önsöz: sevgili ziyaretçiler, sevgili okuyucular; google'da immortal technique ile ilgili araştırma yaparken buraya uğradıysanız şunları bilmenizi istiyorum. bu entry, yani şu aşağıdaki yazı haricinde bu konu başlığı altında immortal technique ile bilgi elde edemezsiniz. çünkü benim bu aşağıdaki yazım haricinde geriye kalan sayfalar dolusu yorumlar yazılar benim şahsımla ilgili. yani 10 sayfa yazıyı boşuna okumayın arkadaşlar. ben sizler için söylüyorum bunu. dediğim gibi bu entry haricindeki entryler immortal technique'le ilgili değil. o adamın nickini alıp burda yazar olan benle ilgili. çünkü böyle bi şey benim de başıma gelmişti. ekşi sözlük'te "thug love" ile ilgili 24 sayfa yazı görünce, "ooo amma da 2pac hayranı varmış" dedim kendi kendime. sonra 1-2 sayfa okuyunca yazılanların 2pac'la alakalı olmadığını anladım. hepsi o nicki alan yazar arkadaşımızın şahsı ile ilgiliymiş. yani benim durumum da aynı.
----
tech, amerikan hükümetinin yalanlarından katliamlarından, sabotaj ve komplolarından zarar gören/öldürülen kurbanların sesi olmakla yetinmeyip bu negatif aktif dışşallığın tavan yaptığı davada gelen eleştirilere aldırış etmeden yolunda hayranlarını çoğaltarak yürüyen, lirikalite olarak 23.000 dolarlık ultra yüksek moleküler yoğunluklu çelik yeleklerden daha sert sözler yazan, dünya turnesine çıkmış, afganistan ve filistin'de okul yaptırmış olan genç ama deneyimli, underground ve battle arenasında kendini yeteri kadar kanıtlamış ve cezaevinin kokusunu ciğerlerinde hissetmiş olan, feodal aristokratların ve oligark kodamanların beyin labirentlerine hukukun dahi önleyemeyeceği saatli bombaları koyan, dördüncü boyuttaki sürüngenimsi ırkın negatif beyin yıkayıcılarının etkisi ve kontrolü altında bulunan politika, bankacılık, sanayi, ticaret, medya, ordu gibi yapılarda hakimiyeti derin olan esas ulusal ve global kararları veren şebekenin en büyük düşmanlarından biridir. devrimci, aktivist ve rebel armz'in lideridir. küresel mücadelesinin canlı perspektifi ile sokak hiphopı karışımı dünya siyaseti ve müzikal politikası gün geçtikçe güçlenerek büyüyor. yerine ve zamanına göre mikrofonu çift dil kullanır. kodesten çıktığında revolutionary vol 1 albümünü yayınladı. ardından vol 2 ve 3rd world. şimdi sırada the middle passage var.
bazen peru'daki cezaevlerinde bulunan birçok siyasi mahkumu ziyaret edip fikir alışverişinde bulunuyor. göçmen hakları savunucuları ile birlikte yurt dışındaki çocuk hastaneleri için binlerce dolar bağışladı. kolyeler zincirler takıp süslü arabalara binip lüks evlerde bulunmuyor diğer züppe rap artistleri gibi. o parasını latin amerika'da tarım alanlarının yapımı için harcıyor. perulu lise öğrencilerine burs sağlamak için, afganistan ve filistin'de yetimhaneler için harcıyor parasını.
ayrıca emin olmamakla beraber bir kitap yazdığı da bana gelen bilgiler arasında.
bu arada, tavsiye edebileceğim birkaç şarkısı şöyle;
- the point of no return
- golpe de estado
- peruvian cocaine
- positive balance
- harlem renaissance
- harlem streets
- obnoxious
- the message and the money
- industrial revolution
- the 3rd world
- hollywood driveby
- the rebel
- reverse pimpology
- revolutionary
- open your eyes
- dance with the devil
- internally bleeding
- payback
- the prophecy
- the cause of death
- no mercy
- leaving the bast
- the illest
- crimes of the heart
- you never know
- one
- caught in a hustle
- napalm
- frontlines
- angel of death
- modern day slavery
- voices of the voiceless
- death march
- young lords
- black vikings
- natural beauty
- goonies never die
- toast to the dead
- the martyr
ben de tam siktir olup yatmak üzereydim. önce tanım yapalım da; altıncı nesil terörist yazardır.
sevgili delikamlı kardeşim, ben bugüne kadar 29 defa çaylak oldum ve moderasyondan kimse dostum değil. ondan sonra, ben kimsenin götünün bekçisi değilim. isteyen sikime tapsın, isteyen taşa tapsın, isteyen hristiyan olsun isteyen müslüman. ama "ben müslümanım" diyen bir insan evladı ırkçılık yapıyorsa, o adam müslüman falan değildir. sikerler öyle müslümanı. internetten aç oku veda hutbesini de dinini öğren yeğen.
