eziyetlerin sonu gelmeyeceği matematiğin başa ne şekilde bela olacağı daha ilkokul sıralarında kendini belli etmektedir. öğretmenin listeden adını okuyarak sorduğu o çarpım tablosu soruları çocukların kalp atışlarını öyle bir etkilerdi ki ölü taklidi yapası gelirdi insanın.
ilk öğrenmeye başlandığı zaman oluşan gerginliktir.
9x8=72 ve 8x9=72 işlemlerinin sonuçlarının nasıl aynı olduğuna saatlerce kafa yoran arkadaşlarım vardı benim. şu an sanayide araba tamir ediyor. geçen gittim yanına, çayını içtim. çayı beğenmedim. ben niye anlatıyorsam bunları amk.
koskoca insan oldum, üniversiteye geldim, üstelik sayısalcıyım. bir türlü atamadım üzerimden şu gerginliği. bilmiyorum arkadaşım ezbere. sorma, cevaplayamıyorum. özellikle de 6,7,8'leri. "yedi kere sekiz?" denildiğinde, heee şimdi yedi kere yedi kırk dokuz, artı yedi elli altı... "elli altı" diyorum.
yeni ilköğretim programında müfredat içerisinde çarpım tablosunu öğrenmeye yönelik herhangi bir kazanım yer almamaktadır. artık öğrencilerimizin böyle bir çilesi kalmamıştır. ne yazık ki o gerginliği biz çok yaşadık; maalesef bu gerginliğin sonu sıra dayağı adı altında tüm sınıfın ellerinin vurulan cetvelden ötürü kızarmasıyla son bulurdu.
Tamamen gereksiz bir dayatma olmakla birlikte iddia ediyorum çoğu insanın matematikle bir türlü barışamamasının sebebidir. Malum insan daha hayatının en dertsiz, tasasız günlerindeyken gerek öğretmen, gerekse çevrenin devamlı 8 kere 5'in veya 6 kere 7'nin kaç olduğu sorusuna maruz kalır. Ezberlemektense çeşitli oyunlarla eğlenceli hale getirilerek beyne nakşedilse matematiği sevebilirdi herkes. En dertsiz günlerimdeki ilk dertlerimdendir bu çarpım tablosu. Hala 8-9 yaşlarındaki bir çocuğa yanımda kerrat cetveli sual edildiğinde gerilir, sinirlenirim. Bir nevi bilinçaltımın yarasıdır.
hiç bir zaman ezberlemek nasip olmamıştır o çarpım tablosunu koca adam oldum üniversiteye gidiyorum hala parmak hesabı yaparım o lanet tablo'yu ezberlemem.
öğretmenin rastgele kaldırarak küçük bünyelere çarpım tablosundan sorması; çalıştığım yerden çıkmadı amına koyayım savunmasının gelişmesine ön ayak olmuştur.
arı mayalı, kokulu silgilerden sonra ağızda buruk bir tad bırakan gerginliktir.