(bkz: #22318433)
yok abi cidden koyun lan bu.
öyle uzun uzun yazıp da sazan avı yapıyor. başka bir şey değil.
bakın gençler bu 3 paragraflık gereksiz entryi okuyacağınıza şunu okuyun, tek cümle; "chp gelse o da çalacak"
bir de o son paragrafın son cümlesini okuyun.
bu herif budur.
hayır biliyor tayyip'in çaldığını da,
"ne yapalım yani gidip chp'ye mi oy verelim" demeye getiriyor hala.
lan aslında elime tartışma çıkaracak argümanlar geçmesi çok iyi oldu *
içimden geçeni özgürce saydırabiliyorum artık.
canım sıkıldıkça gelip buraya saydıracam. *
bu yavşak son günlerde bir de şuna takmış, "face'den twitter'dan devrim mi yapılır lan muhahaha"
cahile bak.
öncelikle ne twitter, ne de facebook kullanmadığımı belirteyim.
aslında hesaplarım var ama, twitter'a 6 ayda bir falan giriyorum.
facebook'a zaten 2 senedir girmemiştim, geçen hafta girdim bir baktım, 2 mesaj dışında kimse arayıp sormamış. önce güldüm sonra bastım çıkış'a.
şimdi tekrar konumuza gelelim.
sen arap baharı denen bu saçmalıkların nasıl başladığını sanıyorsun lan amın oğlu?
gökten kemik mi yağdı bu amına kodumun devrimcilerine?
nasıl örgütlendiler sanıyorsun he?
nigga sen hepten kafayı deldirmişsin.
bu internetin ne boka yaradığını hala çözememişsin sen.
millet okey oynamak için girmiyor internete, iletişim kurmak için giriyor.
hatta abartıp internetin bunun için icat edildiğini bile söyleyebilirim.
dingil hangi devirde yaşıyorsa hala "face'den twitter'dan devrim mi yapiliyür"
diyür.
bak şimdi kanka,
eskiden hitabeti iyi adamlar çıkar,
"arkadaşlar, yoldaşlar, efendiler, ülkücüler, gençler, kardeşler" diye lafa başlar, milleti yanına toplayıp örgütlerdi.
artık o işler öyle olmuyor.
artık ya sözlükten başlık açıyorsun, ya twitter'dan hashtag açıyorsun, ya da face'den grup kuruyorsun.
böyle oluyor artık bu işler.
komik mi geliyor sana? yanlış mı geliyor.
komik ama, "yanlış ama" gerçek.
bu arap baharı saçmalıklarını destekleyen de sen değil misin kanka? nedir bu kibir şimdi?
artık bütün dünya doğusuyla, batısıyla tayyip gibi, sarıgül gibi adamların başı çektiği örgütleri çoktan siktir etti.
bir biz kaldık. emin olabilirsin.
yıllar sonra kılıçdaroğlu gibi doğru dürüst bir adam çıkmış ona da yok hitabeti kötü, lider vasfı yok falan diye bok atıyorsunuz. üstüne üstlük chp'nin içindeki ulusalcılar da bu kafadalar.
bunlara annem olsa "am buldun kılını arıyon" derdi.
neyse,
sen tayyip'in kıvırmalarını yemeye devam et. aynı karakterdesiniz ne de olsa.
ne de olsa başkasının dedikleri senin için bir şey ifade etmiyor.
en zeki sensin. zeka fışkırtıyorsun vallahi bravo
hadi eyvallah.
not: moderatör arkadaşların kafası karıştıysa bilsinler, bu küfürler rapçi olan immortal'a edilmiştir. yazar olanıyla hiçbir alakam yoktur. *
edit: bu arada ne yaparsan yap da bana "burn it off the fucking internet and bump it outside" sözüyle gelme. immortal'ı takip et twitter'dan. bu saatlerde çok yazıyor.
