüğünü!
ama biz bu savaşa hazırlıksız yakalandık. ama her şey suni. ama hiç cephanemiz yok! ne uğruna yaşamaya değdiğine sonuna kadar inanabildiğimiz bir değer, ne bir amaç.
işte bize dayatılan hayat, böyle bir hayat: bir sürekli cehennem... çok zor deniyor yaşamak, adam olmak imkansız. kendine saygı duyman için ne yaptın? hangi doğru bildiğinin peşinden koştun, yakaladın?
ama kendine bak; hala yaşıyorsun. her şey sensin. sen ise sadece inandıkların ve sahip çıktıkların. karşı çıkabilirsin. kendin ol bakayım, kendin kal! dürüst ol bakayım; enayi desinler, kızsınlar! adam değil bu desinler. ama dürüst ol! kimseye değil kendine ol! haydi bir gözyaşı bombası gibi düş hayatın içine. onlar sabun köpüğü, onların hepsi fıss.
inancını yitirme!: dü$tüğün çukurdan ötürü mü duyulmuyor sesin, sesin senin değil mi?
bak bana kalırsa hayat dediğin $ey zaten bir yanılgılar bile$imi.. minicik bir hafıza toplamı dü$ün hele:
çocukken yalnızlığın inançsızlığa olan etkisini kavramayacak kadar mutluydum. dost adını vermediklerimin aradan geçen zaman sonunda dost adını veremediklerimle kıyaslarını yaptığımda elime geçen sonuç, acıydı: mütemadî bir yalnızlıkla ba$ba$aydım. yalnızlığın yalın cidarının giydirildiği ruhuma, ağzımdaki alçı tadına ve bu doldurulması güç olan büyük bo$luğa aldırı$sız kalamadığımı farkettim. sözlerin anlamsızla$tığı, sessizliğin çekiç halinde çekiç-örs-üzengiye indiği ve devamında, az demlenmi$ çaylara ili$tirilen sigaralarla oyalanılan o özlem duyulan hayat.. çok uzaktaymı$, anladım.
parasal durum, duygusal durum, dü$ünsel durum: -izm'i olmalıdır her insanın.
-izm dediğim zaten mumyalanmı$ bir papatyadır ki solmaz: doğru insan, doğru zaman, doğru mekân. 'gelecek kaygısı', ha geldi ha gelecek kaygısı.
ne zaman dara düşsen yada kendini dünyada hiç bir işe yaramayan biri gibi hissetsen, aynanın karşısına geçip söyleyebileceğin yegane söz.sonrasında kendine güven ve dua et sözleri söylenerek tamamlanır.