bu ülkenin sorunu ne ekonomistlerin, ne sosyologların, ne psikiyatristlerin, ne generallerin-örn: atatürk, ne liderlerin alanına girer. bu ülkenin bir tek sorunu var ve bu sorun da nörologların ilgi alanına girer. aslında neye inanırsanız inanın tanrı'nın bile ilgi alanına girmez. öyle ya, aklını kullanmayan insanlara toplumlara tanrı bile yardım edemez.
daha önce de yazmıştım, her yüzyıl bir toplumsal gelişme/olaylar ile anılmıştır. 21yy da tüm dünya genelinde bariz olarak örnekleriyle yaşanılan cehaletle 21.yy cehaletin yüzyılı olarak yaşanacak.
amerika'ya bakın, fransa'ya bakın, ingiltere'ye bakın...
bu örnekleri çoğaltmak mümkün, bu ülkelerin iktidarlarına/ülke yönetimine seçilen insanlara, insanların lider diye seçip oy attığı insanlara bakın.
devletin, kendi toplumunun, insanlığın geleceğine etki eden, yön veren kurumların toplantısında çay kahve su atıştırmalık servisi yapan, sunumları dijital ekranlara aktaran aygıtların bağlanması, ses sistemi, kayıt aygıtları vb teknik desteğini veren tekniker, yabancı dil yabancı kaynakların tercümesi için çeviri vb destek elemanı olarak bile bu toplantılara katılamayacak kapasitede insanlar bu toplantılara kurumlara başkan olarak katılıp insanların, devletlerin kaderine yön veriyor.
demokrasilerde, halkın seçme seçilme özgürlükleri olan toplumlarda böyle de 3. dünya ülkelerinde durum nasıl?
daha beter, ihtilaller ve darbelerle ve de yasal olmayan yöntemlerle başa gelen yöneticiler-diktatörler de bunların peşinden giden halklar da aynı kapasitesizlik içinde.
cahillik ve aptallıklar tüm dünya da öyle bir duruma geldi ki artık cahillik ve aptallık utanılacak bir şey olmaktan çıkıp savunulacak bir hak olarak önümüzde. daha dün 2. dünya savaşında insanlığın utanç kaynağı olan liderlere bakın. örn: bir hitler'e bakın bir de günümüzde demokrasi özgürlük haklar alanında kendini dünyanın önde gelen devletlerini idare eden liderlerine bakın. hiç biri hitlerin odacısı çaycısı bile olamaz.
demokrasi ve din 21.yy da insanlığın en büyük tehlikesi oldu. demokrasi ve din diyerek cehalet akılsızlık kutsallaşmış durumda. demokrasi ve din sayesinde insan hakları kapsamında cahillere aptallara öyle haklar veriliyor ki örn: ehliyeti olmayan ve hiç uzun yolda otobüs kullanmamış insana içinde 50 yolcusu olan bir otobüsü veriyor onun şoför koltuğuna oturması otobüsü sürme hakkı tanınması din ve demokrasi sayesinde oluyor. sonuç olarak otobüs de yolcularda bir kaza da ölüyor araba hurdaya çıkıyor.
acı olan ise insanlar nasılsa demokrasi ve dinin getirdiği bu hakları nasılsa elde edeceğim, bu haklar bana tanınacak (insan yerine konma hakkı) diyerek seçme seçilme hakkını, insanların toplumun devletin kaderini tayin hakkını taşımak için kendini geliştirme yoluna gitmiyor. yayılan iletişim bilişim ile dünyanın en pahalı ve zahmetli değeri olan bilgi ucuzlamış ve ucuzlayan her şey gibi değeri de düşmüş olan bilgi içinde doğru-yanlış ayırımı artık önemsenmiyor.
cehalet kaçınılmaz.
araba kullanması için ehliyet veremeyeceğiniz insanlara ya da trafikte görseniz arabasını elinden alıp onu taksiyle evine yollayıp bir de ceza keseceğiniz insana toplumun, insanların, devletin kaderini tayin etme hakkı olan oy hakkını/seçme seçilme hakkını nasıl verebiliyoruz?