şu sitede kendi nick altıma yazmaktan iğrendiğim kadar hiçbir şeyden iğrenmiyorum. sırf bu yüzden kendi başlığımı engelledim sol şeritte görmeyeyim diye. şimdi yüzbinlerce insanın katili olan, esed denen aşağılık bir mahlukatın fotoğrafını profiline koyan, akıldan mahrum bir zavallıya cevap vermek için ne yazık ki tekrar geldim.
twitter ve facebook'tan devrim yapılmaz. twitter ve facebook'ta kısıtlı bir kitle hareketi oluşturabilirsin sadece. bu kitle de ellerindeki şarap şişeleriyle sokaklarda eğlence arayan güruhtan ibaret olabilir ancak. 76 milyonluk türkiye'de 'devrim' olarak nitelediğiniz gezi eylemlerine kaç insanın katıldığına bir bak şöyle. devrim, ancak halkın ezici çoğunluğunu etrafında toplayabilecek bir sınıfa dayanıyorsa gerçek zafere ve yeni bir düzenin kurulmasına götürebilir. dolayısıyla devrim için bazı şartların oluşması gerek. arap baharı için şartlar mevcuttu. onlarca yıldır koltukla oturan diktatörlerin varlığı bu isyan dalgası için yeter bir şarttı. bundan üç yıl önce muhammed buazizi kendini yaktığı için yaşandı bunlar. hadi twitterda facebookta toplanıp devrim yapalım denildiği için değil. siyasi yozlaşmalar tavana, ifade özgürlüğü tabana vurduğu için yaşandı bunlar. hadi facebookta toplanalım devrim yapalım denildiği için değil. enflasyon ve işsizlik gırla gittiği için yaşandı bunlar. hadi twitterda toplanıp bu dikta rejimini yıkalım dedikleri için değil. koşullar oluştuğu zaman zaten devrim kendisi geliyor. bolşevik ihtilaline iyi bakın, küba devrimini iyi analiz edin. o kadar uzağa gitmeye gerek yok aslında. yunanistan'a bakın sadece. yunanistan'da devrim olmadı yanlış anlaşılmasın. ama kötü ekonomik koşulların, yoksulluğun neler yaptırdığına iyi bakın. o insanları oraya iten güç twitter mı? facebook mu? kimin sikinde olur ki bu? ezici çoğunluk demiştim. türkiye'nin ezici çoğunluğu twitter'da toplanıp taksim meydanına akan o serseriler değil. ama tunus'taki cezayir'deki yemen'deki insanlar ezici çoğunluktaydı. günümüz teknolojisiyle bağlantılı olarak sosyal medya bir araç olabilir sadece. eğer bugün bir yerde bir devrim olacaksa bunun ana unsuru sosyal medya değil, devrimi oluşturan şartların ta kendisidir. yani geçmişteki birikimdir. bu keder dolu, sıkıntı dolu birikimleri kalbinde ve beyninde taşıyan bir insan twitter'da "hadi meydanlara iniyoruz" çağrısını gördüğü zaman gider onlara katılır. ama böyle olmayan insan twitterda böyle bir çağrı gördüğü zaman "siktir lan sokak serserisi" der. türkiye'de olan şey de buydu.
bütün samimiyetimle söylüyorum, sana cevap verirken kendimden utanıyorum. gerçekten.
ama daha önce de söylediğim gibi, sen burada araçsın sadece. sırf seninle aynı fikirde olan insanlara yazıyorum bunları.
sanırım beni tanrı olarak görüyorsun. yazdığım her yazıyı didik didik edip, "aha şimdi sıçtım ağzına" düşüncesiyle isyankar bir ergen gibi kıvrandığını biliyorum. çünkü çok bariz şekilde görünüyor bu. sen düşük zekalı bir insansın. gerçekten. bunu söylediğim zaman alınma, üzülme. bundan bir önceki yazıda karma heveslisi asalaklara bir şeyler söylemiştim ve sen kalktın bunu üzerine alındın. profiline bakan biri karmayla bir işin olmadığını bilemez mi sence? neden bu derece salaksın ki? gerçekten merak ediyorum bunu. bir de çelişkilerimden falan bahsetmişsin. kesinlikle var böyle bir şey. ama politik değil. duygusal olarak öyleyim. bir saat önce nefret ettiğim bir kıza bir saat sonra aşık olabilirim. yani dün sosyalist bugün amerikancı olanlardan değilim. her neyse.
