imaj ve olum

entry11 galeri0
    ?.
  1. milliyetçilikten anlanan şeyin veya milliyetçiliği kullanılma şeklinin üzerine yazılmış olduğu aşikardır, öküz altında buzağı aramaya gerek yoktur, milliyetçilik değerli bir kavramdır anlamını gerçekten de kavrayıp doğru kullandığınız takdirde..
    4 ...
  2. ?.
  3. kesinlikle ama kesinlikle "ben de liboşluktan, kavramların içinin boşaltılıp isteğe göre doldurulmasından iğrenirim, sana da saygı duyar mıyım bilemem birader" diye cevaplanması gereken makale. genel bir kavramın adını kullanıp lanetlemek istediğin düşünce yapısını lanetleyememe, nokta atışını nükleer bombayla yapma durumu bir nevi. hele hele milliyetçilik gibi, bir ucundan tutunca faşizm ve ırkçılık olan, diğer ucundan çekersen de milli değerleri koruma duygusu oluveren, tanımı sağ-sol gibi kavramlardan çok daha muallak bir kavramı kullanmak o çok sevdiğin ülke insanının büyük bir bölümüne hakaret değilmidir a benim aşk romanı yazmaktan başka bir işe bulaşmayasıcam! örneğin ben kendi kültürümün ve değerlerimin diğer insanlara zarar vermeyecek ölçüde korunmasından yanayım, ve bu beni otomatikman milliyetçi yapıyor, tıpkı bir ırkçı gibi. ama ırkçı -senin o lanetlemek istediğin kavrama sahip olan adam- değilim, naapcaz şimdi... kurunun yanında yaşı da yaktın romantizma böcüüm benim!
    bu aynen iki üç puşt kapkaç-gasp yapıyor diye bütün kürtlerden tiksinmeye benziyor. farkında mısın? şimdi bunun adı ne? neyse. "ben de senden..." der, çeker, giderim**.

    edit: acaba sorun milli değerlerimi korumak istediğim için birilerinin benden iğrenmesini anlamsız bulmam mı, milliyetçiliğe, muallak bir kavramdır, ırkçılık da olabilir, kültürel korumacılık da demem mi; yoksam romantik yazarımızı sevmemem mi. tam anlayamadım olayı da, bi açıklayıverseniz bir zahmet.
    1 ...
  4. ?.
  5. gercekten tebrik edilmesi gereken bir yazı! olayın özünü cok iyi betimlemiş ve aktarmış...iş insan olmakta bitiyor öyle degil mi?
    1 ...
  6. ?.
  7. faşizme gün doğdu,
    işte bu fırsatı bekliyorlardı
    işte oldu hele bakın şimdi neler olacak, neler çıkıyordu 301 olmasaydı bakın böyle çok yazılar olurdu falan gibilerinden bir sürü söylem alacak gündemimizi, ahmet altan gibi sonradan feminist olan biri için söylenilebilecek pek bir şey yoktur, balık baştan kokar sonradan olmalardan zarar gelmez hiçbir zaman ama baştan kokan balıklara ne denmeli bilinmez, sen gel seni öldüreni adalarda besle sonradan bana 301 savun akıllıca değildir.

    zorunlu edit: ahmet altan a aydın deniliyorsa eğer i.ü. de yumurtalanan bir aydındır ki o ayrı bir konudur.
    3 ...
  8. ?.
  9. ''Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur.'' gazi mustafa kemal; 1923

    (bkz: milliyetçilikten iğrenirim)
    (bkz: cumhuriyetten iğrenirim)
    (bkz: atatürk ten iğrenirim)
    (bkz: çünkü ben aydınım)
    2 ...
  10. 1.
  11. 2.
  12. 3.
  13. öncelikle:

    vatan ne için sevilir, onu bir açıklayalım.

    vatan, insanların güven duygusunu pekiştirdiği, onlara hayatlarını ve soylarını devam ettirecek bir güven ortamı sağladığı için, kısacası insanın yaşamasını bir bakıma, eksiğiyle noksanıyla güvence altına aldığı için sevilir.

    yani:

    vatan vatandaş için sevilir. vatandaş olmadan vatanın yada devletin bir anlamı yoktur.
    budur. demek ki neymiş, konudan sapmak için alt bölgelerden vurmak o kadar kolay değilmiş.

    bunu gösteren bir yazıdır bize. budur.
    0 ...
  14. 4.
  15. ahmet altan yazısıdır.

