"kafirlere hadlerini bildireceğim" gazıyla hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığı konular üzerinden dinlerini savunmaya kalkan; ilkel, zayıf bir felsefe ve düpedüz ahlaksızlığı erdem bellemiş bir din bilgisi ile madara olmaktan köseleye dönmüş sıfatları artık "yüzsüz" tabirine bile rahmet okutacak hale gelmiş, ve ancak "allah, kuran, peygamber" kelimelerinden tılsımlanmış ve kendilerinden bir kaç gömlek daha cahil bir tayfaya hitab edebilen zırt erenlerin hüsran macerası.
kendilerine sinek boku kadar saygı beslemek hataların en büyüğüdür: zira dertleri tasaları hiçbir zaman "aman neyi ne kadar biliyoruz" olmamıştır, sikimsonik laf kalabalığı ile samimiyetsiz jargon sidiği yarıştırarak ana konuları bulandırma, söyleneni kasten çarpıtma ve psikopat bir fanteziye güruh temin etmeye koşullanmış iğrenç bir frekansta yayın yapmaya israrla devam etmişlerdir. kendilerinden olmayana karşı her daim hazırda bulundurdukları hakaret etme silahları kendi dinlerine döndürüldüğü zaman "saygı" diye sahte bir dilenciliğe soyunmuştur.
yeri gelmiş kendi kutsal kitaplarının ayetlerini bile yok saymış ve çarpıtmış, yeri gelmiş adaletsizliği ve ayrımcılığı "hak" diye yüceltebilmiş ve yeri gelince diğer insanların neler yaşadığını, insanlığın ne safhalardan geçtiğini ve yine insanlığın icat ve yaratımlarını terbiyesizce görmezden gelmeye çalışmışlardır. neden? çünkü yeryüzünde tek insan grubu kendileridir, diğer herkes figürandır, diğer herşey masal kitaplarındaki şeytanın oyunlarıdır, zaten bütün evren, atomlar, vs. bunların baş masalcılarının yüzü suyu hürmetine "mükemmel" olarak yaratılmıştır. ama bu mükemmellik de pek kesmemiştir ki öbür tarafta daha da mükemmel sonsuz cennet hülyasıyla gerçeği de "yalan" olarak idrak etmeye koşullanmışlar.
bunların mevlana geçineni de, yardımsever ayağına yatanı da, hoşgörü taklidi yapanı da, demokrasi diye aslında sikinde bile olmayan bir kavramı pişirip pişirip pazarlayanı da, zulüm görüyoruz diye yırtınanı da külliyen bu soludukları yalan atmosferinde osuruk esintilerinden başka bir anlam taşımaz. bunların tek bir kaygısı vardır, o da ne halta yaradığı belli olmayan imanlarını diğer insanlar üzerine dikte ettirmek; ama bunu yaparken diğer insanların ortaya koyduğu herşeye saldırmak ve reddetmek. ne var ki, artık insan toplumlarının bin yıllık kültür ve gelenek duvarları delindi, o deliklerden içerde biriken irinler de dışarı akacak, dışarıdan gelen akıl fikir de içeri girecek. ve bu din kafalar bu kez saklanamayacak, bağırsaklarında biriktirdiklerini eşek gibi ortaya dökecek. ondan sonra ister çıkardıklarının ortasında durup tepinmeye devam ederler, isterlerse bir adım atıp kendilerini temizler ve ferahlarlar.
geriye kalan insanlığın çok da bir tarafındaydı ne yapacakları...