ben tanrı değilim. ben tuvalete gidip sıçmaktan aciz bir insanım. mutfağa gitmek için taksi çağırabilecek kadar üşengeç bir insanım. ben kralım diye bir iddiada bulunmadım. kimseye herhangi bir şeyi kanıtlamak mecburiyetinde hissetmiyorum kendimi. ben insanlar ne düşünürse öyleyim. mesela amın oğlu dedin bana. bir başkası da orospu çocuğu olarak görür belki. bir diğeri hayatındaki tek adam olarak görür. bu beni gerçekten ilgilendirmiyor.
açığımı bulduğunu sandığın ne kadar argüman varsa istediğin zaman istediğin saatte buraya aktarıp "şimdi siktim belanı" diyerek kendince uzun uzun beni aşağılama imkanına sahipsin her zaman. istediğin kadar yaz çiz küfret, anlaştık mı? sana benden bir daha cevap gelmeyecek. ben tayyip erdoğan'a diğer 15 milyon insan gibi oy veren geri zekalı bir koyunum, anlaştık mı? chp mhp bdp ödp tkp o bu şu, istediğine oy ver, bu beni ilgilendirmiyor. ve senden rica ediyorum, lütfen bana bir daha mesaj atma.
son olarak, derslerini de ihmal etme. matematik zorlayabilir bu sene.
öncelikle son verdiğim cevaptan dolayı memnun değildim ve sildim. kendimi altta kalmış gibi hissettiğim için ve bir daha uzun bir süre internete giremeyeceğimi tahmin ettiğim için malesef bu salağa ikinci kez cevap vermek zorundayım.
bundan birkaç hafta önce bir gazla bir şeyler anlatmaya çalışmıştım bu salağa, fakat daha sonrasında gerçekten hayatımda hiçbir şeyden pişman olmadığım kadar pişman oldum.
genelde pişman olacağım işler yapmam. ama ilk defa bu kadar pişman oldum bu salağa laf anlatmaya çalıştığım için.
amına kodumun salağına gündemi hatırlatarak bir takılayım demiştim. kötü bir niyetim de yoktu. üstüne üstlük bunu da anlamaz diye entrynin sonuna "seviyoruz seni" yazdım. fakat bu salak kalkıp bana hakaret ederek cevap verdi.
ben şimdi bu salağa sorarım. madem kendi nick altına yazmaktan iğreniyordun, benim hiç cevap beklemeden yazdığım bir şeye neden böyle salakça bir cevap verdin?
e tabi böyle olunca bu sefer bana da cevap hakkı doğdu ve ben de bu cevap hakkımı kullandım.
gerizekalının eline ses kaydını verdim. daha ne yapabilirim ki? herifler rüşvet alırken videoya mı çekseydim? ya da tayyip'in oğluna işkence yapıp ağzından itiraf mı alsaydım? ne yapabilirdim?
yani eğer o ses kaydını dinleyip de hala tayyip'i savunabiliyorsa bir insan, koyundur. bunun başka bir açıklaması da yoktur. sen veya bir başkası.
ben tayyip erdoğan'a oy veren 15 milyon kişinin koyun olduğunu söylemedim. gerçekten akp'ye oy veren aklı başında ve dürüst insanlar da gördüm.
fakat bunların hiçbirisinin hırsızlığı savunacağını düşünmüyorum.
şimdi 15 milyonun içindeki koyunların oranlamasını yapmayacağım, ama şunu bil ki sen gerçekten koyunsun.
el kaideli orospu çocuklarına silah sevkiyatı yapan puştları savunacak kadar koyunsun.
kendi ülkenin dışında devam eden bir mezhep savaşı(!)nın tarafı olacak kadar koyunsun.
neden profilime esad'ın resmini koydum, çünkü bir yandan terörle, bir yandan abd ile, bir yandan dünyanın dört bir yanındaki istihbarat örgütleriyle mücadele etmek gerçekten sağlam bir göt ister.
kalkıp abd'nin yaptığı savaş çağrısına "her türlü saldırıya karşı koyacak gücümüz var" demek gerçekten çok sağlam bir göt ister.
