1) batı Anadolu (izmir) dolaylaryında derlenmiştir.
2) çünkü, o dönem izmir'de antik yunanca'nın iyon ve aiol Lehçeleri konuşulmaktaydı.
3) homeros, heredot'a göre m.ö 850 dolaylarında yaşamıştır.
4) paris'in sparta kralı helen'in karısını ayartıp kaçırmasıyla başlar.
5) troya savaşının bir bölümünü konu edinir.
6) troya savaşının asıl çıkış sebebi agamenon'un troya bölgesinin zenginliklerini ele geçirmek istemesidir.
7) 24 bölüm ve 16 bin dizeden oluşur.
8) 9 yıl süren troya savaşının 51 günlük bölümünü konu edinir
9) tahta at masalı homeros'un bir diğer eseri olan Odysseia'da yer alır.
10) homeros'a göre tanrılar ölümsüzdür. insanlar gibi giyinip kuşanırlar. Öfkelenirler, acı çekerler. Savaş tanrısı ares'in tenine silah işler ama ölmezler. Afrodit'in ince bileklerinden ikhor adı verilen bir öz akar. Tanrıların damarlarında kan değil ikhor bulunur. Tanrılar yaralandıklarında pürüzsüz tenleri kararır.
11) fatih Sultan Mehmet 1462 midilli seferine giderken troya'ya uğramış, kalıntılar üzerinde gezinmiş ve ilyada'yı dinlemiştir. 1453 istanbul'un fethi ile troya'nın intikamını aldık demiştir.
ilk defa okuyan insana pek çok konuda aydınlanma yaşatacak türden büyük bir keşif, şiir/destan. Her şeyden önce yoğun bir bilgi bombardımanına maruz kalıyorsunuz. Ve bu zorlasa da sıkmıyor. elinizde tuttuğunuz kitabın Mitolojinin en temel kaynaklarından olduğunu, tarihe de ışık tuttuğunu anlıyorsunuz. dünyada en çok atıfta bulunulan zirve bir edebi eser olduğunu öğreniyorsunuz. Bütün büyük yazarlar nezdinde gizli veya aleni böyle bir kabul vardır. Keza felsefeyle de doğrudan ilintili, felsefeyi ciddi besliyor. Ben bu destanı zevkle, sindire sindire okurken,hayata daha önce bakmayı ihmal ettiğim bazı pencerelerden bakmaya başladığımı anımsıyorum. Yaşadığım coğrafyadan, ege denizinden, kaz(ida, olympos) dağlarından daha çok haz duyar olmuştum. Yaşama sevincim ve bilme arzum artmıştı, kitaptaki kahramanların et ve şarapla yaptıkları şölenlere özenmiştim. Devam niteliğinde olan Odyyseia ise daha romansı, romanesk bir eserdi. Odyyseus'un bireysel macerası gibi. O çok daha sürükleyiciydi, fakat ilyada'daki kahramanların kapışmaları her halükarda daha heyecanlıydı. bu yaz mis gibi havalarda ikisini de bahçenizde, terasınızda mutlaka okuyun, pişman olmayacaksınız!
felsefe öncesi dönemi anlatmak için derslerde okutulan destandır. bütün olayları herhangi bir nedensellik, rasyonellik içermeyecek şekilde gören ve izah eden toplumu örneklemek için kullanılır.
anlaşıldığı kadarıyla savaş çıkartan ve insanları kışkırtan hep tanrılar. insanları rahat bıraksalar kimse savaşmayacak, barış olacak. tanrılar sadece insanları kışkırtmıyorlar birbirleri ile , insanları kullanıp savaşıyorlar.