"acemin beyaza, beyazın da aceme üstünlüğü yoktur, üstünlük takvadadır" demiş peygamber. ama sen ve senin gibi dinozor fosilleri kendini din otoritesi sandığından mütevellit böyle durumlar meydana geliyor. la sen kimsin ki bir kürdün, bir alevinin, bir arabın ya da başka bir etnik kimliğe sahip insanın hakkında ileri geri konuşabiliyorsun?
son olarak,
mekan lafından kastım nick altıydı ve geldin zaten. ama senin gibi 30 iq sahibi bir insan evladı "mekan" denince elbette sözlük dışı bir yer anlar.
söz konusu linkteki yazıları daha önce okumuş biri olarak orda yazılanlara inanmadığımı belirttikten sonra demek istiyorum ki, birleşik devletler kanun koruyucu cemiyetlerin ve istihbaratlarının tüm kaynaklarını illuminati'nin emirleri doğrultusunda terörizm için kullanıyor. bunu aklı başında her insan evladı biliyor. 2001 yılında bush'un taliban'a 132 milyon dolar aktarması bunun en büyük kanıtıdır. 11 eylül olaylarını gerçekleştiren eylemciler amerikan toprakları üzerinde cia'in finansman desteğini kullanarak eğitildiler. bush'un bu saldırıdan haberi vardı. bu saldırıdan sonra bush yönetimi altındaki amerikan ordusu 2002 yılında afganistan'a girdi ve afyon tarlalarının kontrolünü ele geçirdi. 2003 yılına gelindiğinde ise bush yönetimi bu sefer ırak'a girdi ve petrol yataklarını kontrol etti. mart 2003'te 9800 afgan sivil öldürüldü. ırak'ta bu rakam 1 milyon 600 bin sivil. sene 2004 olunca ırak ve afganistan'a yapılan işgallerin faturası günlük 2.2 milyar dolara mal olmaya başladı. bu sorunu halletmek için amerika vietnam'da yaptığı şeyi tekrarladı. küresel uyuşturucu endüstrisine afgan malı uyuşturucuları sattı. 2002 yılındaki işgalden sonra afyon üretiminde gözle görülen büyük artış bunu destekliyor. illuminati için numerolojinin önemi büyüktür, şimdi şunlara bi göz atın,
saldırı tarihi - 11 eylül (9/11) 9+1+1 = 11
11 eylül yılın 254. günüdür. 2+5+4 = 11
11 eylül'den sonra yılın bitimine 111 gün kalıyor.
iki bina da 110 kattı. 0'ı at, ne kalır? 11-11
üçüncü bina ise 47 kattı. 4+7 = 11
iki gökdelendeki toplam pencere sayısı 21.800 idi. 2+1+8+0+0 = 11
kulelere çarpan birinci uçağın uçuş numarası 11'di ve içinde 11 mürettebat vardı.
iki kule sabah 10:28'de çöktü. 1+2+8 = 11
ikiz kuleler 1966-1977 yılları arasında yapıldı. yani yapımı 11 yıl sürdü.
manhattan adası 1609 yılının 11 eylül'ünde henry hudson(11 harf) tarafından keşfedildi.
11 rakamı özel bir anlam taşır. 11 rakamı görselliği temsil eder. 22 rakamı görsellikle eylemi bir araya getirir. 33 rakamı ise dünyayı yönlendirmeyi temsil eder. zaten masonlukta 33 rakamı en büyük derecedir. 11, 22, 33 gibi esas numaralar bir üçgeni temsil eder. bu aydınlanma ve ışıklandırma üçgenidir, yani illuminati.
amerikan silah sermayesi neyle besleniyor sanıyorsunuz siz? yeni dünya düzeni'nden hiç mi haberiniz yok?