esad kimyasal silah falan kullanmadı. esad'ın devam eden bir iç savaşta, devletin elindeki kimyasal silahları hiçbir teröristin olmadığı bir bölgede kullanıp, daha sonra bunu inkar etmesinin ne gibi bir maksadı olabilir?
bu silahları, arkasına her türlü istihbarat örgütünü almış bir terör örgütünün, bu istihbarat örgütlerinin ve sonradan kendilerine katılmış ordu mensuplarının yardımıyla devletin elinden çalarak masum insanlara karşı kullanıp, kamuoyu desteği oluşturmak için suçu da esad'ın üzerine yıkmaya çalışması çok daha mantıklı bir senaryo.
esad gargamel değil. esad vatanını seven bir adam.
esad vatanını el kaideli teröristlere bırakıp kaçmaktansa ölümü göze alabilecek kadar cesur bir adam.
bu öyle van minütçülük oynamaya benzemez.
ya da "biz kefenimizle yola çıktık"çılık yapmaya benzemez.
nato, suriye harekatının eşiğinden döndü.
kalkıp "bir daha da davos'a gelmem" demeye benzemiyor bu. anladın mı?
tabii ki anlamadın.
bana muhammed buazizi'nin kendini yaktığını söyledin. sanki bunu bilmiyormuşum gibi.
halbuki ben sosyal medyanın günümüzde örgütlenmek için en uygun mecra olduğunu anlatmak istemiştim. yani senin sandığın gibi basit bir mecra değil, koskoca bir arap dünyasının kaderini değiştirebilecek kadar önemli bir mecra olduğunu anlatmaya çalışmıştım. sen ise her zamanki orospu içgüdünle konuyu başka taraflara çektin.
buna "ad hominem jokeri" deniyordu yanlış hatırlamıyorsam. yoksa yanlış mı hatırlıyorum?
tabi bu kategoriye girecek bir puştluğun daha var o da bana ettiğin hakaretleri, hatta zamanında bana defalarca "orospu çocuğu" dediğini unutarak, sana "amın oğlu" dediğim için kendini mağdur gibi gösterip bu tartışmayı takip eden insanların aklını çelmeye çalışmandı.
seni neden tanrı gibi göreyim ki?
saian rumuzlu skeltah özentisi bir gerizekalı, senin yazına cevap verdi diye mi?
saian konusunda haklıydın, ben de sana haklı olduğunu söyledim. o kadar.
ayrıca saian dinleyecek kadar küçük beyinli bir mahluk olduğundan da bahsetmedim dikkat edersen.
ne oldu lan bir ara gidip albümünü falan imzalatmıştın bu gerizekalıya?
haha.
neyse ben bir şey demiyorum.
ben sadece immortal dinlediğin için bir sempati duymuştum sana karşı. başlarda aklı başında biri olduğunu sanmıştım.
fakat ne kadar sabit fikirli bir koyun olduğunu anladıktan sonra bu sempatim sıfırlandı.
çelişki derken emin ol siyasi çelişkilerden bahsetmiştim.
mesela arap baharı denen saçma sapan bir gaz organizasyonunu bir gerilla hareketi olarak görüp de sosyal medya üzerinden mizahi argümanlarla iktidarı eleştiren insanlara "zaaa tüvütüyden devyim yapüyüleeeeer" şeklinde düz bir koyun mantığıyla yaklaşmandan bahsetmiştim.
tabi burda mizah seviyesi "lanet olası fetoreller" düzeyinde olan bir salağın, domates çekirdeği kadar beyniyle bu insanları eleştirmeye çalışması da ayrı bir ironi.
fetoreller ne lan? zuhahaha.
mesela el kaide'yi amerika'nın yarattığını söyleyip de sırf şii cephesine karşı savaştığı için bu şerefsiz örgütü savunmandan bahsetmiştim.
ve aklıma gelmeyen bir ton saçmalıktan.
gerçekten sana bunu durduk yere söylediğimi mi sandın?
bu kadar salak mısın?
evet aslında salaksın. ama daha önce seni daha fazla rencide etmemek için ne kadar salak olduğunu söylememiştim. "sana salak demeyeceğim" demiştim. ama buna karşılık bana "düşük zekalısın" diyerek ne kadar karaktersiz bir pezevenk olduğunu da göstermiş oldun.
