hayata veda etmiş biricik dostum...
başucuna oturup toprağıyla oynadım bugün. hastanedeyken; "yıkanamıyorum kokuştum" diye dert yakındığı günlere inat sular döktüm üstüne birkaç damla gözyaşıyla birlikte. toprağını okşadım hafiften dertleşirken dizime yattığında okşadığım gibi. o kabarık toprağın altında olduğuna inanmak istemedim desem yalan olmaz hani. mezar taşı da yoktu zaten henüz. o değildir de başkasının mezarına gittim diye düşünmek istedim bi an ama gerçeklerden kaçmak bunu düşünmek kadar kolay olmadı ne yazıkki... toprağındaki büyük taşları narin bedenine fazla yük olmasın diye ayıkladım dalıp gitmişken toprağa. bulduğum ufak bir taşı aldım toprağından. ondan hep bir şey bulunsun istedim yanımda. hayattayken hep yanımda olduğu gibi. belki de vasiyetimde o taşın toprağıma konmasını isterim kim bilir... o taş ayrı bir yumuşak geldi bana nedense. belki de pamuk yanaklarına dokunup öpmek istedim ablamı o an ondan öyle geldi. bugün ayrı bir özlediğimi hissettim onu. hem de çok özlemişim...
tanimam, etmem, uzulmem; ama olumunun ardindan baslik alti dolan yazar. neden ki? uzuntuleri sozlukteki basliga yazilinca, olen kisi bunlari goruyor mu? iddiasina girerim ki goremez.
tanımasam da beni vefat haberiyle üzen rahmetli yazar.
son entrisinde anlatıyor herşeyi aslında. (bkz: #5388388)
gitme.
gittiğin yer cennet olsun kardeşim. *
son entry'sini okuyunca akşam akşam insanı hüzünlendirendir.
vefatının üzerinden bir hayli zaman geçmesine rağmen, yeni bir uuser olmamdan ötürü anca şimdi yazabiliyiorum. hiç tanımasam da, umarım gittiğin yer, dünya'dayken olduğun yerden daha güzeldir.
sözlükteki taze üyelik günümde karşılaştığım, içimi burkan vefat haberinin kendisine ait olduğu üyedir.
Yaşından, arkasında kimleri ne şekilde bıraktığından, hayata dair kurduğu hayallerinin kaçına ulaşabildiğinden bihaber olduğum mekanı cennet olasıca insandir kendisi
Nur içinde yat
penceresindeki offline yazısını gördüğümde çok garip olduğum yazar. o artık hiç online olamayacak. kendisini tanımasam da gidişiyle beni çok üzmüştür. allah rahmet eylesin. elbet hepimiz bir gün sonsuza dek offline olacağız...
onu yaklaşık bir yıl önce tanıdım. başka bir internet sitesinde birbirimizin yazdığı yazıları okuyup 'ahaha süpermiş yaa bu saatte güldürdün beni' tarzı özel mesajlarla tanıştık. o mesajlar birbirini izledi ve ben daha tanışmamızın üzerinden ancak bikaç gün geçmesine rağmen kendimi, o'na en gizli saklı şeylerimi anlatırken buldum. benim gibi duygularını kolay kolay dışa vurmayan, insanlara çabuk ısınamayan hatta birçok insana hiçbir zaman ısınamayan duygusuz biri yapıyordu bunu üstelik. hani derler ya yok sanal ortam sahteymiş, yok insanlar burda yapmacık oluyormuş, bu ortamdaki ilişkiler sıcak ve samimi değilmiş.. onu külahıma anlatsınlar. eğer içinizde sıcacık bir kalp varsa şu soğuk ekranlar bile üstünü örtemiyor çünkü.
ve o kalp artık atmıyor. melun bir karaciğer nakli yüzünden heaven artık yok. insanın üzüntüsü çaresizlikle iç içe geçer ya işte tam öyle birşey..