    "Kalbinden bıçaklanıp can çekişen kardeşine çaresizlikten çıldırmış bir vaziyette suni teneffüs yaptırmaya çalışan gencin kafasına odunla vuran bir "yaratığı" gördüğünüzde, üstündeki milliyet etiketi sizinkiyle aynı diye, ona bir yakınlık hisseder misiniz? Daha doğuştan sahip olduğunuz adalet duygunuz ve insanı insan yapan vicdanınız, böyle bir katil Türk diye, körelir mi? isyan etmez misiniz? (spot)
    ...

    Milliyetçilikten iğrenirim.

    Gerçeği, hakkı, haklılığı bir yana bırakıp bütün olayları, o olaylara karışanların kavimlerine, milliyetlerine göre değerlendirmek, insanı kaçınılmaz olarak ikiyüzlülüğe, sahtekarlığa, yalancılığa sürükler.
    Siz, milyonlarca kavimdaşınızın, yeryüzündeki milyarlarca insandan herhangi biriyle bir sorunu olduğu her seferde, sizin kavminizden gelen adamın haklı olduğuna inanıp bunu kanıtlamaya uğraşacaksınız; sizin ülkenizi yönetenler başka ülkeleri yönetenlerle bir anlaşmazlığa her düştüğünde sizi yönetenlerin haklılığına iman edeceksiniz.

    Sizin kavimdaşlarınız ve yöneticileriniz bir kere bile haksız çıkmayacak, bir kere bile hatalı davranmayacak, bir kere bile yanlışlığı yapan taraf olmayacak.

    Bu mümkün mü?

    Binlerce vakanın herbirinde siz haklı olabilir misiniz?

    Sizin milletinizle sorunu olan herkesin her seferinde hatalı davranmış olması, hatanın bir kerelik bile olsa sizinkilerde bulunmaması akla uyar mı?

    Böyle körükörüne bir inanç ve saplantı insanı budalalaştırmaz da ne yapar?

    Bu budalalılığı savunabilmek için her olayda sığınmak zorunda kalacağınız demagojiler, çarpıtmalar, yalanlar sizi tiksindirmez mi?

    insanı insan olarak görmekte zorlanmak, mutlaka her insana, doğduğu yerle, ırkıyla, diniyle ilgili bir etiket yapıştırma ihtiyacı hissetmek, insanları üstlerindeki etiketlere göre değerlendirmek, hatta bir cinayette katil ve kurbanları kavimlerine göre paylaşıp kavimlerine göre tavır almak böyle davrananların insanlığından da bir şeyler eksiltmez mi?

    Taksim Meydanı'nda bir grup psikopatın iki insanı öldürmesinden sonra "bütün Türkler'i katil" ilan eden, "bütün Türkler'in cezalandırılmasını" isteyen, kendi kavminden olanları Türkler'e karşı kışkırtan bir "ingiliz gazetecisi" olmak ister misiniz?

    Ya da, Galatasaray'ın aldığı galibiyeti Taksim Meydanı'ndaki "başarılı cinayetlerin" devamı olarak görüp "Onları sahada da devirdik" diyen bir "Türk gazetecisi" olmayı içinize sindirir misiniz?

    ingiliz ya da Türk olmaları aynı seviyesizliği ve iğrençliği paylaşan gazeteciler arasında bir fark yaratır mı?

    Birinin ingiliz diğerinin Türk olması bu rezilliklerden birini diğerine tercih etmeye zorlayabilir mi bizi?