masonları önemsizmiş gibi görmek, göstermek gerçekten inanılması güç bir durum sayın firicher. bahsi geçen, hedefleri bırakıp çapkınlığa yöneldikleri iddia edilen aile fertleri dünya genelindeki tüm masonları finanse ediyor. onların yaşlı olması neyi değiştirir allah aşkına. bunların amacı ülke yönetiminin tamamını ele geçirmek değil zaten. bunların görevi etki ajanlığıdır. yönetimin kararlarına etki edebilmek için çalışıyorlar. bunların ne denli tehlikeli olduklarını bilen 2. abdulhamit gerekli tedbirleri almıştı fakat yeterli olmadı. bunlardan en büyük zararı osmanlı devleti gördü. osmanlının son döneminde padişahtan tüccarına kadar birçok mason etki alanını genişletmeye devam ediyordu. ekonomi politikalarında devletin hataya düşmesi için yönetime etki ettiler ve zamanla devletin kendini korumaktan aciz olduğunu görünce devleti içerden ele geçirdiler. atatürk'ü de onların öldürdüğü söyleniyor fakat bu da hiçbir zaman ispatlanamadı. yani demek istediğim o ki, bunlar hiçbir şekilde kontrol edilemezler ve amaçları doğrultusunda hareket ederler.
israil devletini nasıl savunursunuz? bunlar katil. uzun vadeli planlarını devreye sokarak onlara ait olmayan bölgeleri işgal edip toprak genişletiyorlar. hiç kimse hamas gibi mücadeleci bir oluşumun ülke savunmasındaki aktif rolünü terörizmle bağdaştıramaz beyler. hamas iktidara gelmiş olan ülke çapında resmiyeti olan bir partidir. ama dış mihraklar tarafından terörist ilan ediliyor, roket atmakla suçlanıyor. filistin son 2000 yıldır onlara ait, vaad edilmiş toprak hayaliyle çocuk katliamı yapan katillerin değil.
neyse konumuza dönüp toparlayalım yavaş yavaş,
siz katil amerikan hükümetinin 270 milyonluk bir ülkenin devamlılığını sağlamak için 3000 kişiyi feda etmeyecek kadar hümanist bir yapıya sahip olduğunu mu düşünüyorsunuz? hadi ama. farkındamısınız bilmiyorum ama, birleşik devletler bir zamanlar sovyet rusya'ya karşı desteklediği taliban ile şimdilerde afganistan'da savaş halinde. bu durumun tetikleyicisi bazı büyük şirketlerin ve bankaların savaş sanayisini yatırım aracı olarak görmelerinde yatıyor. usame bin ladin denen ve aslında hiç olmayan, videoları sahte olan, sözde örgütü el kaide, yani özde cia olan bir adamı yakalıyorlar ve sorguya çekmeden bizi salak yerine koyarak kendilerince öldürüp denize atıyorlar. bütün bu olaylar silsilesi yaşanırken de obama efendi golf oynuyordu. bu nasıl bir saçmalık, buna kim nasıl inanır arkadaşlar.
herşey ama herşey enerji bazlı kaynak istikrarı politikalarından ibaret.
karanlıkta bir noktaya odaklandığında iyice hissizleşirsin ya. bilmiyorum ufak çaplı bir ruh felci mi, yoksa çoğu ümidi yitirdiğimden mi; artık eskisi gibi değiliz be gardaşım. eğer bir ülkenin gençleri dünyayı değiştirmek için ihtiras taşımıyorsa bu iş bitmiştir. ben bittim yani. okeye dönüyorsan bir işaret ver.
iki gün evvel bir hastanenin yoğun bakım ünitesindeydim. ağlamamak için, eskiden yaptığım gibi kendimi hükümdar gibi hissetmeye çalıştım. sonra birisi öldü, başka odalarda ağıtlar yükseldi. ben sustum, tırnak diplerimi yoldum yine, başka yerde et ve tırnak ayrıldı, alnından öptüm acıyı, dışarı çıktım.
ertesi gün kursa devam ettim. diksiyon kursuna gidiyorum ben, seninle bi ilgisi yok da herkese söylüyorum bunu. devam ettim yani. yine winston klasik aldım, yine yolda yürüdüm, kontağını besmeleyle açan akpli bir taksiciden kazık yedim ülkenin 15 yıl sonra daha ahlaklı olacağı mavrasını dinleye dinleye. sustum ben lan. asalet elbisem asılı kalmış üzerimde. meğerse hala hükümdarmışım.
ee yani diyebilirsin. yanisi şu canım kardeşim. eğer her şey üzerine geliyorsa sen ters yoldasındır diyen adamı bulursam dövmek istiyorum. yardımın gerekebilir.
