'kuantum fiziği kafanızı karıştırmadıysa onu yeterince anlamamışsınızdır' lafına nispet bu konudan şimdiye kadar okuduğum en anlaşılır biçimde bahsedilmiştir.
eğer bir parayı havaya atarsanız yazı ya da tura gelmesi şansa mı bağlıdır?
evet derseniz yanılırsınız;
eğer parayı fırlattığımda tüm fiziksel faktörleri hesaplayabilirsek; örneğin elimin açısı, rüzgar, parayı fırlatmak için kullandığım güç,paranın alaşımı......vs o zaman yazı mı tura mı geleceğini yüzde yüz bilebilirsiniz. Peki tüm bunları hesaplamak olasılıksız değil mi?
insanlar için öyle,ama biz hesaplayamıyoruz diye bunun şansa bağlı olduğunu söyleyemeyiz.Yani olaylar rastgele gibi görünse de tamamen fiziksel gerçeklerle belirlenirler.
Kalabalıkta yürürken bir dostuna çarptın,bu şans eseri değil midir? Hayır! Hiçbir yere boşuna gitmezsin. Gittiğin yer fiziksel, duygusal, ya da psikolojik etkenlerin bir sonucudur. Aynı şey herkes için geçerlidir. Bu yüzden bir arkadaşına şans eseri çaprmak her ne kadar şans gibi görünse de öyle değildir!
Bir an için doğanın tüm güçlerini ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek - ve bunun verileri inceleyebileceğini de düşününürsek - aynı zamanda evrendeki en büyük varlıkları ve en küçük atomları hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de, aynen geçmiş gibi gözlerinin önündedir!
Eğer bir şeyi yapabileceğini düşünürsen, aslında bu mümkün olmasa bile yapasın. Eğer yapamayacağını düşünürsen o zaman çoğunlukla yapmazsın çünkü denemezsin bile..Örnek: filer daha bebekken kalın demir zincirlerle bağlanırlar ve bunu açamayacaklarını öğrenirler. Büyüdüklerinde ince bir iple bağlansalar bile bunu kolayca açabileceklerine rağmen hiç denemezler bile.
Toplu bilinçaltı;
Carl jung bilinçaltını 3 e ayırır:
1- Hayırlayabildiğimiz hatıralar: ilkokul öğ.adı gibi.
2- Hatırlanamayan hatıralar- istesek de hatırlayamayız çünkü bastırdığımız bir tür çocukluk travmasıdır.
3- Toplu bilinçaltı: bu bilgiler asla bilinçli olamaz çünkü hiçbir zaman bilinçde var olmamışlardır.Yeni doğan çocuk annesinin göğsünü emeceğini bilir..
1900 lere kadar herkes Newton ın klasik fizik kurallarına inanıyordu. Ona göre cisimlerin hareketi onlara nasıl bir güç uygulandığına bağlıydı. Bu inanış tüm topluma yayıldı ve böylece kapitalizm yayıldı; dünya arz-talep kurallarına boyun eğdi..
sonra 1905 te Einstein görecelilik teorisini ortaya attı , ona göre her şey göreceliydi. Newton'a göre mutlak olan hız,ivme de..hatta zaman bile göreceliydi.mesela 2 kişi bir trende,ikisi de dışarıyı aynı görünür ama sen başka yerdeysen o zaman farklı görürsün..
Saniyede 186.000 mil olan ışık hızına yakın bir hızdaki rokette gidersem benim için zaman yavaşlar. Roketten indiğimde ben sana göre daha genç olurum. o zaman bile görecelidir.
Newton maddenin zamanda ve uzayda belli bir yeri olduğunu düşünmüştü,ama Einstein her şeyin göreceli olduğunu gösterdi, fizikçiler de hiçbir maddenin tam bir konumu ya da tam bir yaşı olmadığını anladılar.
Kuantum fizikçilertine göre madde aslında yoktur. Klasik fizilçilerin madde sandığı şey aslında bir takım elementlerin birleşimidir. Onları da atomlar oluşturur-yani enerji,yani aslında madde bir enerjidir.
Düşünce de bir enerjidir!!
Madde ve düşüncede de enejiyse o zaman tüm madde ve düşünceler birbirine bağlıdır,ilişkilidir.
işte toplu bilinçaltı da bunda gelir-bu yaşayan,yaşanmış ve yaşayacvak her canlı tarafından paylaşılan,birbirine bağlı,bilinçsiz zihindir.