    Kalbinden bıçaklanıp can çekişen kardeşine çaresizlikten çıldırmış bir vaziyette suni teneffüs yaptırmaya çalışan gencin kafasına odunla vuran bir "yaratığı" gördüğünüzde, üstündeki milliyet etiketi sizinkiyle aynı diye ona bir yakınlık hisseder misiniz?

    Daha doğuştan sahip olduğunuz adalet duygunuz ve insanı insan yapan vicdanınız, böyle bir katil Türk diye körelir mi?

    isyan etmez misiniz?

    Aynı vahşeti bir ingiliz bir Türk'e yaptığında duyacağınız öfkeyi, katil sizin milliyetinizden olduğunda duymaz mısınız?

    Cinayeti işleyen Türk olduğunda cinayeti lanetlemekten kaçınır mısınız?
    Taksim Meydanı'ndaki cinayeti lanetlerken, aynı cinayetin ingiltere'de ingilizler tarafından işlenmesi için kışkırtma kampanyaları açan ingiliz gazetecisine, ingiliz olduğu için mi yoksa aşağılıkça davrandığı için mi kızarsınız?

    Milliyetçilerin, hangi kavimden olursa olsun aynı çirkinlikle yaralı olduğunu farketmez misiniz?

    Peki, bir cinayet işlendiğinde, bir insanın ölmüş olmasına değil de, öldürenin sizin kavmizinden olmasının kavminizin "imajını" zedeleyeceğine üzülmenizdeki zavallılığa ne dersiniz?

    Katil Türk olmasaydı o çocuğun öldürülmesine üzülmeyecek miydik?

    Kendi toplumunun "tortusu" olan kalabalığa dahil bulunan ve o tortuyla kirlenmiş kişiliğini seyretmeye gittiği futbol maçlarını cehenneme çevirerek kanıtlamaya uğraşan bir ingiliz'in bu kışkırtıcı seviyesizliğinin cezasının ölüm olduğunu kabul mü edecektik katil Türk olmasaydı?

    Kavmimizin "imajı" insanların hayatından daha mı önemli?

    Cinayeti, bu cinayet kendi kavimdaşlarımız tarafından işlendiği zaman suçlayacak cesareti bulamamak, bu cinayete karşı çıkarken "Ben aslında kendi kavimdaşımın cinayetini suçlamıyorum, kendi kavmimin imajını korumaya uğraşıyorum" aczinin arkasına saklanmaya uğraşmak değil mi bu milliyetçiliği besleyen?

    "Böyle psikopat katiller her yerde var, sorun bizim polisimizin görevini iyi yapmaması, gözünün önündeki cinayete seyirci kalması, "suç bizim görevlililerimizde, bunun için üzgünüz, özür dileriz" diyecek açıkyürekliliğe ve cesarete sahip olmayan bir toplumun "imajı" düzgün olsa ne olacak bozuk olsa ne olacak?

    On bin faili meçhul cinayeti, tonlarla eroin kaçakçılığını, devletin içindeki çeteleri, işkenceleri, faşizme yatkın yöneticileri, psikopat canileri kahraman ilan eden resmi anlayışları bağrımızda barındırıp bu gerçekleri "yabancılardan" saklayarak kendimize sahte bir "imaj" yapmaya uğraşmanın altında yatan sahtekar kurnazlığı sahiplenmek bizi milliyetçi yapıyorsa, o milliyetçiliği paylaşır mısınız?

    Siz, sırf Kürt olduğu için Mehmet Uzun'un bütün romanlarını daha geçen gün toplatan bir yönetimin polisinin de katilleri milliyetlerine göre tasnif edeceğini, öldüren Türk öldürülen ingiliz olduğunda sessizce bu cinayeti seyredeceğini anlamıyor musunuz?

    imajınızda değil, asıl sorunun milliyetçilikle hastalanmış "özünüzde" olduğunu gerçekten görmüyor musunuz?

