Efenim istanbul kartal da 10 katlı bir bina çöktü.
30 küsür yıldır ben buralarda oturuyorum, binaların çoğunda kaçak yapılanma, imarsızlık diz boyu.
maltepe ve kartal da ortalama bina yaşı 37-40 dersem abartmış olmam. bu binaların yapımı sırasında hangi düzenleme, denetleme ve kullanılan inşaat malzemesinin kalitesi vs bakılmıştır belli değil, kaldı ki şuan yeni yapılan binalarda da bu belli değil!
misal aşağıdaki vahim olayda habere konu olan çöken binadan örnekler alınıp incelensin, çevre binalarla karşılaştırılsın çıkacak sonuç korkunç bir şekilde benzer olacaktır. ve bahse varım ilgili oranlar yeni yapılan binalarda da benzer olacaktır.
istanbul depreminde neler olacağını bir düşünün...
tuzladan kadıköy hattına kadar bölgede, sahilin hemen dibine yani marmara fayının üzerine 10 ve üzeri katlı binalar diktiler... ! depremde katliam olacak...!!!
bunu ben söylemiyorum, tee japonyadan, fransadan gelip aylar, yıllarca kuzey anadolu fay hattı'nı inceleyen jeoloji ve sismoloji prof ları söylüyor.
ve efenim, kartalda çöken bina için içişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum un açıklamalarında ki ifadeye dikkat buyurunuz !
"imarda 5-6 kat görünüp yerinde 8-10 kat olan binalar var. Bunların tespitlerini yapacağız. Şu an önceliğimiz göçük altındaki vatandaşlarımızın hayatı."
peki anasını sktiğimin yerinde neden imar affı yapıyorsunuz ?
ya biz millet olarak sıkıntılıyız... bu imar affı hem hükümete yarıyor hemde kaçak yapılaşmayı yapanlara
KAÇAK KATların olduğu binalarda yasal herhangi bir güvence sağlamayan af/kanun.
Devlet diyor ki; 'ben kaçak katınızı elektrik/su aboneliği için yasallaştırırım, iskanlı gösteririm ama çökmesine karışmam.'
Yani çökmeye, yıkılmaya karşı bir güvence vermiyor. Hatta kanun ilk çıktığında kaçak katlar için sigorta şirketlerinin ne gibi sigorta bedelleri çıkartacakları dahi düşünce sebebiydi. Yani kanuna göre 'imar affından faydalanmış dahi olsa' kaçak katın sorumlusu olanlar -yani yapanlar- bu çökmenin de sorumlusudur.
imar affının çok eksik yönü var mı? Var.
Aceleyle çıkarıldı mı? Çıkarıldı.
Vatandaş ve çevre odaklı mı? Hayır. Tamamen ekonomiyi bitirmiş Tayyip'in son çırpınışıydı.
Ama eleştirirken de okumak, kanuna göz gezdirmekte fayda var. O kadar acele çıkarıldı ki, kapsamı 6 sayfa bir şey zaten. Açın okuyun.
Deprem bölgesinde olan ülkemizde asla yapılmaması gereken uygulama.
Tamam, Yapın ama hiç olmazsa imar açısından deprem yangın sel vb afetlere, alt katları yanıcı patlayıcı il yeri depo olarak kullanılan veya petrol istasyonları, yüksek gerilim hatları, ana şebeke (su doğalgaz trafo patlamaları) alanlarından uzak olması vb durumları gözönüne alarak bu kriterlere uygun bir af çıkarın.
2016 yılının yaz aylarında istanbul'un 5.8 büyüklüğündeki bir depremle sallanmış. kimsenin hissetmediği bu depremin "yavaş deprem" olduğu ve 50 gün boyunca devam ettiği ortaya çıktı. Uzmanlar bu tür depremlerin ne gibi sonuçları olacağına dair incelemelerin devam ettiğini açıkladı.
Bu vb nice durumlar nasıl bir felâket yaşayacağımızı bize hatırlatıyor ve çöken binalar bize bunu örnek olarak gösteriyor.
Biz hala sırf para kaygısı gelir amaçlı bu hukukuzlukları yağmayı af ile ödüllendirip tapu veriyoruz ve güle güle otur değil de güle güle öl diyoruz.
