Kuruluşun 14–26 Ekim tarihlerindeki Türkiye ziyaretleri sonrasında bir heyet tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’nin para politikalarını sıkılaştırması yönünde atacağı adımlarla birlikte Merkez Bankası’na daha fazla bağımsızlık tanınması konusunda vurgu yapıldı.
Raporda, “Bu tür hamleler, enflasyonu kalıcı bir şekilde düşürmeye yardımcı olacak ve rezervlerin zaman içinde yeniden oluşturulmasına izin verecek” ifadeleri yer aldı.
Değerlendirmede yüksek enflasyon ve yükselen mali riskler göz önüne alındığında sıkı maliye politikasının kırılgan kesimlere yönelik hedefli yardımlar yapılmasına imkan sağlayacağı ifade edildi.
Bu hamlelerin uygulanmasıyla birlikte enflasyonda yaşanacak düşüşün ardından, devletin finansal piyasalarda ve kredi tahsisinde daha az rol oynaması için Kur Korumalı Mevduat dahil makro ihtiyati ve düzenleyici önlemler aşamalı olarak kaldırılması da önerilerin arasında yer aldı.
450 milyar dolar dış borcun var ve 1 trilyon dolar civarında yabancı iştirakçiler de düşünülürse...
adamlar kendi parasını sermayelerini düşünüyor ve biz freni patlayan kamyon gibi seçimleri de hesap eden ekonomi yönetimi sayesinde yokuş aşağı gidiyoruz.
örn: satılan her ilacın %95'lik kısmı yabancı ilaç olup parasını alamayan tedarikçinin dava açması vb yanı sıra ödemeler dengesi düşünülürse, finansman maliyeti açısından faizi düşük tutmak enflasyon etkisini faizlere yansıtmamak ekonomik çılgınlıktır.
ekonomik krizlerde faizi düşük tutmak, tıpkı yangın söndürücü tüpün içine co2 kkt (karbondioksit kuru kimyevi toz) yerine propan koymak gibidir.