    Kendi bünyenizdeki bu çirkin yarayı göremiyorsanız, aynı çirkin yarayla lekelenmiş ingiliz, Avusturyalı, Hollandalı, Japon milliyetçilerle benzeşmenin nasıl bir şey olduğunu da mı farkedemiyorsunuz?

    Ben milliyetçilikten iğrenirim.

    Milliyetçilik katillerle kurbanları kavimlerine göre değerlendirmeye götürür insanı.
    Kendi kavminizden olanların her yaptığını haklı göstermeye çalışan bir sahtekarlığın içine düşersiniz sonunda.
    Yalanlar söylersiniz.
    Ölmekten olan kardeşine suni teneffüs yaptıran çocuğun kafasına vuran yaratığın Türk olmasından utanmıyorum ben, o ucuz ve kışkırtıcı başlıkları atan gazetecilerin ingiliz olmasından da bir ingiliz'in utanç duyması gerektiğine inanmıyorum.
    Utanılacaksa, bu tür "insanların" hâlâ varolmasından her milletten insanın birlikte utanması gerekiyor.
    Neredeyse iki yüz yıldır yaşanan milliyetçilik cüzzamının insanların ortak hayatında açtığı irinli yaralar bunlar; Türk olmaktan, Fransız olmaktan, ingiliz olmaktan, Amerikalı olmaktan "insan olma" aşamasına hâlâ geçemediğimizin korkunç işaretleri.
    O yaraları kaşımaktan zevk almak da bizi belki milliyetçi yapıyor ama, insan yapmıyor işte.
    imajımız ne olursa olsun, altında aynı ölümcül canavar yatıyor.
    Ve, biz hep, canavarı saklayacak parlak bir imaj arayıp, canavar ortaya çıktıkça da, canavarın kurbanları için değil imajımızın bozulmasına üzülüyoruz."
    2 ...
  16. 5.
  17. bu yazıda ki düsünceye paralel olarak türkiye de ki cogu kişi (bunu basındaki haberlerden sokaktaki insanın konusmalarından vs. anlasılabilir)hrant dink suikastinden sonra sadece ülkesinin cıkarını düsünmüş sanki orda bir insan, aydın ölmemiş gibi; biz simdi ne yaparız? bütün dünya ya rezil olduk, prestij kaybı falan filan...orda ölen insanı gercek anlamda düsünen yok nasıl olsa orda yatan bir ermeni hem zamanın da türklüge hakarette etmiş tamam işte üzülmeye gerek yok belki de iyi oldu gibisinden düsünceler! ama ülkenin cıkarlarına imajına ters öyle degil mi? bazen su insanoglu ne kadar da zavallı oluyor....
    0 ...
  18. 6.
  19. ahmet altan herşeyi oldukça güzel ve her insanın anlayacağı şekilde mükemmel bir dille açıklamış. burada açık yürekli olmak lazım ahmet altan a bu yazıyı yazdığı için birsürü kişi nefret duyacaktır. ancak bir dönüp bakmalı artık kendine bakmalı. her zaman olan bir şey sonucunda başka yerlerde dışarılarda olmadık yerlerde değil içimizde aramalıyız. bu yazıda geçen konulara yönelik olarak, hrant dink in öldürülmesinin hemen ardında bu sölükte ve ülke genelinde hakim olan hava tepkiydi ve de herkes üzüşmüş gibi gözüküyordu. ancak bir kaç gün geçmeden tam bir u dönüşü yaparak tüm herkes sanki el birliği etmişçesine birden milliyetçi duygular ile ve bu saçma sapan ülke savunma politakası ile ''insan'' öğesini bir yana bırakıp ülke çıkarına dönmeye başladı.
    yani bu kadar saçma bir şey bence kendi kişiliği oturmamış ya da bazılarında beyni bir şekilde aşırı milliyetçi duygular ile bezenmiş kişilerin düşünceleridir. bu yazıyı tüm herkes okumalı ve de artık bir şeylere milliyetçi gözüyle değil ''insan'' gözüyle bakılmalıdır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük