imamı azam üstün biyoloji bilgisiyle gereken ibreti dayamış , biyoloji tartışmak için biyoloji bilmeden biyoloji bilenlere nasıl kapak yapılabileceğini o dönemde de göstermiş.
imamı azam'ın verdiği örnekle aşağıdaki eğitimlere gerek olmadığını ibretlik örneği ile ispatlamıştır.
1)evrimsel biyoloji
2)jeoloji ve jeofizik
3)gen bilimi
4)antropoloji
5)fenotip bilimi
6)arkeooloji
7)Paleontoloji
8)bipedalism
9)temel biyoloji
10)biokimya
11)biofizik
12)Hematoloji ve Kan Grupları
13)Embriyoloji
14)genel tıp
15) Psikoloji ve Psikiyatri
ve yüzlerce alt dal
hiçbirine ve hiçbirinin dediği evrim öğretisine gerek yok imam azamdan ibreti al işine bak
cahil tayfanın son uydurması. ben ateist değilim, inançlı biriyim lakin dünyanın 'tesadüf' eseri oluştuğunu iddia eden ateistlerin o iddalarındaki tesadüf ile snein uydurma hikayende bahsi geçen tesadüf kavramlarının içeriği çok farklı. o ateistler tesadüfü açıklarken nedenlerini ortaya koyuyorlar, koymak için uğraşıyorlar deneyler yapıyorlar. yani senin anlayacağın dille şöyle diyorlar;
''ağacın kökü çürüdüğünden ağaç devrildi, devrilen ağaç toprak kaymasının etkisiyle nehire sürüklendi. suyun kaldırma kuvvetiyle ağaç suda batmadı ve havada kaldı, rüzgarın etkisi ve akıntının gücüyle de nehrin karşı tarafına doğru sürüklenen ağacın üzerine bindi ve karşıya geçti''
imamı azam ebu hanefi (k.s) nin ateistlere kapak yaptığı kıssa
bir gün devrin ateistleri toplanmış ve dünyanın "tesadüf" eseri oluştuğunu imamı azama kabul ettirmeye çalışmışlar. tartışmak istemişler, imamı azam da "tamam yarın şurada şu vakitte tartışalım bu konuyu" demiş. ertesi gün olmuş ve imamı azam gecikmiş. neden geciktiğini soranlara imamı azam şöyle bir cevap vermiş;
+ buraya gelmek için nehrin öbür tarafına geçmem gerekiyordu ama bunun için bir sandal gerekiyordu. bende bekledim, ağaç dalları kendiliğinden yere düştü, sonra onlar kendi kendine birleştiler ve kendiliğinden bir sandal oldular. bende bu sürece beklemek zorunda kaldım o yüzden geç kaldım.
filozoflar;
-ya dalga mı geçiyorsun sen bizimle, hiç ağaç dalları kendi kendine yere düşüp kendi kendine sandal olurlar mı?
+ bre cahiller, ağaçların kendi kendine tesadüfen sandal olabileceklerine inanmıyorsunuz da dünyanın tesadüf eseri oluştuğuna nasıl inanıyorsunuz!
giriş gelişme sonucu aynı olan klişeleşmiş hikaye. kahramanı sonunda hep birleşik devletler çıkan hollywood yapımı tadında bir kurgu. devrin ateistleri toplanıyor imamı azamla tartışmaya gidiyorlar her seferinde olduğu gibi ayarı yiyip dönüyorlar. insanların inançlarını kuvvetlendirmek için böyle hikayelere ihtiyaç var.
bir gün devrin ateistleri toplanmışmış ve imamı azama gitmişlermiş! haha, gerisini okumaya gerek yok zaten. aynı girizgaha sahip, daha eğlenceli temel fıkraları da mevcut, geçiniz.
bir de evrenin oluşumunu ağaçların nehre dökülüp sandal olması ile karşılaştıran birine "imam" diye hürmet gösteren dangalak dinci tayfa var ki durumları gerçekten acınası. cehaletleri öyle bir gazla büyüyor ki cevap veremedikleri her konuya "evvel-ahir" diye zırvalamalarla açıklama getirmeye çalışıyorlar.
bilimsel bir teoriye sahip olan ve her yönüyle bilim çevrelerinde kesin kabul görmüş olan evrimi kıt zekalarıyla "maymundan mı geldik yea eki eki" şeklinde yorumlayanlar kendilerinin çamurdan, hatta erkeklerinin kaburgasından yaratıldığına inanmaya devam edebilir. salaklığın sonu yok tabi...
imam azam'a hakaret olduğunu düşündüğüm hikayedir.
sanırım dönemim alimi günümüzdeki bir çok evrim karşıtı kör cahilin yaptığı gibi evrim çürütmeye çalışmamıştır.