Tüm doğu dinlerine göre evren enerjidir,kuantum fiziği de böyle bakar.Ayrıca herkesin zihninin evrenle bir olduğunu düşünürler.
Budistlere göre her şey geçicidir.Budha,dünyadaki bütün acıların kaynağının insanların maddelere ve fikirlere bağlılığından kaynaklandığını ve akan,değişen ve hareket eden evreni kabul etmedikleri için böyle olduğunu düşünmüştü.
Budizme göre,zaman,bilinç yansımalaraından ibarettir.Budistler objeleri maddeler olarakdeğil de ,evrensel bir hareketin içinde var olan dinamik süreçler olarak görürler ve bu da sürekl değişmektedir.
taoistler de evrenin dinamik döngüsüne inanırlar.bu da sürekli değişir ve akar.buna göre kişi evrende tek bir elementtir,ya da bu enerjinin bir parçası!!!!!bu kuantum fiziğinde de geçer.
Peki tüm bu felsefeler çok eski,nasıl oluyor da kuantum dan önce bunlar biliniyor?
toplu bilinç sayesinde..unutma zaman yok,yani düşünce hem ileri hem geri akabilir.Büyük düşünürler,felsefeciler,bilim adamları hepsinin 'zamanın ötesinde' oldukları söylenir.Sözde dahiler yalnızca toplu bilincimizi bizden daha iyi görenlerdir.
adam fawer adlı yazarın yazdığı, insanın şimdiye kadar kendisinin meydana getirdiğini düşündüğü bütün olayların tesadüfle istatistik arasında gidip gelen bir olguda şekil bulmasıyla, kişiyi kendine bağlayan bir kitaptır. hele ki aynı yazardan bir de empati çıkmıştır ki o daha da allah muhafaza dedirten olgudur. empatide de hem felsefeyi yeniden keşfediyorsunuz, hem hiç anlamadığınız fizik kurallarını anlıyorsunuz falan.. garip ama o da olasılıksız kadar okunması gerekli bir kitap...
kitap için "bitirmek için yarını bekleyemeyeceksiniz" sloganını başta bir hayli iddialı bulduğum; ama aldığım günü takiben 12 saat içinde bitirdiğim adam fawer'ın kitabı. david caine ana karakterdir ve ikizi jasper'la beraber sıradışı deneyimler yaşamaktadırlar. epileptik nöbetler geçiren david caine, geleceği görmekte ve bu deneyimden yararlanmak isteyen tversky'den kaçmaktadır. bu sırada meydana gelen ve sık sık poker masasına yolumuzu düşüren hikaye yardımcı karakterlerle çok güzel süslenmiş durumda. bir bestseller roman aynı zamanda.
okumaya başladığımda bu kitabın filmi çekilir dedim, ilerledikçe nava'yı angelina jolie oynar dedim, bitince de çok beğendim. ayrıca en yakın zamanda poker oynamayı öğrenmem lazım.*
adam fawer'in bilim ve felsefeyi edebiyat ile harmanlayarak oluşturduğu harika bir kitap. bazı şahsiyetlerin ölmesi beni duygulandırmakla beraber üzmüştür.
!!dikkat spoiler!!
--spoiler--
martin crowe ve julia -en azından martin crowe- ölmeseydi daha mutlu bitebilirdi. ama hayat insana acımıyor bu yüzden böyle daha güzel ve gerçekçi olmu.
--spoiler--
her an dumur olunası bir kitap.hatta şöyle yazayım her'an!!!! ewet aynen öyle.biz de ev arkadaşlarımla oturup her'an'a bağlanma seansları düzenliyoruz evde.
tesadüfen başına gelen bir olayı sen daha önce düşünemediysen bu senin sorunun. tesadüf yoktur, herşey olasıdır. dadadadannnn...
sözlük mecburiyeti/mahcubiyeti?: son iki yılın en çok satanlar listasinden düşmeyen kitabı. hak ediyor o ayrı.
okuduktan sonra beni durduk yere manyak gibi pokere sardırmıs * defalarca okutturmus adam fawer romanı.
kurgusu,konusu,surukleyiciligi ve yazarın muhtesem uslubu ile karsı konulamaz bir kitap tavsiyem alın okuyun ama kimselere vermeyin kitabı cok acı onsuz gecen gunlerde surekli okuyasınız geliyor ve onun yoklugunda empati onun yerini aratıyor aynı tadı vermiyor. *