Can yayınlarından çıkan Azra Erhat ve A. Kadir çevirisinde Homeros ve ilyada hakkında tam 70 sayfa bir giriş yazısı vardır. Bu giriş yazısı başlarda sıkıcı olsa da mutlaka destana geçmeden önce okunması gerekir bence. Destan' ın geçtiği coğrafya hakkında, tanrılar ve karakterleri hakkında uzunca bilgiler verilir ama gereksiz değildir.
homeros'un ilyada'sında Tanrılar ve insanlar kendi aralarında savaşırlar ve soru şudur; Tanrıların kendi arasında savaşının sonuçları ile insanların kendi aralarında savaşının sonuçları arasındaki fark nedir? Tanrılar için savaş bir oyundur, kaybedecek bir şeyleri yoktur lakin insanlar arası savaşın sonuçları; trajiktir, kaybedilen şeyler azımsanmayacak ölçüdedir. güncel bir benzetme ise; savaş çığlıkları atan devlet yetkilileri savaşı başlatsa sonuçları ne olur? doğru cevabı veren kişinin savaş çığlığı atmaktan, daha dikkatli düşünme ve değerlendirmeye geçmesi beklenir.
homeros aslında hiç bir sike derman olmayan apollo, afrodit gibi tanrıları troya saflarına koyarak savaşın galibini belirlemiştir. tamam zeus troya'dan yanadır da hera orospusu uyuttu dağ gibi adamı ne yapsın şimdi. hera, hades, athena, hephaistos, poseidon bir yanda apollo afrodit bir yanda. dengesiz güç buna denir.
homeros'un kafa yormayı tavsiye ettiği aşağıdaki bölüm (ilyada, xxiii, 313), kötü adımların öbür dünyada cezalandırılacak olsa da aptalca adımların bu dünyada karşılığını bulacağını düşünmeye sevk eder:
hadi yavrum, sık kendini kafanı yor
bul ödülü elden kaçırmamanın yolunu
kafadır oduncuyu oduncu yapan, gücü değil
şarap rengi denizi allak bullak edince rüzgarlar
dümenci kafayla yönetir hızlı gemisini
arabacı da kafayla yener arabacıları
kimi güvenir atlarına, arabasına
alanın iki ucunda da uzaktan döner sınırı
atları dolanır durur, tutamaz onları
kimi daha az değerli atlar sürse de
çıkarını düşünür, gözden kaçırmaz sınırı
dönüp geçer sınırın dibinden
sıkı tutmak gerektiğini hiç unutmaz
sığır derisinden kayışlarla atlarını
önde gideni gözleyip durur kazasız belasız
troy filmine esin kaynağı olmuş epik şiirdir. homeros muhteşem yapıtına noktayı, "işte böyle yapıldı atları iyi süren hektor'un cenaze töreni" dizesiyle koymuştur.
Homeros'un Yunanca ilias adını taşıyan destan ilyan ya da Troya olarak anılan kentin destanıdır. Konusu Troya Savaşı olmakla beraber hem bu savaşın kısa bir dönemini kaplar, hem de Troya söylenceleri diye andığımız büyük bir söylence ve masal çemberinin küçük bir bölümünü içine alır: Akhilleus'un Akha ordularının başkomutanı Agememnon'a karşı öfkesi ve bu yüzden savaşı bırakıp barakasına çekilmesiyle başlayan destan Akhilleus'çarpışması, onu öldürmesi, ölüsünü Troya surları çevresinde arabasıyla sürüklemesi ve sonunda insafa gelerek Hektor'un ölüsünü babası kral Priamos'a geri vermesi ile biter. 24 bölümlü, 16.000'i aşkın dizeli bu koca destan Troya savaşının 9. yılında tam 51 günlük bir süreyi kapsar. Destanın 24. bölümü el yazmalarında Yunan alfabesinin harfleriyle gösterilmiştir.
troya savaşının dokuzuncu yılının bir bölümünü anlatır.achilleus ın agamamnon la başlayan köle hatun krizi ve akabinde achilleus un savaştan çekilmesi,patroklos un hektor tarafından öldürülmesi,achilleus un dönüp hektor u şikeyle mağlup etmesi ve paralelinde yunan tanrılarının düzüşüp,entrikalar çevirip kavgalar etmeleri gibi olayları barındırır.