insanların hayat stiline zere saygı göstermeyen, gavur izmir'in; çakma avrupalıları yüzünden hayatı mahvolan bir bayan olmaktır.
her yerde ulu orta sevişen çiftlerin, nefsi tahrik etmesi; baldırı çıplak kadınların nefretli bakışları arasında yaşamak elbette, ziyadesiyle zor bir durumdur.
böyle bir bayan tanımıştım. ismi zeynep idi. tatlı, naif, güzel gülen ve çok güzel gamzeleri olan bir arkadaşımdı. onu ziyaret için gittiğim izmir'de, ortamın iğrençliği, sapkınlık ve fuhuş kokan sokakların lacivert imgeleri hala zihnimdedir. laiklik, modernlik, çağdaşlık gibi kavramların içi boşaltılmış; zevke ve ahlaktan yoksun, hayvani bir hayat tarzına kavuşmuşlardı.
zeynebim orada, o canavarlar arasında solmuş, gamzeleri dolmuş ve ruhen çökmüş bitmişti. onun o güzel gözlerinde, insanalrın onu ötelemesi ve ucube gözüyle bakmasından mütevellit derin bir isyan sezmiştim. bu yoz memleketen ayrılmadan önce; zeynebimide yanımda götürmek istedim ve ona dedim ki:
-zeynep gel benimle, mevlananın şehrinde yaşayalım. orası dünyanın en imanlı memleketidir. orada evlilik dışı sevişen tek insan bile yoktur. bu mübarek şehirde tek baldırı çıplak bile göremezsin. gel seni konyaya götüreyim; hem etli ekmek te yeriz.
bana cevabı net ve acı oldu.
-zulümden kaçarak, onları yokedemeyiz. ben burada kalacağım.
o esnada mübarek bedenim titremeye başladı. imanın aşkını, kalbimde ilk hissettiğim andan beri böyle bir flaşing yaşamamıştım. sevgili zeynebimi bu lanetli yerde tek başıma bırakamayacağımı anladım.
şimdi evliyiz onunla, iki oğlumuz oldu hamdolsun. üçüncüsüde yolda * .allah herkese benim kadar mutlu olma fırsatı versin. selametle.
tanım: kendini kaybetmiş bir toplulukta, saf ve temiz olarak yaşama mücadelesi.