sevgilim
binlerce kilometre yol geçtim, nehirleri aştım, dağlardan geçtim, acı çektim, ızdıraplara katlandım, günaha ve aldırışlara karşı koydum, güneşi izledim ki önünde durup sana şunu söyleyebileyim: seni seviyorum
bahsi geçince christiane paul'den (juli) bahsedilmezse ayip kacacak olan fatih akin şaheseri.ayni zamanda çekimleri almanyada, macaristanda, romanyada, bulgaristanda ve türkiyede gerçekleşen film.hatta macaristandaki barda birol ünel sahneye çıkar ki filmi seyrederken hoş bi sürprizdir ama ben artik söylediğime göre seyretmeyenler için sürpriz değildir.bu arada fatih akinin da filmde 3 dakka rol almasi başka bi zevk unsurudur. (bkz: No passport no romania)
gunesim ayim sana isik olsun
sicak kumum yoluna acik olsun
oksarim tenini ruzgarlarimla
susuz kaldi sularim dudaklarina
ah o gozlerin
arasin beni izlesin pesime dussun
ah o dudaklarin
gelsin bulsun tatsin ve opsun beni
bu filmde idil üner güneşim diye bir şarkı seslendirmişti ki sözleri süper. kumsaldaydı. o etkileyici sahneye bu kadar güzel bir şarkı gider diye düşünmüştüm ve hala öyle düşünüyorum
duvara karşı ne kadar karamsar bir filmse im juli onun tersine o kadar iç açıcı bir film. bonibon görmüş çocuklar gibi oldum ben bu filmi izlerken. kurgu, oyunculuklar fatih akının her filminde çok başarılı zaten, bu filmde de öyle.
2000 yılında gösterime giren fatih akın'ın yönetmenliğini yaptığı film.
film, insanın kaderine kendini bırakması ve karşısına çıkan şansı değerlendirmesini konu alıyor. kadercilik anlayışına kendini kaptıran bir kadın ve aşık olduğu adam ile kaderinin defalarca keşişmesi, adamın da kadere inanması ile mutlu sona ulaşıyorlar.
filmde güneşin yol göstericiliği de işlenmiş. bu durum bana güneşe tapan yezidileri anımsattı. onlar, güneş doğarken ve batarken güneşe doğru yönelip, üç defa rukuya varıp ibadetlerini gerçekleştirirler, günün geri kalanında da güneşi takip ederlerdi. filmde güneş, kadını simgesel, replik ve davranış olarak bunu destekler nitelikte. zaten aşkın başlama zamanında da güneş figürlü yüzük sahnesini adama hediye etmesi var. o sahnede, güneş olan tanrısını simgeleyen yüzüğü adama veriyor ve adeta "sen benim tanrımsın" minvalinde mesaj vermeye çalışıyor. tabi bunu güneşin tanrılığına hatta kadere inanmayan adam anlamıyor. ve olaylar gelişir.
filmdeki yüzler farklı olsa da, fatih akın'ın ilk filmi olan Kurz und schmerzlos filminin başrolünde izlediğimiz ve fatih akın filmlerinin vazgeçilmezi olan mehmet kurtuluş, bu filmde de kamera karşısında. yine aynı filmde rol alan ve tabi sınırdaki polis rolüyle fatih akın, her filminde olduğu gibi bir rolü kendisini ayırmış. yönetmenlerin filmlerinde olmazsa olmazları vardır. kendi filmlerinde rol almak fatih akın için olmazsa olmazlardan. filmin bazı sahnelerinde fatih akın'ı görmek de hoş oluyor hani. onun filmlerini izlerken acaba bu filmde hangi rolde göreceğim diye beklenti oluşuyor.
fatih akın'ın diğer filmlerinden de tanıdığımız idil üner'in sahilde söylediği şarkıyı da eklemeden edemeyeceğim. bu şahane şarkının sözleri şöyledir;
güneşim, ayım sana ışık olsun
sıcak kumum yoluna acık olsun
okşarım tenini rüzgarımla
susuz kaldı sularım dudaklarına
ahh o gözlerin
arasın beni, peşime düşsün
ahh o dudakların
gelsin, bulsun, tatsın ve öpsün beni
filmi izledikten sonra akılda kalanlardan biri de, bilinen ama bildiğiniz şeyin böylesine güzel olduğu fark edilmediğiniz kaşık pozisyonu. birlikte uyumanın en sıcak ve rahat hali. huzurun davetiyesi. filmde bunun anlatımı ve verdiği his öyle kuvvetli ki, eğer filmi yalnız izliyorsanız, o an yanınızda sevdiğiniz kişi olmadığına lanet edebilirsiniz. işte böyle bir durum oluşursa tavsiyem, film bittikten sonra hala hisler sıcakken o kişinin yanına gitmeniz olur. yoksa bu hissin yarattığı eksiklik uyku huzursuzluğuna sebep olabilir.
eğlenceli, duygu yüklü, harika, başarılı bu filmde işte o meşhur replik;
--spoiler--
aşkım...
kilometrelerce yol kat ettim, nehirleri geçip dağları aştım, hüsrana uğradım ve ızdırap çektim. nefsime karşı koydum ve güneşi takip ettim. böylece senin önünde duruyorum ve sana "seni seviyorum " diyorum...
--spoiler--
film boyunca zaten "ulan salak daniel, gül gibin juli dururken gitmişsin bi kızın peşine,nedir ne değildir diye sormadan" diye söylenip duruyoduk, kesinlikle ve kesinlikle mutlu bir sondur.. o ne güzel temmuz 'du (christiane paul) öle arkadaş..bu arada branka katic de(bayan kamyon şoförü) filme ayrı keyif vermiş unutmadan söyleyeyim..vee fatih akın ın hemen hemen her filminde kısa da olsa cem akın ı ve kendisini görmek son derece keyif veriyor insana.