karma heveslisi olduğunu düşündüğün kişilere "oğlum bakın" ve "cehapeli" şeklinde hitap ettiğin için benim bunu üstüme alınmam gayet doğal. bunun için kimse düşük zekalı olmaz.
zeka kanıtlanabilir bir şeydir.
eğer zamanında annem izin verseydi ben henüz 5 yaşında 2. sınıfa geçmiş olacaktım.
bu zekayı kanıtlar mesela. ya da bir öğretmeninin ricasıyla doktora gidersin ve doktor senin ülkedeki %5'lik kesimin içinde olduğunu ve daha da gelişebileceğini söyler. bu zekayı kanıtlar.
gidip bir doktora sen de zeka seviyeni öğrenebilirsin. tabi sonuçlar bu cahil özgüvenini kaybetmene sebep olabilir. yani eğer bu riski göze alabileceksen git. onu baştan söylemiş olayım.
son olarak ben kimsenin bana kırılmasını, darılmasını, benden nefret etmesini istemem. bir şekilde yanlışlarımı düzeltmeye çalışırım. insanlar benim bir davranışımı beğenmediyse, bunu elimden geldiğince düzeltmeye çalıştım. her zaman böyle yaptım ve bundan sonra da böyle yapacağım.
bana ettiğin küfürlerden dolayı sana hakkımı helal ediyorum.
sen de benim sana ettiğim küfürlerden dolayı bana hakkını helal et.
emin ol adana'ya bile düşsem, haberin olmayacak.
ezberlediği 4-5 kalıbı tekrarlayıp halkı devamlı aşağılayarak "akplilere nasıl qapaq yaptık ama swh swh" diye tatmin olan hanzolardan farklı olarak bilgili bir yazar. hani şu dünya siyasetinin nasıl işlediğinden bihaber olup da yeri geldiğinde dış politika uzmanı kesilen ama "hüloğğğ, göt kılı, koyun, makarna kömür" yazmaktan başka bir işlevi olmayan hanzolar var ya, bunların tam tersine, iyi tespitleri var. anlamadığı şeyler hakkında ahkam kesmediğinden olsa gerek yazıları sıkıcılıktan uzak ve öğretici.
son günlerde biraz durgun ama işlerinin yoğun olduğunu belirtmişti bir entryde. olsun. böyle donanımlı yazarları sözlükte görmek gerçekten güzel.
hola hermano * ! ya da hermano mayor * ! abi demeye çalıştım. google translate'den çevirince böyle ikilemde kalıyorum işte. ama seneye ona ihtiyacım kalmayacak. çünkü ispanyolcayı öğreneceğim. sen de öğren, büşra da öğrensin. kendi aramızda konuşuruz, kimse anlamaz. hehe, çok eğlenceli olur. hem zaten türkçe'den sonra en güzel dil ispanyolca. ben seviyorum, sen seviyorsun. e biz seviyorsak büşra da sever. neyse neyse. karne hediyem için sana burdan da ayrıca çok teşekkür ederim. kendin gitmiş almışsın, prensese diye de yazmışsın, uğraşmışsın. o kadar çok sevindim ki. tamam çok zor bir şey olmayabilir belki ama olsun, ben çok sevdim. doğum günümde çizdiklerin, bu, beni güldürmek için uğraşman, daha bir sürü şey var. bunların hepsi çok hoşuma gidiyor, çok mutlu oluyorum. sanki gerçekten abimmişsin gibi. çevremdekiler, öyle internetten abi mi olur, seni o kadar sevdiğine inanmıyorum falan diyorlar ama ben inanıyorum. sen ve büşra beni seviyorsunuz, ben de sizi seviyorum. aynı şehirde olmamamız yakın olamayacağımız anlamına gelmez. hem bir gün buluşup... napıcaktık ya? sen mi büşra mı bir şey demiştiniz... unuttum ama illa ki yapacak bir şeyler