ayrıca ateistlere bir çok bilmiş bilmiş sorular sorulmuş, zaten soru daha sorulurken hele biri gelsinde oltaya yamultayım amacıyla sorulduğu için akıllı bir evrim savunucusu asla cevap vermeyecektir.
kendiniz google ı kullanarak harun yahya harici tam anlamıyla bilimsel kaynakları kullanarak kendinizi geliştirebilirsiniz
bizler kimsenin kafasına zorla bir şey sokamayız öğrenmek isteyen gider öğrenir kardeşim.
hem evrim temeli öğretmeye çalışacağız hemde cahil bilmişliği çekeceğiz yok öyle yağma .
richard dawkins'in kanırta kanırta sikertmiş olduğu anlayıştır. zira ordaki tesadüf yobazların anladığı şekilde tesadüf değil matematiksel olan olasılıktır ya sen kısaca şunu adam akıllı bir izle
ve sıradan bir ateist olan ateistvaiz de, imam-ı azam'a sorar;
dünyanın tesadüf sonucu oluştuğuna inanmıyorsun da, bu kadar düzenli bir kainatı yarattığını iddia ettiğin tanrı'nın, hep var olduğuna ve kendiliğinden var olduğuna nasıl inanıyorsun?
not: sorunun muhatabı olan ebu hanife yaşamadığından, onun takipçileri bu soruma cevap verebilirler.
(ateistvaiz, 14.12.2012 10:59)
(bkz: cehalet örneği)
allah hakkında bilgisi olmadığı halde yorum yapmaya çalışan insanların harcadığı çabaları gösteren önerme.
birazcık bilgisi olan kişi allahın evvel ve de ahir olduğunu bilir. sadece tek mantıkla araştırmaz, her kaynağı araştırır ve bilmediği şeyler hakkında atıp tutmaz.
Sözlükte "zaman veya rütbe bakımından önce gelen şeye evvel; sonra gelen şeye de âhir" denir. Bu kavramlar Allah'ın sıfatı olarak, sadece Hadîd Sûresinin 3. âyetinde geçmiştir. "O evveldir, âhirdir..." Allah'ın sıfatı olarak evvel ve âhir, ilk varlık ve yaşamaya devam edecek olan son varlık, öncesi ve sonrası bulunmayan demektir. Hiçbir şey yok iken O vardı. Her şey yok olacak, O yine var olmaya devam edecektir. Yaratıkların bir evveli, bir de sonu vardır. Yaratıklar yok iken vâr edilmişler, bir gün bunların varlığı son bulacaktır. Allah'ın varlığının ise öncesi ve sonrası yoktur, yani O'nun yok olduğu bir zaman mevcut olmadığı gibi hiçbir zaman da yok olmayacaktır. Varlıkları ve zamanı var eden de Allah'tır.
Allah'ın zatî sıfatlarından kıdem ve bekâ, evvel ve âhir ismine râcidir. Evvel ve âhir, kadîm ve bâkî, ezelî ve ebedî demektir.
"...O'nun zatından başka her şey helâk olacaktır..." (Kasas, 28/88), "...Yeryüzünde bulunan her şey yok olacaktır. Yalnız celal ve ikram sahibi Rabbi'nin zatı bâkî kalacaktır." (Rahmân, 55/26-27) âyetleri Allah'ın âhir olduğunu; "Allah, her şeyin yaratıcısıdır..." (Zümer, 39/62), "Allah'tan başka yaratıcı mı var?..." (Fâtır, 35/3) âyetleri de Allah'ın evvel olduğunu ifade eder.
Peygamberimizin şu hadisi evvel ve âhir isimlerini açıklamaktadır: "Allah'ım! Sen evvelsin. Senden önce hiçbir şey yoktur. Sen, âhirsin. Senden sonra da hiçbir şey olmayacaktır..." (Müslim, Zikir, 60; ibn Mâce, Dua, 2; Ahmed, I, 404).
"Evvel" ve "âhir" isimleri Tirmizî ve ibn Mâce'nin el-esmâü'l-hüsnâ ile ilgili rivâyetinde de geçmiştir (Tirmizî, Deavat, 83; ibn Mâce, dua, 10). (i.K
çünkü bu kadar güçlü bir yaratıcının hep var olmadığı, ezelden beri olmadığı durumu olsaydı yaratıcıya olan inancın da bir mantık hatası olurdu diye cevap verilebilir. sonuçta yaratıcının yani Allahın doğrulmamış olması doğrulmuş olmasından daha mantıklı değil midir? onu da yaratan olsaydı, onu yaratan kim olur du, onu yaratan kim olur du ... diye giderdi.