öleceksiniz de...
her zaman olduğu gibi kanuna, hukuka uygun davranan vatandaşların enayi yerine konulduğu; yasayı, hukuku, imarı sallamayan vatandaşların ise (özel durumlar hariç) ödüllendirildiği uygulama.
binaların depreme dayanıklılığı, çevre güvenliği, estetik gibi konular "sıcak para" uğruna göz ardı edilmiyordur diye düşünmek istiyor insan.
aslında baştan aşağı çözümsüzlükle dolu bir sistemle yaşadığımızı gösteriyor.
adam, kente göçüyor. o mücadelenin içinde başımızı sokacak bir evimiz olsun diyor, güç bela ev inşa ediyor. bırakın projeyi, yasayı, yönetmeliği adamın tapusu bile yok.
yıkmıyorsun. ses çıkarmıyorsun. abonelik alamıyorlar, tapuları yok, güvenceleri yok. bu mağduriyeti çözeyim diye af getiriyorsun, sistem daha da boklaşıyor.
devlet, tam olarak bunun için var aslında.
tapulu olmayan malıma ev yapmıyorum ben arkadaşlar. manyak mıyım? ama insanları da anlamaya çalışıyorum. cahili de var köylü kurnazı da var, rantçısı da var sefalet için de yaşayanı da.
peki ne olmalı?
yıkılmalı kardeşim. performans testinden geçemeyen her ev peyder pey yıkılmalı. ama insanları da mağdur etmemeli. kentsel dönüşüm dediğin müteahhide gelir kapısı değildir.
dönüşümü devlet yapar.
ailemin oturduğu ev merkezi bir yerde, değerli bir konumda. ama eski, daha fenası riskli. yok işte o apartmanı yıktırıp depreme dayanıklı bir hale dönüştürecek gücüm yok. müteahhit için dönüştürmeye değer kar yok.
ee devlet napıyor? parasız eğitim, tam donanımlı sağlık hizmeti, ucuz ulaşım, vatandaşının can güvenliği. bu kadar basit arkadaş. devlet dediğin bunu yapar. önce bunları yapar. bunun hükümetle alakası yok, aslında bunun devletle de alakası yok.
biz, buyuz. biz, menfaatçi, paragöz, saygısız, gaspçı bir toplumuz. devletten bunları talep etmiyoruz.
tapum yok; tapu versin.
oğlum çok; torpille iş versin.
ufak tefek vergi kaçırıyorum; göz yumsun.
vatandaşın talebi bu olunca devlet de buna eğiliyor. yoksa imar affı 60 senedir değişik şekillerde uygulanıyor.
sen, ben, ufak hesaplar peşinde koşunca, senden benden oluşan devlet de ufak hesaplar peşinde koşuyor. bu kadar basittir açmazımız.
Amerikalı yazar Joseph Heller tarafından kaleme alınan Catch 22 (Türkçesi : Madde 22) adlı hicivli ve kısmen tarihsel romanında bir kısmında bir çıkmaza girilmiştir.
Bu çıkmaz şöyledir :
ikinci Dünya Savaşı’nda yaptıkları işin vahşeti ve duydukları korku nedeniyle psikolojileri bozulan pilotlar bunu kanıtlamaları halinde erken terhis edilmektedir.
Bundan dolayı pek çok pilot psikolojilerinin bozuk olduğunu söyleyerek ayrılmak istediğini söyler ancak ordu böyle bir sebepten dolayı askerlerini kaybetmek istemez ve “eğer psikolojinizin bozulduğunu, kafayı yediğinizi idrak edebiliyorsanız bu sizin akıl sağlığınızın ve muhakeme gücünüzün hala yerinde olduğunu gösterir” şeklinde cevap verir. Böylece askerler için çıkış yolu kalmaz.
Yani delirdiğinizi biliyorsanız deli değilsinizdir.
Günlük hayata örneklendirecek olursak :
- Yeni mezun ve iş arayan birini düşünelim.Ve bütün işyerlerininde tecrübeli eleman aradıklarını.Böyle bir durumda bu kişinin deneyim kazanması için işe girmesi gerekecek, işe girmesi içinde deneyim kazanması gerekecek yani çıkmaza girilecektir.
- Arabanızın anahtarlarını arabanın içinde unuttuğunuzu ve kapının kilitli olduğunu düşünün.Bu durumda anahtarı almak için arabayı açmak gerekecek, arabayı açmak içinde anahtarınız olması gerekecek.
"Catch-22" ibaresi, "sorunlu bir durumda tek çözümün, sorunun özünde olan bir durum ya da kural tarafından engellenmesi" anlamında ingilizce'de kullanıma girmiştir.Kısaca Türkçe'de kısır döngü dediğimiz şeydir aslında.