bir de şu var, bazı insanlar iyi olduğunu kanıtlamak için yaşarlar. bazıları sadece iyidirler. bazıları ise en iyisi. deniz yıldızlarını okyanusa atan adamın hikayesini bilmeyen yoktur. bazen iyi adamlar sadece yaparlar. kendileri, toplum, tanrı için değil, yapmayı en iyi becerdikleri şey faydalı olmaktır. işte sırf bunun için yaparlar. bu, sisteme göre ters yöndür gardaşım militan diye fişleniriz. üzerimize gelirler, üzerler bizi. ortak noktamız burası ve bulmuşken konuyu bağladım yoksa entry bitmeyecek..
kompozisyon ödevine bağlamışken hasb-i halimi, sırf nasılsın dedin diye gecenin bir vakti içlenmişken, en derin kaynağımı sana adıyorum:
bir militan için başarısızlık, başarılı eylemlerin provasıdır.
-özlem benim sonumu getirecek. bundan eminim. hayırlısı olsun.-
hatırladın mı? sonumuzu o getirmese başka bir şey getirecek ama gelecek bir şekilde. netice aynı sonuçta. ne farkeder ki? bak öyle uzun uzun yazı yazmaktan hoşlanmam hiç, kendimi anlatmak haricinde yani. hem böyle çok tanışıklığımızda yok, ne demiştim sana, bir konuşalım şöyle, merak etme psikolog değilim en az senin kadar deliyim ve özlem doluyum diye. farklı şeyler düşünmüyoruz dostum zaten sorunda burada. bilmiyorum, böyle bir şeyler yazmak istedim sana. karşılıklı kadeh tokuşturduktan sonra sohbet yapan iki dost gibi mesela. uyanınca ulaş demiştin ama vaktim olmadı, yoğunum biliyor musun, 2000 tl'ye bilgimi pazarlıyorum, bilgi pezevenkliği onur verici bir şeydir ama yoruyor bazen.
bende özlüyorum çoğu zaman, bazen elimde olmayan şeyler için duvarları yumrukluyorum, ellerimde olmayanlar geri gelmediği gibi kanıyorlar bir de. çoğu yazını hemen hemen okudum. ankara'daki halim gibisin. gecenin bir yarısı kızılay'da dolanırken ülkücü çocuklara rast gelip kafa tokuştururdum, sabahta okulda devrimci çocuklarla daskapitalin üstüne yemin ederdik hep beraber. içki masasında memleket falan kurtarırdık böyle. ama ben, hep sevdiğim insanlara kavuşacağım günü hayal ederdim biliyor musun?
yalnızlığın sonumu getireceğimi düşündüğüm halde hiç sonuna vakıf olamadım. senin gibi kulaklarıma takıyorum kulaklıkları, sigaramı yakıp esengül dinliyorum bazen. istanbul güzeldir, gelirsen takılırız birgün, sarıyer güzeldir mesela. şöyle oturur içeriz alkol alışkanlığın varsa.
benim olmayan bir evde benim olmayan bir bilgisayardan oturdum karalıyorum bir şeyler işte. zaten çokta zamanım kalmıyor şu bizim 'aşırı sosyal medya' ya. işler güçler işte daha ne olsun, özlemlerimi unutmak için insanların arasına karışıyorum. zevkini el alemin çektiği çocukların cefasını omuzlarken unutuyorum her şeyi. sen de öyle yap demiyorum, bildiğin gibi yap. bir hayat kurmuşsun kendine, onun sınırlarında dolan işte. mutlu ol ve allah'ın var olduğunu düşünüyorsan alem içinde alem olan bu şaşkın'a da dua et.
bu yazıyı okuduktan sonra teşekkür etmeye kalkacaksın biliyorum, bende nick altıma bir şeyler yazanlara teşekkür etme ihtiyacı hissediyorum, içinden gelmiyorsa etme. hatta eksile. biz iki deliyiz, bir köprüde karşılaştık, hepsi o kadar. keçi miydi o yoksa? keçi hikayesiydi hatırladım. neyse bizimkisi deli olsun aziz dostum.
özlem sonunu getirene kadar bol bol nefes al, tükendiğinde parayla bile satmıyorlar, yalnız kal ama mutlu kal. yolların açık olsun...
eski sevgiliye yazdığı yazılarla prim yaptığı söylenmekte olan yazar. Ulan adama demezler mi eski sevgili hakkında yazan insana hangi onursuz prim çeker diye. Tuhaf denklem vesselam...
Edit: adam şaka yapmış beyler.* amma ve lâkin ciddiyet kovalayanlara nazaran kalsın.