buluruz. illa bir şey yapmamız gerekmez ki hem, beraber olsak yeter. ha ama bir eminem konserine gitsek fena olmaz hani. tabii eminem'i görüp sizi unutunca bana darılırsanız bilemem... şaka yapıyorum şaka hehehe. söz konusu eminem bile olsa sizi unutmam ki ben. çünkü sizi çok seviyorum. sen, sen, sen! sen bizim imla klavuzumuzsun! sen türkçe öğretmeni olmalıymışsın. olsana hakikaten ya. ama ilkokullara ders vermelisin. çünkü, yani ben, altıncı sınıftan sonra insanların türkçe'yi yapamamalarını, anlamıyorum ve sinir oluyorum. kendi dilin sonuçta, ne kadar zor olabilir ki? sen de sinir oluyorsundur belki, o yüzden dedim işte. genelse seninle sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeyler aynı. böyle olmasını da seviyorum. aynı kafadan olmak güzel, tuğçe'yle de böyleyiz. onunla daha az uyuşuyoruz ama yine de birbirimizin en iyi arkadaşıyız. işte yine tıkandım, anlatacak başka bir şey gelmiyor aklıma. zaten her gün konuşuyoruz seninle. ben her gün ne olduysa yazıyorum sana ve büşra'ya. belki büşra'ya daha fazla yazıyorum, işte burada kıskanmalısın. ha bir de senden önce göreceğim büşra'yı, bunu da kıskanacaktın zaten. ama bak, ben büşra'yı senden daha çok seviyorum, büşra da beni senden daha çok seviyor diye üzülme, çünkü öyle değil. ikinizi de eşit seviyorum ben. ama büşra'nın beni daha çok sevdiği doğru, hahaha. sütlaç yaptığında, sütlacın üçte ikisini bana vereceğini söylemiş miydim? neyse, doğum günü kutlamak için gelmiştim ben. animasyonda iyi değilim. zaten var olan bir anime karakterini çizdim yine. sanırım adı nyuu. eline kaşık eklemeye çalıştım. kaşığı animasyonlarda nasıl yaparlar bilemedim ama kaşık olduğu belli. hehe.
doğum gününü en içten dileklerimle kutlar ve hayatım boyunca bana çikolata almanı dilerim. * https://galeri.uludagsozluk.com/r/571282/+
aha bak nyuu süt anlamına geliyormuş. böyle tesadüf görülmedi. animenin adı da elfen liedmiş.
Felipe Andres Coronel (d. 19 Şubat 1978), sahne adıyla Immortal Technique, Afro-Peru kökenli Amerikalı rapçi ve aktivist. Lima, Peru'da doğdu ve Harlem, New York'ta büyüdü. Şarkılarında sınıf mücadelesi, yoksulluk, din, devlet ve ırkçılık gibi konulardan söz eder.
adam harbiden on numara yazar. sanki yer altı edebiyatı denemeleri yapıyormuş gibi yazıyor. az var lan sözlüklerde böyle adamlardan. hele ki uludağ sözlük gibi barzo yatağı yerlerde daha da az bulunur.
lan olum demek ki yalnız değilmişim sözlükte. **
bir de dikkat ettim birkaç arkadaş uzun uzun yazılar yazmış nick altına, tabi o da yazmış. ama ne yazılar. hepsi mükemmel. hepsi herkesin samimi bir dostla kafaları çekerken etmek istediği muhabbetlerin hemen hemen aynıları.
hayır anlamadığım konu bu arkadaşın nick altına uzun bir şeyler yazmayanları sikiyorlar mı? bu mudur yani. *
bu herifle meksika'da doğup Acapulco'da gramlardan ibaret uyuşturucu için motorlu testere ile kafa kesmek vardı aslında.
mantar yaşıyoruz öyle de öleceğiz. sonra yine biteceğiz; bir mantar gibi.
2010-2011 zamanlarında yazdıklarını çok severek takip ettigim adanalı bir kardeşimizdi. Adınıda hatırladım hatırlayacağim.* Eskiden yazdigin gibi rus yapimi silahlar illuminati nukleer guc konulu bilgilerini ozledik reyiz. Cemaate orgut demissin tarihci basgana sallamissin. Siktir et sen onu bunu gladyoyu natoyu yaz okuyalim.
la senin kafanın tasını sikeyim bebe.
demiyon ki; tırsardım ben yazamazdım ama işsiz gibi de olanı biteni araştırır, senin sikinde olmaz imam çok sallamazsın buraları diye sana rica ederdim de, "onu yönlendirirdim " diyon he?
uzun zamandır yokum diye mi la bu özgüven lülük seni?
benim hala daha sikimde olmuyo la bebe bu sözlük son bi kaç zamandır uğramıyorum he doğrudur.
uğradığımda da bok çuvalından farksız suratı olan o suratla uludağ sözlüğün moderasyıonuna istediğini yaptıran bir hatunun nickaltına her seferinde " dünya kadar malın olacağına fındık kadar amın olsun" yazıyorum diye çaylak ediliyorum. heralde bi 3 4 ay olmuştur. 15 günde sadece iki entry yazabiliyorum oda o salak karıya. gün içinde duruyor orda, daha sonra bu gidiyor yavşıyor moderasyona, moderasyon da entryi silmiyor direk beni çaylak yapıyor.
yani sözün özü amk sözlüğünde "dünya kadar malın olacağına fındık kadar amın olsun" lafı çaylaklık sebebi.
pekı sözlükte böyle bir başlığın açılmasına, başlığı açanın çaylak yapılmamasına sebebiyet veren yavşaklar kım??
am delileri?
amsalaklar.
am budalaları.
fındık kadar ama dunyaları verecek gevşekler.
amcıklar!
anladın? yani siktir et cok fazla takılma balık baştan kokar.
imam osurursa cemaat sıçar.
sözlüğün başı ne ki kıçı ne olsun?
ayrıca ben şimdi gidiyorum o kaltağa yine aynı şeyi yazıcam, yine bi 15 20 gün olmam buralarda. geldiğimde yine yazıcam o karının fındık kadar amı oldugu için şu sözlükte bi sik sayıldıgını anlatıcam ama olsun. senden ricam sakın ha gelip nickaltıma laf falan sokma caylakken cevap veremezsem verem olurum.
(#23978509) ilk paragraf benimle ilgili olduğu için ilk paragrafa cevap vereyim.
tırsmak ne demek lan? haha. nerdeyiz? vietnam savaşında vietcong gerillalarına karşı mücadele mi veriyoruz. neymiş, tırsıyormuş. sana benimle ilgili kalın bir dosya gerek sanırım. arşivleri tara ki götün yıllık ihtiyacını karşılasın. her şeyi kendine pay etme. ben sana lojistik destek sağlamıyor muydum götveren? niye inkar ve asimilasyon politikası uyguluyorsun şimdi. işsiz işsiz takılıyormuşum da ama yazmaya korkuyormuşum bilmem ne. bi de özgüven falan demişin, en çok ona güldüm. keşke otoriteden izin alsaydım haha. lan yoğurt, gestapo mu kesildin başımıza. burayı siklememek sadece senin tekelinde mi? auuu çok cool. hee bak, siklemediğin bir ortamdan uçurulunca bir kez daha gelme anladın mı. millet güler sonra. haa geleceksen de 'buralar sikimde olmaz' triplerine girip götoşluk yapma. ben de son iki yıldır ciddi manada iğreniyorum burdan ama bak hala burdayım.
1915 olaylarına soykırım denildiğinde sinirden kuduran, ama ülkemizdeki 12 milyon kürdün katledilmesinin hayalini kuran, "kürtlerin en büyük yavşaklığı nefes almalarıdır" diyen kereviz beyinlileri oturdukları yerde telekinezi yoluyla sikmeye karar vermiş. ne de güzel etmiş. ellerine sağlık.
onun ak dediğine ben çoğu zaman kara derim, ama adam yazıyor hocu yazıyor. klavye başından "boşuna mı 98 yıl ceza istendi hakkında" diyen pembe ojeliler, hobiolarak ırkçılık yapanlar, kerevizi kürt yarağı sananlar ve ille de kendisi diyen polis şakşakçıları gibi işkembe-i kübradan sallamıyor.
kavga da ettim kendisiyle ama seviyorum onu, seviyorum kendine has tarzını.